Sayfa Yükleniyor...
Kuşlar,çocukların yol arkadaşıdır..
Ve yanlarında oyunları ile en çok sevdikleri kitapları taşıyorlardı.. Rengarenk kitapların sayfalarını karıştırdıkça ellerindeki kitaplar çoğalıyordu. Daha biri bitmeden başka bir kitaba uzanıp dokunmaya çalışmaları, özlemin ve sevmenin belki de çocukça rekabetin yarışmasındaydılar..Yanlarında öğretmenleriyle salonda, kitap fuarını gezen çocukların cıvıltısı, özlenen en güzel fotoğraf karesi olarak o raflar arasında iz bırakarak dağılıyordu.
Gerçekten kitabı sevdikleri için mi fuardalar, yoksa öğretmenleri kitapla tanıştırmak için mi..İzliyorum, kitabın sayfaları arasında dolaşan parmaklarını ustaca kullanmalarından, kitabı,adını,yazarını,arka kapakta yer alan yazıları okumalarından veya hızlı hızlı okuyup başka bir kitaba uzanmaları nedeniyle bu işin usta oyuncuları olduklarına karar veriyorum.. Hepsi çok iyi
Ama aralarında kitaba, kutsal bir objeye dokunur gibi bakıp,göz ucuyla burukluklarını saklamaya çalışanlar, çiçekten çiçeğe konan arılar gibi, kitaptan kitaba dokunan ,inceleyen ve alan çocuklar arasında kitabı seyretmekle kalan çocuk sayısı az değildi..Ekmek alırken, ihtiyacı olan birileri de alsın diye..Alınıp özel bir bölüme konan ekmekler gibi.. Özellikle çocuk kitaplarında.. Özellikle istemesine, sevmesine rağmen kitap alamayan çocukların çekinmeden gelip alabilecekleri özel bir kitap standı yapılamaz mıydı..
Kitap alan veya evde okunmuş kitabı olup da paylaşmak isteyen herkesin kitap bırakabileceği, paylaşabileceği özel bir stant oluşturulsa Ekmeği paylaşır gibi kitabı da paylaşmaya başlasak ne güzel olurdu.
Kitap alacak durumda olmayan çocukların, hiç çekinmeden girip alabilecekleri Okuma bankları..Yazarların yanında oluşturulacak paylaşım çekmeceleri Veya her yayınevi belirli sayıda kitabı bağışlayarak başlasak,fuar boyunca ..Bize, İzmire,bu ülkeye yakışmaz mıydı.!..
Sanırım seneye bunu başlatan bir sivil örgüt veya TÜYAP Kitap Fuarı yöneticilerinin öncülüğünde kitap kumbarası, bağışı, paylaşımı başlatır. Ve böylece bu müthiş alandan hüzünlü ;istediği veya herhangi bir kitabı almadan döndüğü için üzülen çocukların sıcacık ellerindeki burukluğu alır..Tüyap Kitap Fuarı,bütün renkleriyle devam ederken;şair,yazar dostlarımla sarmaş dolaş stantları dolaşırken gözlemlediğim bu hüzünlü sayfayı kapatmalıyız.. Ve dilerim bunu hep birlikte başarabiliriz..Veya ücretsiz yer alan sivil örgütlere böyle bir katılım koşulu getirilebilir..
Tüyap İzmirin kendi iç dinamiklerini yansıtan tek fuar.Halkın,herkesin ortak paydasında olan kitabın sıcaklığıyla buluştuğu,sarıldığı ve günlerce,aylarca anlatılacak anıların merkezindeki kutsal mekan..19. Tüyapın her yıl biraz daha olgunlaşan gençlerin edasında ,gün geçtikçe gelişmesi,olgunlaşması İzmire yakışır en büyük organizasyon olması öncelikle bu kent kültürüne yıllarını vermiş usta yazarları ve bizleri sevindirmektedir.
Usta şairler ,usta yazarlar da çocuklar kadar neşeli.Yılda bir buluşan ,bayram yerinde karşılaşıp birbirine sarılan eski dostların bakışları hep kitap kokuluydu.Tek sorun, özellikle düzenlenen şiir dinletilerinin amatör toplulukları aşamaması, şiirin saygınlığı açısından eksik ve Homerosun İzmirini sarsacak şiir ve şairden noksan oluşuydu. Bundan sonraki etkinliklerde daha seçici davranılması, fuarın niteliği açısından önemle değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır. Elbette genç yeteneklerin sesini duyuracağı alanlar olmalıdır,ama bu bütün etkinliklere yayılırsa,yönetsel veya sanat algısı konusunda sorun var demektir. Ustalara saygı anlamında bu yıl fuara gelemeyen, hasta oldukları için katılamayan birçok ustanın eksikliği hissedilmedi..örneğin; Tarık Dursun K,Turgay Gönenç, Abdullah Neyzar Karahan ve Veysel Çolakı hemen bir çırpıda unuttuk..Veya bir fuar döneminde bir yıl içinde kaybettiklerimiz, aramızdan ayrılanlar için küçük anma köşesi oluşturulabilirdi.. Kim ne derse desin ben ,Sanat ve saygı ilişkisini önemsiyorum. Bu kentin,İzmirin en önemli özelliği olan Vefa yı asla unutmamalıyız..Yoksa, bu işler sırayla
Nerde Dinçer Sümer abimiz!.. Doktor ben iyi değilim / bana iki tertip izmir yaz / yüreğim darda bozgundayım / tütünüm acı tütmekteyim/ çatalkayanın dumanı gibi bak benzim külbeyaz /doktor bana iki tertip İzmir yaz
Sanırım, kente ait olmak,kente emek harcamış havarilerini unutmamamızla mümkündür. İzmirli olmak, gevrek ,peynir, rakı, roka tüketmek değildir Hele yol boyu çiğdem yemek ve yere atmak da değildir.. İzmirli olmak, öncelikle vefalı olmaktır..Tüyap Kitap Fuarında birbirimizin gözlerine bakarken,içi ve dışı ucuz kitap satarak sırıtmak değil, bu kentin ana damarlarında gezen aydınlığın yol fenercilerini unutmamakla birbirimizin gözlerine,yüreğine dokunarak ve sahip çıkmakla mümkündür.
Neyse,Allahtan Yaşar Aksoy ve Feyza Hepçilingirler hep yanımdalar..Muzaffer İzgü ağabeyim her zamanki babacan bakışlarını kitaplarıyla bizi sarmaktadır.Ve iyi ki vardır..
Onur konuğu seçilen sevgili Feyza ablamın,hocamın gözündeki ışıltıyı özlemiştim.80li yıllardan başlayan edebiyat yolculuğunda birçok eylem ve etkinlikte ödün vermeden duruşunu sergilemesi ,öyküleri ve dil konusundaki duyarlılıkları hep yüreğimizin cam fanusundaki çınlama kadar incelikliydi. İzmirin mahzun prensesi olan Feyza hanımın Türk dilinin arınması ve doğru kullanılması konusundaki çalışmaları, söyleşi ve çabaları yıllardır yılmadan,usanmadan geleceğe uzanan yolumuzu aydınlatması elbette bir ödül için değildi.. Ama bu çabayı da asla bir ödülle dengeleyemeyeceğimizi bilerek, bu yıl TÜYAP Ödülünün verilmiş olmasını başlangıç olarak değerlendiriyorum. Ödül jürisi kimlerden oluşuyor,İzmir kanadında kimler var bilemiyorum ama hepsini yürekten kutluyorum.. Bu kentte anket yapılmış olsaydı, farklı bir sonuç çıkmazdı..Tıpkı geçen sene ödül sahibi ve İzmirin son şövalyesi Yaşar Aksoyun seçilmesi gibi..Doğru bir saptama ve güzel bir seçim..
Kendi adıma ve temsilcisi bulunduğum birçok uluslararası sanat kuruluşu adına Tüyap organizasyonunda emeği geçen herkesi kutluyorum..Çocukların yoldaşı kuşlardır Yaşlıların da Özlesek de,unutsak da bu kentin imbat kokusu hep gün batımı kızıllığına koşar..Biz de kitabın dostluğuna ve sıcaklığına