2

İLKSES ve yalı çapkını


  • Oluşturulma Tarihi : 15.08.2018 07:06
  • Güncelleme Tarihi :

İzmir’e özgü değerler sürekli azalıyor.
Anılarımızda ve bir kuş kanadı çocukluğumuzda kalan kokuların, izlerin, Selluka çiçeğinden, yalı çapkınına kadar, “Esmen” kolonyasından İzmir’in “Altın Damlası”na kadar uzanan sürecin renkli fotoğraflarında ellerimizi ararken, birden bire yere düşen takvim yaprakları karşısında şaşkınlığımızı gözlerimizde saklıyoruz.
Ne çabuk geçti zaman…
Daha dün bin bir heyecanla yayınlanan derginin, gazetenin yola çıkışına yıllar ekleniyor... Küçük diye hayallerine renkli balonlar bağladığımız çocuklar, boyumuzu geçti.İzmir, soylu duruşunu terk ederek ,yoksul bir yosma kılığında kıllı bacaklarıyla körfeze uzandı. Her şey hızla ve bir çırpıda şimdiki zamanın kıyısına yerleşti...
Yaşlanıyoruz galiba…
Galibası fazla, açıkçası dokunduğumuz her şey gibi değişiyoruz.
Elbette, olgunlaşmak; deney sahibi olmak, bilgi ve tecrübenin yüklemlediği sorumlulukla hayata anlam ve katkı koymak ayrıcalığına da ulaşıyoruz.
Bireyler gibi kurumların da “yaş” almanın soylu bir sayfası var elbette.
Bu soylu değişimin ve duruşun en güzel örneği olarak, halkın ve hakkın yolunda doğrulardan yana, dürüst ve nesnel yaklaşımı ile İLKSES Gazetesi’nin dokuz yaşına girmesi, İzmir için, basın dünyamız için, ülkemizin gelecek güzel günleri için çok önemsiyorum. Çünkü, İLKSES Gazetesi sahibi ve çalışanları çok farklı.
Sistemden pay almak için, devletten ihale kapmak için, ödenmeyecek krediler almak için elindeki basın gücünü pazarlık konusu yapan gazetecilerin veya gazete sahiplerinin at koşturduğu ülkemde bir emekçi çıkıyor ve bütün bu hesapların dışında insan yüreğini ve vatanseverliğini ortaya koyup gazete yayınlıyor. Geldiği yeri asla unutmayan, doğduğu kente her koşulda neler yapabilirim kaygısını duyan, İLKSES Gazetesi’nin sahibi ve kurucusu Halil Arslan Bey’in kendine münhasır duygu ve düşünceleriyle bu ortamda, bu sistemde ve bu kadar çürümüşlük içinde onurla ve örnek bir kişilik olarak ayakta durması; hem gazetede yeni yetişmekte olan genç gazetecilere örnek, hem de güncel hayatta emeğiyle üst sıralara yükselen işveren olarak saygın yerini korumaktadır.
Elbette Mardinli olarak almış olduğu çok kültürlülüğün, çok dilli ve çok dinli bir coğrafyanın yoğurduğu insan formatının, hayatındaki somut örneği olması, kendisine ayrıca örnek bir kimlik kazandırmaktadır.
Uzun süre köşe yazarlığını yaptığım ve yazar olarak olgunlaşmamı sağlayan İLKSES Gazetesi’nin; en belirgin özelliği de, sahibinden, yazı işleri müdürlüğüne, köşe yazarından özverili güzel muhabirlerine kadar büyük bir aile olarak, birbirlerine olan sevgi ve saygılarıdır... Bu kentin, bu ülkenin en önemli yerel-bölgesel gazetesinde çalışmanın kıvancını taşıyorlardır. Çünkü birlikte ürettikleri bu gazete, ulusal basından daha da önemlidir. Hesapları olan, mevkii ve ihale peşinde koşan ulusal basının bu topluma vereceği etik değerler çoktan bitti. Çıkar ilişkilerinin belirlendiği magazinsel medyanın toplumu aydınlatmanın, doğru ve özel haber vermenin ruhu çoktan yitirildiği bir zaman diliminde, amatör bir ruhla yayınlanan, sistemle, hükümetle hesap ilişkilerine girmeyen ve yalnızca kendi sorumluluk alanındaki insan - kent sorunları ve duyarlılığını paylaşmayı hedefleyen İLKSES Gazetesi; hepsinden daha soylu duruşuyla, bu halkın gerçek temsilcisi olarak, bu kentin onurlu ve direnen yüzüyle büyümeye devam ediyor.
Bu heyecanla, bu mutlulukla İLKSES Gazetesi’ne nice yıllar diliyorum…
Bu kentin; havasından, neminden, gavurundan, camisinden, havrasından, kilisesinden yine de ezgiler yayılan ümmet-i Smyrna’dan, balığından, rokasından hamur yığını ve farkında olmadan kızlarımızı şişmanlatan boyozumuzdan…
Çankaya’sından, ezan kayasından, melodisinden ve bilumum zabıta camiasından, rüşvetçisinden, haininden, gavurundan, esmen, tütün ve yalnızca adı kalan “İzmir kolonyası”ndan, Yalıçapkını’ndan, Selluka’dan, bruhumuzun sokak çocuklarından ve bilumum partili farelerden, hem sosyalist hem de ırkçı ve her sofrada takla atanlardan, hem hasta hem doktor olanlardan, son masalcı teyzeden, göbeğine balonları bağlayan ve sessizce sokaklarda çocukları gökyüzüne uçuranlardan, pamuk şekerinin pembesinden, son kara fırınından, Mumcu’nun kahvesinden, son direnişin devrimci çığlığı Maşatlıktan, Aziziye Karakolu’ndan, katmerinden, bu kentin eşkıyasından, şairinden, baronlarından…
Selam olsun…
Emperyalizmin borazanlığını, kültür taşeronluğunu yapan basın değil… Her koşulda, öncelikle ulusal bütünlüğü, barışı, kardeşliği, paylaşmayı ve bedeli ne olursa olsun nesnel yorum ve bilgilendirmeyi bizlere armağan ettikleri için, sürekli büyüyen, daha da büyüyecek olan İLKSES Gazetesi’ne, bu yüreği bize ve bu yoksul kente armağan eden; emekçilerine selam olsun…
Barıştan yana, sevgi ve kardeşlikten yana, mazlumdan yana, haktan ve haklıdan yana, vicdanı ölçü alan, çevre ve hayvan haklarını önceleyen tavrını hep sürdürmesi dileğiyle, İLKSES Gazetesi’ne, sahibine, yazı işleri müdürlüğüne, köşe yazarına ve yüreğini katan muhabirine selam olsun…
Nice yıllar diliyorum…

İLKSES ve yalı çapkını
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan