Uluslararası İzmir Fuarı, yaz mevsiminde yeşil sofrasını insanlara açtığında bu kentin havası da değişirdi. Sabah erkenden çantasını, sepetini kapan özellikle Akasya Çay Bahçesine yakın yeşilliklerin, ağaçların dibine kilimini serip hayatına yeni bir sayfa açardı. Çocukların ip atladığı, top oynadığı saatlerde daha büyük abi ve ablalarımız sahneye çıkan ve seslerine hayran olduğumuz sanatçıların ancak magazin dergilerinde gördüğümüz fotoğraflarını kesip kendimize ait duvarlara veya kapı arkasına gelecek şekilde yapıştırır, gece rüyalarımızı süslerdik.
İzmir Fuarı ülkemizin en büyük sahnesiydi. Bu sahneden geçmeyen; özellikle Akasyalar, Ekici Över, Kübana, Sarmaşık gibi eğlence pazarlarında sahne almayanın tanınması, meşhur olması mümkün değildi. Neşe Karaböcekler, Zeki Mürenler, Uğur Böcekleri, Yıldıray Çınarlar, Nuri Sesigüzeller, Bayan Bacaklar, Berkantlar ve bilumum eğlencenin aktörleri ve artistleri bu yeşil alanın ortasında serpiştirilmiş sahnelerden ve hayallerimizden geçmek zorundaydı. Plak sanayinin at sürdüğü hayatımızda renklerin sadeliği, insanların bakışlarında dostça ve güzel karelere taşınması İzmir Fuar hatırasının çocuk belleğimizde kök salarak yerleşmesine yeterliydi.
Yeni yetme okuyucu ve yazarların, usta kalemlerin buluştuğu sahne farklıydı. Montrö kapısından girerken sağ tarafta yol üstünde onurlu bir anıt duruşuyla Yazarlar Sendikasının o zaman büyük ve geniş pavyonuna girerdik. Ülkenin en önemli yazarları sıralanmış kendi aralarında söyleşirken, bizlerde kolumuzun altında sakladığımız şiir defterimizle onlar izler, en son kitabını okuduğumuz şair veya yazarın boşluğunu yakalardık.
Şiir müthiş bir melodisiydi o yaşlarda hayatımızın
Ve karşımızda oturan şairler, hayatımızın en büyük abisiydi Bizim yazdıklarımız da çok önemliydi Yeni tanıştığımız aşkların utangaçlığı ve ideolojik hırçınlığımızın buluştuğu dizelerde hep büyük bir çocuk saklanıyordu. Dalgalanan kıvırcık saçlarımızda son moda çizimler saklayarak yeni tanıştığımız ideolojik duruşlarımızın çocuk, ama militan sayfasını önemle saklıyorduk Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Şükran Kurdakul, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Atilla İlhan, Mehmet Başaran, Samim Kocagöz, Tarık Dursun K, Turgay Gönenç, Behçet Necatigil, Necati Cumalı, Suat Taşer, Yaşar Aksoy ve hayatımızın bütün kahramanları; boş duran, kitap imzalamaktan yorulmuş ama mutlu bakan, sigarasını tüttürürken, salonun içinde gençleri, okuyucuları sayan, tanıdık biriyle göz göze geldiğinde gülümseyerek selam veren hayatımızın en büyük ve önemli adamları burada, fuarda bizi bekliyordu.
Elbette bizler de... Benim gibi, şiirlerini ve aşklarını cebinde taşıyan çocukların kitap alacak parası da olmazdı. Ama yine de karşılıklı ve sevgiyle bakan gözlerin bir dizede buluşması, bir kitabın kapağında çoğalması, bir öyküden hayata koşması gibiydik. Onlar bu ülkenin ve bu kentin en ulaşılmaz sahnesinde, imrenerek baktığımız sandalyeden kalkıp Kardıçalı Hanındaki ABC veya Kemeraltındaki Bodrum Meyhanesinde yolculuğun, tanışmanın, yeni sevdaların ilk dizesini birbirlerine okuyarak bizi imrendirirdi.
Her yıl bir ay açık kalan ve ülkemizin ilk ve en büyük uluslararası fuarı olan bu organizasyonun bizim için en anlamlı yönü, hayran olduğumuz şair ve yazarların toplu halde rüyalarımızı süslemesiydi. Ulaşılmaz olan bu şair ve yazarları tanımak, onlarla söyleşmek, imzalı kitaplarını almak, adres alış verişi ile mektuplaşmaya başlamak yolun başında olan bizlere ayrıcalık kazandırdığı gibi, genç şairler olarak birbirimize hava atmamıza da sebep olurdu. Ağabey, kardeşlik ilişkileri yeni şiirlerle ve yeni kitaplarla devam ettikçe, onlar yaşlanıp gitti ve çoğu kalem izlerini bırakarak çekip gitti Biz büyüdük Şimdi, ben onların Fuarda hayran hayran baktığım ve özendiğim o şair ve yazarların yaşındayım Ama asla onlara olan hayranlığımızı taşıyan, bir okurumuz olmadı.
Önce fuarın süresi kısaltıldı. Bir haftalık organizasyonla Yazarlar Sendikasını ve diğer büyülü organizasyonları ve rüyalarımızda, buluşan şiirleri bitirdiler Ömrü kısaldı dostlukların, kitapların, aşkların, meyhanelerin ve bakışlarımızın. Hızla beton yüzü büyüdü bu kentin. Ruhunu kaybeden çocuklar gibi sahipsiz kaldık derken, önce İstanbulda, sonra birçok kentte kitabın güler yüzünü, dost, sevgili ve barışa dönük eylemlerin sığındığı sayfaların büyülü atmosferini yüzlerce şair, yazar ve binlerce okuyucunun buluşmasına dönüştüren TÜYAP kuruldu. Bu oluşum, yazarlar sendikası pavyonundan sonra oluşan ve yıllarca devam eden boşluğun doldurulması açısından önemliydi... Hepimizin; okur-yazarların yıllardır özlediği ortamın yeniden inşa edilmesi yerel, ulusal ve uluslararası kültürel ilişkilerin yeniden kurulması ve birbirini tetikleyerek çoğalmasına, paylaşılmasına olanak sağladığı için önemliydi...
TÜYAP, nihayet bu kentin kültürel çağdaş, özgür düşünceli ve nitelikli bireylerin oluşturduğu bir toplum olabilmek amacıyla eğitime verdiği önem doğrultusunda; duyarlı, özgüveni gelişmiş, bilinçli gençlerin yetişmesinde gönüllü bir çaba sarf eden; saygın sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına destek veren bu kurumun, kent ve birey hayatımıza kattığı renklerin içinde ruhumuzun kaybolan sayfalarıyla buluşturdu.
Tekrar fuardayız. Çocuklar kadar neşeli ve çılgın bir hayatın en güzel sayfasında kitapla ve okuyucuyla buluşmanın özel kokusunu raflardan özlemlerimize taşırken, çoğalıyoruz.
Okur ve yazar binlerce çocuğun koşturduğu TÜYAP Kitap Fuarında; 405 yayınevi, sivil toplum kuruluşu ve 800 kadar şair ve yazarın katılımıyla düzenlenen 21. İzmir Kitap Fuarı İzmire özgü yağmurun ılıklığında baharın kitap kokusuyla buluşması sürpriz değildi. Yeşilin yıkanan renkleri kitap fuarına kadar uzanan yolun çiçek kokusunu bu yıl daha da çoğalmış olarak İzmirin çılgın renklerine kitaplarla armağan edecek, kitap burcuna girdi.
Evet, İzmir de hayat bu hafta kitap burcuna girdi. Kitap ve bahar kokusunda ıslanmaya gidiyorum diyen, herkesin buluşacağı halk arenasında en mutlusu galiba çocuklar olacak Neden mi? Böylesine renkli ve üç boyutlu yayını biz rüyamızda bile göremezdik Şimdi ki çocuklar çılgın sesler arasında hayallerini ve geleceklerini çoğaltacaklar. Ayrıca bu yıl onur konuğu olarak sevgili Hüseyin Yurttaşın seçilmesi de çocukları mutlu etti. O büyümeyen çocukların son abisi olarak kitaplarıyla sahnede olacak.
Yine de eski fuarları özlüyorum Esli Yazarlar sendikasının pavyonunu, ABC meyhanesini Ve elbette bizi bırakıp giden o kadim şair, yazar ağabeylerimizi