Sayfa Yükleniyor...
Kaygılar hayatımızın olmazsa olmazı; her daim vardı ve var olacak. Araştırmalara göre son iki yılda dünyaca yaşadığımız bu pandemi süreciyle beraber kaygı bozukluklularının görülme sıklığı da artış gösterdi. Yaşanan panik ve anksiyete atakları, çeşitli fobiler ve temizlik konusunda hassasiyetler kişilerin yaşamlarını oldukça etkiler hale geldi.
Öncelikle Kaygı; kısaca endişe, tedirginlik, sıkıntı olarak tanımlanan duygudur. Bu tanımlamaları biraz daha açarsak tehlike korkusu veya tehlike beklentisi şeklinde de açıklayabiliriz.
Diğer yandan ‘kaygı’ ve ‘korku’ sıkça birbirine karıştırılan kavramlardır. Bunları ayırt etmek önemlidir. Korkunun kaynağı bellidir, şiddetlidir ve kısa sürelidir. Kaygının ise, kaynağı daha yoktur veya daha belirsizdir ve daha uzun bir süreye yayılabilir.
Günlük yaşantı içinde her insan zaman zaman kendini kaygılı hissedebilir. Böyle durumlarda kaygı hissedilmesi doğaldır. Ayrıca kişi de dış çevreye uyumunu sağlayıcı, tehlikelere karşı uyarıcı ve harekete geçirici bir işlevi vardır.
Fakat kaygının denetim dışına çıkarak çok yoğun ve kişinin işlevselliğini bozan bir düzeye varması durumunda kaygı bozukluklarından söz edilebilir. Kaygı bozuklukları her biri kendine özgü özellikler taşıyan birçok bozukluğu içeren tanı grubudur. Hepsinin en ortak özelliği hissedilen yüksek kaygıdır.
Bu grup şu şekilde sınıflandırılmıştır;
Özetle kaygının; aile ve sosyal ilişkilerinizi olumsuz etkilediğini, iş ve ya okul yaşamınızda veya günlük aktivelerinizde zorlanmalar yaşadığınızı düşündüğünüzde gereken desteği almaktan çekinmeyiniz. Sağlıklı günler…