2

KARDEŞİM BOSNA…KARDEŞİM SREBRENİTSA


  • Oluşturulma Tarihi : 10.07.2015 06:33
  • Güncelleme Tarihi :

Ağla Bosna... Ağla Srebrenitsa…

Ağla ruhum, ağla şiir ve suskun kalan, halkım.

Yıl 1990.Türkiye’yi temsilen Balkan Yazarlar Birliği toplantısına katılmak için Belgrad’ın tarihi bir binasında, şarap kokulu bir akşamın ilk saatlerindeyiz. Yanımda Prizren’den o dönemin sosyalist Yugoslavya’nın Kosova bölgesinden şair dostum İskender Muzbeg yanımda Feyza Hepçilingirler, Hürriyet Gazetesi’nden Yılmaz Soytürk ve o dönemin ünlü yazarımız sevgili Tarık Buğra ağabeyimiz..

Kan rengi kadife perdeler açılınca kara cübbesiyle bir papaz elinde buhurdanlıkla sahneyi ve salonu dolduran Balkan ülkelerinin tanınmış şair-yazarlarını selamladı. Papaz elinde tuttuğu buhurdanlığı salladıkça salona yayılan ilginç koku ve duman arasında anlamadığımız dilde  ilahiler okuyor…Huş bir seda ile hayran hayran izlerken Şair dostum  İskender Muzbeg; abi bir şeyler oluyor galiba…“Papaz Türklerin Kosova savaşını ve yaptıkları katliamları anlatıyor” Kosova’nın hala yaralı olduğunu,ölen Sırpların kanları hala o coğrafyada  bir bayrak gibi hayatı sorguladığını anlatıyor..Hemen arkasından yerel folklorik elbiseleriyle Kosovalı sarı saçlı güzel bir köylü kızı, omuzunda bir buğday başaklarından  ot yığını ile tiz bir sesle ağıt-türkü karışımı hüzünlü bir ezgiyle salonu doldurdu..Bir şeyler oluyordu…Evet oluyordu…

Sırpların savaş tamtamlarından başka bir şey değildi, salondaki oyun…Bizi davet eden Bağdat Mirbed  uluslar arası şiir festivalinden arkadaşım Moma Dimiç, tahmin etmediğini sandığım bu gelişmeler karşısında,yüzümüze bakamıyordu. Salonu terk ettik.Ve sabah erkenden, Yılmaz’ı ve İskender Muzbeg’i Prizrene gönderdik..Yılmaz döndü...Prizren ve civarında Sırp tank ve toplarının mevzilenmiş olduğunu ve hakim olan sessizlik içinde  hafiften ritmi çoğalan  savaş tamtamlarının çaldığını söyledi. Sırp yazarlar birliği genel sekreteri arkadaşım Moma, kendini affettirebilmek için  o yılın “Bor Maden Ödülü”nü grubu temsilen  Feyza hanıma  sundu… Sustuk. İşgal edilecek Türk–Müslüman bölgesinde belki de yapılacak katliamların planlandığı günlerde apar topar İzmir’e döndük. Kan kokusu, savaş tamtamlarının ilk  çığlıkları  beynimi kemiriyordu…

Bir şeyler yapmalı…

Bir şeyler yapmalı...

Yayınlamakta olduğum 8 dilde ve 68 ülkede temsilciliği bulunan Türkiye’nin ilk uluslararası sanat yayını olan “HOMEROS” kültür-sanat dergisinde; Balkan yazarlarını savaşa karşı cephe, barış için uluslararası bir blok oluşturmalarına çağıran, “Balkan Sanatçılarına Geç Kalmamış Mektup” ile  ruhumuzu  sakinleştirmeye ve kaygılarımızı  dile getirmeye çalıştım..

Ulaştı mı…Hayır...Okundu mu evet...

İşe yaradı mı...hayır...

Balkan ırkçıları; Sırplar ve açık destekçileri Ortodoks Yunanistan, Bulgaristan ve Rusya’nın politik, ekonomik ve lojistik destekleriyle uygar olduğunu iddia eden dünyanın en soysuz topluluğu olan Avrupalıların gözü önünde köyler basıldı, insanlar; çoluk çocuk ve hayvanlarıyla diri diri yakıldı...

Bu başlangıçtı...Bosna Hersek sınırları içinde yer alan  bütün Türkleri-Boşnakları  Müslüman oldukları için  öldüren Sırp milislerinin yanında bütün Ortodoks ülkelerin sivil milisleri de vardı. Avrupa seyrediyordu. Birleşmiş Milletler sembolik toplantılarıyla katillere zaman kazandırıyordu..

Köyleri, evleri, aileleri, hayatları ve umutları, vatanları yakılan binlerce insan; Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge olarak ilan edilen Srebrenitsa’ya sığınıyordu. Birleşmiş Milletlere bağlı Hollanda Taburu korumasındaki kente giren bütün Boşnaklar ellerindeki az sayıda silahları da teslim  etmeye zorlandı...Halk aç, çıplak ve silahsızdı…Sırpların kente girdiği 11 Temmuz da kentin güvenliğinden sorumlu Hollanda Taburunun suskun kaldığı saatlerde 4 yaşından 70 yaşına kadar bütün erkekler toplanıp  ölüm kamplarına götürüldü.

Ölüm yanı başında, ölüm açılan çukurların sessizliğinde, ölüm  kampların  her yerinde…Çoluk çocuk, yaşlı, genç demeden 8000 bin insanın kanı ile  tarihlerindeki  öfkeyi, suladılar. Ekmeğe, suya, aşka, anneye, babaya, sevgiliye, hayata doymadan binlerce  insanın  bakışları,  tarihin unutulmaz sayfalarında Avrupa’nın  utanç tarihine yazıldı...

Bosna, Srebrenitsa…Yüreğimin hüzünlü yurdu.

 İnsanım diyen herkesin ruhunu parçalayan  görüntüler arasında,aynı gün ve aynı saatlerde  Avrupa başkentlerinde Faşist Hitlerden kurtuluşun,2. Dünya savaşının sona erişinin 50. yılını  havai fişeklerle kutlanırken binlerce insanı, aynı zihniyetin devamı olan soykırımla yok ettiler...

Ve aynı gün ve aynı saatlerde, hayatın kan kustuğu bir zaman diliminde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne, Butros Gali’ye katliama katkılarından ötürü Atina da düzenlenen törenle Yunanistan’ın en büyük ödülü olan “ONASİS ÖDÜLܔ ile taltif ediliyordu.

Halkım öldürüldü...İnsanlar, çocuklar, yaşlılar…200.000 bin, Müslüman Boşnak hunharca yok edildi. 35.000 çocuk anne sıcaklığına doymadan...50.000 Müslüman Boşnak kadına tecavüz edildi…2 milyon insan evini terk etti… 18.000 bin hala kayıp...18.000 insanın toplu mezarı aranıyor..İnsanlık aranıyor..20. yy vicdanı aranıyor..suskun kalan  uygar insanlar aranıyor..

Dostlarım, binlerce arkadaşım öldü… Kozarak köyünde  1987 yılında benimle ekmeğini,yüreğini paylaşan İbro ve ailesi ve Türkiye den gelmişiz diye bizi görmeye gelen bütün köy halkı, gençler, çocuklar, kızlar, kediler, köpekler, kuzular, anılar ve hayat öldü..

Üzgünüm…hüzünlüyüm...ölen dostlarım gibi paramparçayım. Mavi kelebekler dolaşıyor tepemde. Ölülerin toplu halde gömüldüğü yerde yeşeren ölüm çiçeklerine konan tek kelebek..Ölülerin ruhunu  kanatlarında saklayan mavi kelebek.Hep o coğrafyanın  hüznünü,gözyaşlarını ,ölülerin yarım kalmış  umutlarını  renginde  sonsuza kadar taşıyacak bir kelebek artık  hayat..

Türkiye ye gelmek istiyordu İbro ( İbrahim ) ..Akrabası vardı, kardeşi vardı.. Ben vardım..umudu vardı. Ama dünyanın en barbar, ülkeleri tarafından işgal edildiklerini bilemedi ibro.

Bilemedim..Artık  Şiirin  suskun kaldığı  saatlerdeyim.

Ve ben İbro’yum. Ve ben ölen çocukların külü..

Yarım kalan  umutları, kulakları tırmalayan  çığlığıyım o mazlum halkın, kardeşiyim ve hüznüyüm tarihlerinin…

Ağla Bosna…ağla Srebrenitsa...ağla ruhum, ağla şiir  ve suskun kalan, halkım.

KARDEŞİM BOSNA…KARDEŞİM SREBRENİTSA
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan