Sayfa Yükleniyor...
Onlarca kadın örgütü, Barolar, yüzlerce kadın ve LGBTİQ+lar olarak Türkiye’nin dört bir yanından İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak ve sözleşmeden vazgeçmediğimizi göstermek için Danıştay’da buluşuldu. Fakat Danıştay 10. Dairesi heyeti, bir gecede, bir satırla verilen bu kararı “Cumhurbaşkanlığının takdiridir” diyerek kabul etmiş oldu. 5 hakimden oluşan Danıştay heyetinin oy çokluğuyla aldığı bu kararda; 2 hakim Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karşı oy kullandı. Bununla birlikte, haziran ayında yapılan tüm duruşmalarda Danıştay savcılarının “İstanbul Sözleşmesi’nden” çekilme kararının iptalini talep etmesi de kadınların hukuki mücadelesinin bir kanıtı niteliğinde oldu. İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye’de yürürlüğe girmesinin 8. yılına basarken, birçok ilde kadınlar ve LGBTİQ+lar verilen bu siyasi kararı tanımadığını ve İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya devam edeceğini alanlarda gösterdiler. Bizler yıllardır İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatmaya, soruşturma ve kovuşturma süreçlerini etkin kılmaya çalışırken, siyasi iktidar 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı almıştı. Yaşama hakkına yönelik bir saldırı olan bu karar, kadınların türlü bahanelerle öldürülmesine ve faillerin cesaret bulmasına olanak tanımıştır. Sözleşmeden çekilme kararı 20 Mart 2021’de alındıktan beri öldürülen kadınların yüzde 32’si kendi hayatlarına dair karar almak istedikleri için öldürüldüğü görülür. Danıştay, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine olanak verirken, Türkiye’de kadınlar ve LGBTİQ+lar kendi hayatlarına dair karar aldığı için her gün ölüm tehlikesiyle burun buruna gelmektedir. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilmeyecektir. Örgütlü politik mücadele büyütülerek, İstanbul Sözleşmesi ve kadınlar yaşatılacaktır. İşçiler direnerek kazanacak, haklarını alacaktır. Sosyal haklarını ve bayram ikramiyelerini alamadıkları için dilekçe toplayan ve üniversite önünde eylem yapan Koç Üniversitesi taşeron temizlik işçileri, eylemleri sırasında jandarma tarafından gözaltına alındığını hep beraber izledik. Topladıkları 103 adet dilekçeye rağmen üniversite yönetimi işçilerle görüşmeyi reddetmiştir. Bunu da bir tarafa not edelim! İzmir Büyükşehir Belediyesinde evde sağlık ve bakım hizmeti veren ve güvencesiz çalışan taşeron işçiler, hizmet ihalesini başka bir şirketin almasıyla birlikte WhatsApp mesajı ile haksız yere işten çıkarılmıştır. İşten çıkarılan işçiler ne şirket yetkililerine ulaşabilmiş ne de hakları olan kıdem ve ihbar tazminatını alabilmiştir. Kadın meclisleri olarak direnen işçilerin yanında olup, işçileri açlığa ve yoksulluğa atan bu düzeni birlikte değiştirip, eşitsizliğe ve sömürüye karşı direneceğimizi ilan edelim. Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok önlemi düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten, kimlik bilgilerinin değiştirilmesine kadar birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 sayılı kanun, etkin uygulandığı takdirde kadınları korumaktadır. Kadınları korumak ve şiddeti önlemek için getirilen 6284 sayılı kanunun yasalaşması İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının ardından ancak mümkün olabilmiştir. Sakarya’da sokakta yürüyen Ş. Ö., kendisine sözlü tacizde bulunan Talip Altındal tarafından sığındığı tekel bayisinde fiziksel şiddete uğramış, Ş. Ö., bir kadının arabasına sığınarak kurtulmuştur. Şikayetçi olduğu fail tutuklanmıştır. Denizli’de yaşayan 22 yaşındaki Rabia Dağ Arslan boşanma aşamasında olduğu Onur Arslan tarafından bıçaklanarak ağır yaralandı. Daha sonra Onur Arslan, Rabia’nın sosyal medya hesabından yaptığı canlı yayında “namusumuzu temizledik” demiştir. Cinsel istismar davasında failin kendisini tehdit etmesi üzerine uzaklaştırma ve adres gizliliği kararı aldıran avukat İrem Esra Kömürcü Altun, Merkezi Nüfus Adresi Sistemi’nde adresi görünmediği için sağlık ve ulaşım hizmeti alamadı. İstanbul’da Abdullah Körük, takip ettiği 34 yaşındaki Ayfer Orak’ı tekbir getirerek defalarca bıçakladı. Bir anda gözünün döndüğünü söyleyen fail tutuklandı. Gaziantep’te Hamide Şeyh Müslim, daha önce hakkında uzaklaştırma kararı aldığı ve defalarca şikayet ettiği Ümit Dur tarafından, kendisinden ayrılmak istediği için tüfekle vuruldu. Fail, Hamide ve annesini yaraladı ve kardeşini öldürdü. S. A., Osmaniye’deki ilçenin kaymakamı tarafından cinsel saldırıya uğradı. Savcılık dosyaya “delilleri yetersiz” bulduğu için takipsizlik kararı verirken, fail vali yardımcılığına atandı. İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6824’ün tam ve etkin uygulanmasının kadınlar için ne kadar hayati olduğunu tüm bu örnekler göstermektedir.