Sayfa Yükleniyor...
Devrimlerin kapısını aralayan rüzgarın, hapishanelerden işkence tezgahlarından arta kalan çığlıklardan oluştuğunu biliyorum
Fransız devriminin simgesi olan Bastille Hapishanesinde olduğu gibi birçok ülke tarihinde de hapishaneler önemli bir rol üstlenmiştir.
Kurulu düzene, faşist baskılara, zulme baş kaldıran bütün örgütlenmelerin tarihinde hep bu hapishanelerden, işkence tezgahlarından geçen insanların sürükleyerek getirdikleri ayak izleri vardır. Çekilen acılar ve yaşanan bunca acının ortak paydasında buluşan insanların korkacağı hiçbir şey yoktur. Çünkü onlar, ölümün kızılından, kanın çığlığından, parçalanan onurları ve organlarından arta kalan sızılardan oluşmuş, pimi çekilmiş birer bomba düzeneğidir.
Bütün ülkelerde mevcut sisteme baş kaldıran insanların kurduğu örgütler hep bu zulüm tezgahından geçenler veya geçenleri unutmayan yoldaşlarıdır. Zalimin tankına karşı kendini palete set yapan ruh, zalimin silahlı ordusuna karşı kendini patlatan akıl, zalimin kalesine tankerle girip patlatan inanç hep o ülkelerin hapishanelerinde, işkence tornasından geçen insanlardır.
Şıkıdım şıkıdım tatil kasabamız Bodrumun ünlü kalesinde surların birisinde eğilerek girilen ve hiç ışık almayan kalın duvarlı, nemli odanın girişinde Inde Deus Abest-Allah'ın olmadığı yer yazısı, tarih boyunca insanların çektiği acıların derinliğini de anlatmaktadır.
Tanrının girmediği, duymadığı, bilmediği ve olmadığı yerde elleri kolları bağlı insanlara yapılan işkencelerin duvarlarda büyüyen çığlığını kan lekesi gibi tarihin kanlı sayfalarında saklayan zaman, değişik kostüm ve dekorlarla dünyanın her yerinde kendini göstermiştir.
Zalimin güçlü pençeleri arasında kalan zavallı insanın çırpınışı, çektiği acılar
Dışarıdan dört duvar gibi gözüken ama içinde hayatın yeniden inşa edildiği, hayatın sonlandırıldığı mekanların dili yoktur. Ancak, gözleri oyulmuş, uzuvları koparılmış insanların çığlıkları duvarlara yapışmış paslı bir çivi gibi insanlığın vicdanında saplı durmaktadır.
İnsan ölümün kurtuluş olduğu,tanımsız işkencelerin ve acıların çığlığa dönüşen ifadesini net olarak anlatacak sözcük yoktur.Tanrının girmediği veya tanrıdan habersiz inşa edildiğine inanılan dört duvarın derinliğindeki yaşam ve acıların toplamından oluşan öfke ve kararlılığın dünyanın tarihini değiştirecek kadar güçlü olduğuna inanıyorum.
İnsanlardan, parça parça organları koparılırken duyulan ve bir süre sonra duyulmayan acının insanı kör ettiği pencerelerin dibine düşen umutların örgütlenerek gün yüzüne çıktığını, bu çığlıkların atom parçacığı olacağını ve bir gün mutlaka zalimlerin ülkelerinde, kalbinde, ruhunda patlayarak mazlum halkların yaşadığı acının milyonda birini yaşatacağını biliyorum.
Hayatta diyalektik bir dengenin var olduğuna inanıyorum. Ve her şeyin karşılığı olduğuna da Zulüm edenlerin, milyonlarca insanı çıkarları uğruna yok eden kişi ve zihniyetlerin bir gün bunun bedelini ödeyeceklerdir. Kendileri, aileleri veya vatandaşları tarafından bunca zulmün hesabı sorulacaktır.
İşte kanamalı hayatın içinde yaşananlardan
İşte Irak soykırımında yaratılan cehennemin penceresi Ebu Garip hapishanesinden,
bir kadından, dünya aktivist kadınlarına, duyarlı insanlara yazılmış mektup
Halkıma, erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara...
Bu size, Amerikan-Siyonist hapishanesi Ebu Garib'ten kardeşiniz Nur'un
mektubudur. İnanın buradaki aşağılanmayı, sefaleti ve haysiyetsizliği size nasıl
anlatacağımı, kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum. Siz sıcak evlerinizde karınlarınız doyurup sevdiklerinizle bir arada otururken bizim maruz kaldığımız aşağılanma ve çektiğimiz açlığı, sizler su içerken çektiğimiz susuzluğu, sizler derin uykuda iken Amerikalıların bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim...
Ey kardeşlerim;
Ey kardeşlerim; Amerikalıların elinde ne ızdıraplar çektiğimizi, ne acılar yaşadığımızı, Allah aşkına, nasıl anlatıp nasıl kelimelere dökeyim. Kardeşlerim; Allah'a yemin ederim ki, yaşadıklarımızı dile getirmekten acizim. Bundan ar ediyorum. Ama yine de kelimelere sığınarak size olanları anlatacağım.
Amerikalıların bizlere yaptığı haysiyetsizlikleri, çektirdiği eziyeti, işkenceyi ve aşağılanmaları elimden geldiğince anlatacağım...
Hayvani zevklerinin aracı olmadığımızda, kendimizi şehvetlerine teslim etmediğimizde bizi nasıl öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin
Siz ey kadın hakları, insan hakları deyip ortalarda tozup gezenler!
Amerikalıların bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvani eziyetler karşısında hala
nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?
Ey ülkemin yöneticileri Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılara ve Siyonistlere mi sattınız?
Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?
Allah'ın bizi sizlere bir emanet olarak verdiğini ne çabuk unuttunuz?
Hani bizleri koruyacak, besleyecek ve namusumuzu asla çiğnetmeyecektiniz? Ne oldu size, verdiğiniz söze? Amerikalılar, Ebu Garib'te namusunuzu her gün ayaklar altına alıyor.
Mektubumu okuyanları, Allah adına, Ebu Garib Hapishanesi'ndeki vahşiliklere dur demeye çağırıyorum. Ey kadın hakları savunucuları Buradaki insanlığa sığmayan işkenceleri durdurmak için sesinizi yükseltmeye davet ediyorum.
Burada yapılanlar, Siyonistlerin hapishanelerde Filistinli gençlere ve kadınlara yaptıklarından daha berbat. Orada fiziki işkence yapıyorlardı. Oysa burada her gün ırzımıza geçiyorlar. Vahşi, kana susamış hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz ama kimsenin bizi duyduğu yok!
Eğer kalbinizde, ruhunuzda bir zerre insanlık, haysiyet, onur ve şeref varsa, birleşin ve bu hapishaneye saldırın. Gelin ve kurtarın bizi! Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldırın! Hem onları hem de bizleri öldürün!!! Biz çoktan ölüme razıyız. Burayı yerle bir edin! Hepimizin karnında onların piçleri var! Çoğumuz hamileyiz! Biz dünden ölüme razıyız! Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvarıyorum; Allah için bizleri, Amerikalıları ve onların piçlerini öldürün!
Allah rızası için! Size yalvarıyoruz.