Sayfa Yükleniyor...
İnsan Ve Doğa Arasındaki Savaşı Kimin Kazandığı Belli Değil Ama Karşılıklı Ödenen Bedellerin İnsan Soyunun Geleceğini Tehlikeye Düşürdüğünü Hepimiz Görüyoruz. Doğal Hayat İçindeki Deformasyonlar Hepimizden Bir Şeyler Eksilterek Devam Ediyor. İnsanoğlu Kendi Yaşamsal Sırlarını Çözdü... Gen Haritası İle Birlikte Denetlenmiş Veya Belirlenmiş Bir Doğum-Yaşam Dizgesinin İçine Girdi Bile.
Teknolojinin Hayatımızda Böylesine Belirgin Ve Büyük Olanaklar Sunmasına Rağmen İnsanoğlunda Mutsuzluk Diye Tanımlayabileceğimiz Boşluklar Toplamı İçinde Ruhsal Travmaları Da Yaşamaya Başladığını Veya Yaşananların Çoğaldığını Görmekteyiz
Üreten Ve Tüketen Toplumlar Olarak Bunalımlı Ve Yapay Hazların İçinde Kayboluşların Dramını Yaşıyoruz Veya Derin Anlamıyla Tanık Oluyoruz...
Neden?
Neden Elbette Belli
Düşünen Her Bireyin Ortalama Bulguları Bir Noktada Buluşmasa Bile Çoğunluğun Bütün Bu Mutsuz Portrelerimizin Arkasında Özümüzden Koparılmış Olmamızın Gerekçe Olduğunu Anlar.
Daha Düne Kadar İçinde Kaybolduğumuz Renkler, Hiç Bu Kadar Soluk Ve Tatsız Değildi. Birden Bire, Sanal Dünyada Yapay Renkler Arasında Tanımsız Bir Boşluğun Öznesi Olduk.
Çocuklarımızın, Eşimizin Ve Kendimizin İçine Tekil Olarak Girip Kaybolduğumuz Sanal Dünya İçinde Sosyal Hayatın Ve İnsan Olmanın Gerektirdiği Dokunmak, Bakışmak, Dinlemek Paylaşmak Ve Saf Tertemiz Duygularla Sarıp Sevmek Duyarlılığını Yitirdik.
Biz Masallarla Büyüyen Son Kuşaktık Aslında. Kaf Dağının Arkasından Gelecek Havarileri Beklerdik. Prensler Ve Prensesler Hep Yoksullardan Yanaydı. Yedi Cüceler Çirkin Büyücüye Karşı Savaşıyordu... Dervişler Aksakallarını Ovuşturarak Hayat İçinde Adalet Dağıtıyordu... Beyaz Atlıların Dolaştığı Coğrafyalarda Biz De Gezerdik. Bebekler Doğduğunda Hiç Duymadığımız Ninniler Yayılırdı Sokaktan Sokağa... Ölülerimizi Adaklarla Uğurlardık, Peşlerinden Ağıtlar Yakardık Çocuktuk, Bilmecelerle Birbirimizi Sevgiyle Kucaklardık. Aynı Sofrada Buluştuğumuz Türkülerimiz Vardı, Yoksul Soframızda... Ekmek Ve Su Azizdi. Yerde Bulduğumuz Ekmek Kırıntısını Öper Alnımıza Koyduktan Sonra Geçerken Karıncalar Yesin Diye Duvarda Bir Oyukta Saklardık
Ayrılıklar Kavuşmanın Kardeşidir Derdi Büyüklerimiz. Türküler Ses Ve Dil Bayrağıdır O Dönemin Acılarında. Rüzgâra Karışır Ve Telden Tele-Dilden Dile O Toplumun Özünü Taşıyarak Yayılırdı. Baba Erenler Fıkralarıyla Bir Kültürün Sözlü Ustaları Ve Taşıyıcılarıydı Tarihte.
Maniler Söylerdik Uzun Kış Gecelerinde. Dile Getiremediğimiz Yanlışlıkları Veya DuyguDüşüncelerimizi Örnekleyerek Bir Atasözü İle Buluşturur, Gururla Anlatmak İstediğimizi Bu Sav Sözlerle Pekiştirirdik. Mutluyduk. Komşularımız Da Bizim Gibiydi. Hayat Bizim Gibi Renkler İçinde Rüzgarla Salınırdı Yapraklar Ömür Ağacında
Sonra Zaman Geçti.
Hızla, Beyaz Atlıları Da Yanında Götürerek Ufukta Kayboldular.
Baloncular Ve Horoz Şekerleri Taşındı Başka Rüyalara. Lunaparklar Da Kahkaha Aynalarını Da Kırdılar İşsizlikten. Televizyon Vardı, Her Sokakta Toplanılan Evlerde Kızlar Kırıtarak Geçerdi Pencerenin Dizi Filmlerinden. Aynı Sofranın Etrafında Toplanan Çocuklar Azaldı, Büyükler Geç Gelmeye Başladı Akşamsefalarına. Annelerimiz Mikserle Hayatı Karıştırarak Geçmiş Güzel Günlerini Kızlarına Çeyiz Sakladılar. Babalar Yorgun Ve Mutsuzdu. Yazlık Sinemalarda Çiğdem Satıcıları Öldü. Gazoz Ve Minder Satıcıları Hep Kapılarda Haylaz Çocukları Bekledi. Film Başlamadan Bitmişti. Artık Aşk Yoktu Perde Aralarında Işıklar Sönerken El Tutuşmalarında. Gökyüzünde Yıldızlar Çoğaldı. Hiç Biri Bizim Değildi. Uydular Casus Çocukların Hayallerindeki Dönme Dolapları Taşıdı Zalimlere. Tadı Kaçtı Çikolatanın Ve Her Şeyin Sahtesi Vardı Sokak Aralarında.
Sonra İnsanlar Kendi Haritalarını Yaparak Seyahate Çıktılar. Derin Ve Paralı Yolların Kenarında Bekleyen Cambazların Tohumu Bozuldu. Çiçeklerin Rengini Değiştirdiler. Meyvenin Tadını Ve Şeklini Kahvenin İnsanlar Çoğalıyordu, Yollar Işıklandırılmıştı, Mermer Heykellerin Yerine Polyester Döken Sanatçılar Pipo İçiyordu Köprü Altı Şarabını Da.
İnsanoğlu Kendi Biyolojik Gen Haritasını Keşfetti Ve En Derininde Çözemediği Mutsuzluğunu Da Çocuktuk, Sorularımız Hep Hayatın Sokaklarında Dolaşırdı
Peki, İnsanı İnsan Yapan Kültürel Donanımın Veya Kültürel-Tarihsel Aktarımın Gen Şifresi Var Mıydı Acaba. Peki Nerde?
Döndük, Dönmeliydik, Zaman Tanrılarının Anılarından Kendi Yolculuğumuza Çıkmalıydık
Yanıt Küllenmiş Hayatın Ayak İzlerinde Ve Kendi İçindeki Haritanın Girişindeydi.
Kültürel Gen Şifresinin Anahtarı Sanatın Tarihsel Gelişim Süreci İçinde Daha İlk Çığlığın, Sese, Sesin Söze, Sözün Simgesel Temrine Yüklenmesi Ve İfadenin Sözcük, Renk, Yontu Veya Alternanslı Sese Dönüşümü İle Başlayan İnsanlaşma Sürecinin Yansıması Olan Bilmeceler, Koşuklar, Deyişler, Fıkralar, Meseller, Ağıtlar, Ninnilerdeydi.
Toplumun Gen Şifresi, Folklordu... Folklorik Birikimin Çözülmesindeydi Bütün Sır.
Ulusal Karakterlerin Sonucu Olan Bu Kültürel (Gen) Birikim, Ulusların Tarihsel Olaylara, Yaşamın İçinden Gelen Deneysel Verilerin Özetlenmesine Bağlıydı Bir Ulusun Karakteristik Yapısının Sentezinde Bile Öz Kaynak Olarak Damıtılmış Ve Taşınmış, Paylaşıldıkça Yaygınlaşmış Ve Daha Farklı Olaylar Karşısında Bireyden Çıkıp Yaygınlaşması Sonucunda Kimin Tarafından Söylendiği Tespit Edilen/Edilemeyen (Anonim) Bu Birikim O Coğrafyada Yaşamış İnsanların Ortak Değerleriydi, O Toplumun Gen Şifresiydi
Orta Asyadan, Mezopotamyadan, Anadoluya, Aktarılan Ve Zenginleşen Formu İle Oradan Bilge Dervişlerle Taşınan; Doğu Ve Orta Avrupaya Uzanan Kültürel Süreçte Oluşan Folklorik Miras Simgeleme Ve Somutlama Zenginliği İle Ustaca Bir Üslup, Büyüleyici Ve İnandırıcı Bir Anlatım İle Ulusal Ve Toplumsal Yaşamın İzlerini, Bir Toplumun Olay Ve Olguları Nasıl Algıladığının Da Göstergesiydi. Tarihe Ve İnsanlığa Bırakılmış Bu Miras, Toplumun Kültürel Gen Şifresi Olarak Burada Saklanmaktadır.
Bu Anlamda, Komşu Bulgaristandan Araştırmacı Şair Yazar Sayın Nurten Remzinin Bir Aydın Olarak Tanık Olduğu Ve Yaşadığı Coğrafyadaki Bu Değerleri, Osmanlı Mirası Ve Çağdaş Yaşam İçindeki Kazanımlarıyla Hazırlamış Olduğu Deliormanda Suyun Gözü Gül Kokar İsimli Folklor Yapıtı, Ayrıca Toplumsal Değerlerin Gen Şifresi Olarak Da Önem Kazanmaktadır. Tarihe Taşınan Bu Değerler Her Mevsimde Şumnunun Kokusunu Ve Orda Yaşayan Halkların Özlemlerini Umutlarını Gensel-Kültürel Şifresini Taşımaktadır.
Nurten Remzinin; Şumnu Ve Çevresinde Yaşayan Türk Kardeşlerimizin Geçmişinde Ve Hayatında Belirgin Ve Önemli Bir Olgu Olan (Kültürel -Gensel Şifre) Folklorik Değerlerin Fıkra, Ninni, Türkü, Bilmece, Halk Oyunları, Maniler, Ağıtlar Gibi Oylumlu Bir Karakterin Geçmiş Değerleriyle Tespit, Korunması Ve Zenginleştirilerek Gelecek Kuşaklara Aktarılması Gibi Önemli Ve Tarihsel Bir Görevi Başarması, Kültürel Gen Haritası Açısından Övgüye Değer