Sayfa Yükleniyor...
Kovid-19 enfeksiyonu etkeni de olan KORONAVİRÜSLER 500’den fazla türü olan, hayvanlarda ve insanlarda üst solunum (nezle benzeri) yolu enfeksiyonu, nadir de olsa alt solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan, hatta ağır öldürücü pnömonilere bile yol açabilen, zarflı RNA virüsleridir. Sopaya benzeyen çıkıntıları ile taç anlamına gelen KORONA (CORONA) ismini almışlardır.
XX1.YÜZYILIN BİLİNEN PANDEMİLERİ:
A-SARS:
Akut ağır solunum yetersizliği sendromu olarak adlandırılan bu tablo, karşımıza ilk defa 2002 yılının Kasım ayında Çin’de başlayıp, giderek yaygınlaşan,2003 yılında da devam eden KORONAVİRÜS kaynaklı bir pandemik enfeksiyon olarak çıkmıştır. Başlangıç ta enfeksiyonun hızla yayılabileceği tahmin edilememiştir. Pandemi 2003 Şubat’ta sıra ile Tayvan, Singapur, Kanada ve ABD’de kendini etkin bir şekilde göstermiş, ancak bu hız daha sonra azalarak 6 ay içinde etkinliği kaybolmuştur. Nihayet 2003 Haziran ayında hiçbir etkisi kalmayarak dünyamızı terk etmiştir.. Yayılmada birinci dereceden aktivite seyahat olup, salgın konusundaki koruyucu hekimlik altyapısının yetersizliği ve eğitimin eksikliği önemli noktalardır. Kasım 2002, Temmuz 2003 arasındaki toplam 8 aylık sürede 8422 olgu ile 916 ölüm görülmüştür. Yapılan araştırmalara göre bulaşma hızı 2-11 gün, ikincil atak hızı 6.2, tüm dünyada SARS’a bağlı olgu (vaka) ölüm oranı yüzde 11 olarak rapor edilmiştir. Erkek kadın oranı sorulduğunda, diğer korona enfeksiyonlarında olduğu gibi erkekler ön planda saptanmıştır. “SARS ülkemizde saptandı mı?” diye bir soru aklınıza gelirse, rapor edil(e)memiştir diye yanıtlamayı uygun görüyorum.
H1N1 pdm O9 VİRÜS ENFEKSİYONU (DOMUZ GRİBİ):
Ben burada özellikle “Domuz Gribi” adını paranteze aldım. Maalesef toplumda yaygın olarak bu virüsün yaptığı pandemi “Domuz Gribi” ismi ile anılmaktadır. XX. Yüzyıldaki 3 grip salgınından sonra, XXI. Yüzyıldaki ilk grip (influenza) pandemisi, 2009 yılının Nisan ayında, ABD’nin San Diego şehrinin çok yakınındaki bir Meksika kasabasında gözlenmiştir. Salgın 6 haftalık bir sürede( Diğer salgınlar en az 6 aylık periyotta seyretmiştir) tüm dünyada gözlenmiştir. Genellikle daha öncekilerin aksine, öncekiler pediatrik yaş grubunda etkin olup, ileri yetişkinlerde daha az genç yetişkinlerde daha fazla gözlenmiştir. Yapılan bazı araştırmalarda çocuk yaş grubunda “İkincil Atak Hızları” yüzde 33, erişkin grupta farklılıklar olsa da yüzde 22 saptanmıştır. Ölümler ise, gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalarda 64 yaş altı grup için yüzde 80 olarak saptanmıştır. Pandemi kuzey yarımkürede hafif seyretmiş, okulların açılması ve sosyal mesafenin daralması nedeni ile ikinci dalga sonbaharda gözlenmiştir.. Ölümlerden en fazla etkilenen Afrika ve Güneydoğu Asya ülkeleri olmuştur. Burada vurgulamadan geçemeyeceğim nokta 50 yaş üstü grup olup, genç erişkinlere göre daha az bu pandemiden etkilenmiştir. Avrupa ülkelerinde yapılan ve epidemiyologların öncülük ettiği “Hane Halkı Araştırmaları”, bizlere pandemi ile ilgili çok önemli bilgiler sunmuştur. Salgında önemli bir gösterge olan ve bizlere bulaşmayı önlemede adeta kılavuzluk yapan Ro değeri, 2009 Domuz Gribi salgınında tahminen 1.4 ile 1.6 civarında seyretmiştir. PANDEMİK İNFLUENZA A (H1N1) 2009 salgını, biz enfeksiyon uzmanlarına ve salgın bilimcilere çok katkı sunmuştur. Buna rağmen “Koruyucu Hekimlik” konusunda fazla ilerleme olmamış, “Küresel Anamalcı Sistem” ders alacağına, lime lime dökülmüştür.
KORONAVİRÜSE BAĞLI ORTADOĞU SOLUNUM SİSTEMİ SENDROMU: Middle East Respiratory Syndrome Coronavirus=MERS-CoV olarak adlandırılan bu salgını, pandemi gibi değerlendirmemiz zor olsa da, burada bahsetmemek olmazdı. İlk defa 2012 yılında Suudi Arabistan’da (bin 500’e yakın olgu) gözlenen bu enfeksiyon hızla yayılarak diğer ülkelere sıçramıştır. Develerden insana geçtiği kabul görse de, bu görüş iddia şeklinde kalmıştır. Daha sonraları Güney Kore’ye (200’e yakın olgu) sıçramıştır. Toplam olgu sayısı 2 bin 229 olarak bildirilmiştir. Enfeksiyon 30’a yakın ülkeye yayılmış olup, 2018 yılına kadar olgu bildirimleri sürmüştür. Doğal olarak en fazla olgu ilk görüldüğü ülke olan Suudi Arabistan’da bin 482, sonra bunu 185 olgu ile Güney Kore ve diğer ülkeler izlemiştir. Olguların üçte biri kaybedilmiştir. Olgu ölüm oranı yüzde 35.5 olarak bildirilmiştir. Bu rakam bir enfeksiyon için yüksek bir orandır.
KOVİD-19:
İlk defa Aralık 2019’da Çin’in Huwei eyaletindeki Wuhan kentinden önce Çin’in çeşitli bölgelerine, daha sonra ulaşım ve diğer yollar ile dünyaya yayılan bu yeni enfeksiyon etkeni koronavirüse, “SARS-Cov-2” ismi verilmiştir. Salgın sırası ile Japonya, Güney Kore, Singapur, Taiwan ve Tayland’da Ocak ayında gözlenmiş, şubat ayına henüz girmeden Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya’ya yayılmıştır. Şubat ayında yayılım süratlenmiştir. Önce Filipinler’e, aynı periyotta Arabistan bölgesine, buradan diğer körfez ülkelerine ve yine şubat ayında İran’a kadar ulaşmıştır.215 ülke dahil tüm dünyaya yayılımı 2.5-3 ay gibi kısa bir zamanda olmuştur. Düşünün ki 2000 yılından sonra görülen diğer 2 koronavirüs ve grip salgını bu kadar hızlı seyretmemiştir. Daha önceki veba ve kolera pandemilerinin tahminen bir kaç yılı geçtiğini, İspanyol ve Asya gribinin ise bir yıl içinde yayıldığını aklımıza getirirsek bu pandeminin yani AĞIR SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU’nun ciddiyetini daha iyi anlarız. Doğaldır ki bu yayılımda yaygın turizm ve diğer gezilerin, hızlı ulaşımın (özellikle hava yolu ulaşımının) büyük etkisi vardır. Zamana göre yayılımda, ülke sayısı giderek ivme kazanmış, son zamanlarda ise ivme düşmüştür.
Türkiye’de ilk olgunun açıklandığı 10 Mart 2020’den itibaren başta alınan nispeten sıkı önlemlerle azalmış,1 Hazirandan itibaren alınan bu önlemlerin gevşetilmesi ile tekrar olgular ve ölüm sayıları artmaya başlamış, görülmeyen yörelerde görülmeye başlanmıştır. Sağlıklı rakamlar ve bilgiler verilmediğinden giderek spekülatif yorumlar artmaya başlanmıştır. Keşke tüm sağlıkla ilgili sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve diğer sağlık birimleri ile birlikte hareket edilip, el ele verilseydi inanın ki bu salgında çok mesafeler alınırdı.
BULAŞMA:
Bilindiği gibi temelde solunum yolu enfeksiyonu olan Kovid-19, öksürük, hapşırma, yüksek sesle konuşma ve diğer temas yolları ile bulaşan Ağır solunum yolu enfeksiyonudur. Yapılan araştırmalarda enfekte kişilerle aynı ortamda bulunma, yakın temas, birlikte seyahat, aynı aile ortamında kalma, aynı iş ortamlarında bulunma vb. enfeksiyonun saptandığı gözlenmiş olup, bulaşmada temas mesafesi, sıklık, kapalı ortam, hastalığın derecesi, kişinin yaşı, cinsi, altta yatan hastalığı, bağışıklık sistemi gibi (Burada birçok sayamayacağım, okuyucuyu sıkmamak için noktalayacağım) ölçütler önemlidir.
Salgında en riskli yaş grubu olan ileri yaştaki nüfusun, hastalandığında ağır seyretme oranı yüzde 3.61 saptanmış iken, gençlerde bu oran yüzde 1’in altında (20 yaş altındakilerde yüzde 0.41) bulunmuştur. Çeşitli ülkelerde yapılan epidemiyolojik araştırmalarda bu oran değişik bulunsa da temel özellik yaşlılarda riskin artmasıdır.
ENFEKSİYON ŞİDDETİ:
Olgu ölüm oranı genellikle yüzde 2 ile 3 arasında olup, ortalama yüzde 2.3 olarak saptanmıştır. Yaşlılarda oran yükselerek yüzde 8 ile 15 arasında değişmekte olup, yan hastalığı olan yaşlılarda artmaktadır. Gençlerde düşüktür.
YURDUMUZDA KORONA İLE İLGİLİ ALINAN ÖNLEMLER: