2

Sesimizi Duyun Lütfen!-2


  • Oluşturulma Tarihi : 01.10.2021 07:31
  • Güncelleme Tarihi :

Hekim ve sağlık çalışanlarının, özel veya kamu çalışanı olarak ayrılmasının son derece yanlış olduğunu görmek gerekir. Hekimlik evrensel bir bütünlükte olmalıdır. Bu sebeple kesinlikle ayrım yapılmamalıdır. Tüm hekimler aslında bir kamu görevi yapmaktadır. Sağlık yaşamsaldır. Dolayısıyla bu alanda çalışan hiçbir emekçi kamu veya özel diye ayrılamaz. Kamuda tanınan tüm haklardan aynı şekilde özel sağlık kuruluşu çalışanları da yararlanabilmelidir.

***

Son dönemde artan özel sağlık kuruluşu sayısını dikkatle incelersek, durumun işverenlerin lehine, hekimlerin ise aleyhine olduğunu görürüz. Üniversitelerdeki tıp fakültelerinin sayısının artması, hekimlikteki kaliteyi düşürmüştür. Bu sebeple hekimler daha da yoksullaşmaya başlamıştır. Çünkü işveren istediği şekilde yönlendirip, istediği hekimi işten çıkarabilmektedir.

***

Bu gidişle işsiz hekimler dönemi başlayacak gibi. Kamuda o kadar açık varken, atama kuralarında hepinizin bildiği gibi özel güvenlik soruşturmasından(?) geçemeyen hekimlerin olduğu bilinen bir gerçektir. Ataması olmadığı için birçok hekim istemeye istemeye özel hastanelerde çalışmak zorunda bırakılmaktadır.

***

HEKİMLER AÇIKÇA, BİLE BİLE SÖMÜRÜLMEYE BAŞLANMIŞTIR!

Sorun ancak meslek odalarının doğrudan yetkili kılınması, imzalanan sözleşmelerin çağdaş normlara göre hazırlanması ile çözüme kavuşabilir. Yoksa saldım çayıra, Mevlam kayıra bir düzen olmakta. Maalesef bu düzen de sadece işverenin işine geliyor.

***

Bunun da var olan gerici neoliberal sistemden kaynaklandığını anlıyoruz. Türkiye’de artan özel sağlık kuruluşu sayısıyla hekim istihdamının artacağı söylenmişti. Ancak bu sistemde hekimlerin özlük hakları yönünden daha çok sömürülmeye başlandığı görülmektedir. Hekimler hiçbir şekilde parasal ve özlük sorunlarla uğraşmamaları gerekir dersek, yanlış mı söyleriz? Hekimler yoksulluğa terk edilmemelidir. Emeklerinin karşılığını alabilmeli, bunun için de tabip odalarına her türlü yetki verilmeli diyoruz.

***

Sağlık konularında alınan tüm kararların saydam olması gerekir. Tüm sağlık bileşenlerinin alınan kararlarda söz hakkı ve yetkisi olmalıdır. 6023 sayılı yasa mutlaka günün koşullarına ve çağdaş normlara göre yeniden düzenlenip, anayasal bir kurum olan TTB ve Tabip Odalarının yetkileri arttırılmalıdır.

***

Aynı zamanda Koruyucu Hekimliği ön plana alan yeni bir sağlık yapılanmasına gidilmeli,”224 Sayılı Sağlığın Sosyalizasyon Yasası” yine ilgili bileşenlerin görüşü alınıp, günümüz koşullarına uyarlanarak, yeniden düzenlenmelidir. Sağlık ve hekimlik evrenseldir. Alınıp satılan bir meta olamaz. Muayene sürelerini 5 dakikaya indiren anlayış sağlıklı olamaz.

***

Sözlerimizi Hasan İzzettin Dinamo’dan bir dörtlükle bitirelim.

Ben o günlerin çocuğuyum işte,

Ben yaralı Hasan

Geçtim semender gibi

Ateş ormanları arasından

Sevgilerimle...

Sesimizi Duyun Lütfen!-2
Dr. Mustafa Torun
Yazarımız Kim ?

Dr. Mustafa Torun