Dayanışmanın Psikolojisi: Aynı Gemideyiz


  • Oluşturulma Tarihi : 11.04.2025 08:53
  • Güncelleme Tarihi : 11.04.2025 08:53

Geçen gün bir danışanım, içinden çıkamadığı bir yalnızlık hissiyle bana geldi. Konuşmasının bir yerinde, “Sanki dünya büyük bir kaos içinde ve herkes kendi derdine düşmüş gibi...” dedi. Ona, “Gerçekten öyle mi?” diye sordum. Çünkü biliyorum ki insan ruhu, doğası gereği bağ kurmak ister. Dayanışma, insanın yalnızlığına karşı ürettiği en güçlü panzehirdir.
Toplumsal dayanışma, yalnızca zor zamanlarda değil, hayatın her alanında ruh sağlığımızın temel taşlarından biridir. Araştırmalar gösteriyor ki sosyal destek sistemlerine sahip bireyler, stresle daha iyi başa çıkıyor, depresyon ve anksiyete oranları düşüyor. Yani, biz birbirimize iyi geliyoruz. Peki, bu kadar değerli olan bir şeyi neden zaman zaman unutuyoruz?
Modern yaşamın getirdiği bireyselleşme, rekabet kültürü ve “Her koyun kendi bacağından asılır” anlayışı, bizi birbirimizden uzaklaştırdı. Oysa insan, varoluşu gereği sosyal bir canlıdır. Dayanışma, yalnızca maddi yardımla değil, duygusal olarak da mümkün olur. Bazen bir gülümseme, bazen içten bir “Nasılsın?” sorusu bile fark yaratır.
Klinik gözlemlerim gösteriyor ki dayanışma içinde yaşayan bireyler, yaşamın zorlukları karşısında daha dirençli oluyor. Çünkü destek görmek, kişiye değerli ve önemli olduğunu hissettirir. Belki de bu yüzden en zor anlarımızda içimizde bir ses, “Yanımda biri olsaydı her şey daha kolay olurdu” der.
Unutmayalım, toplumsal dayanışma bir lüks değil, psikolojik bir gerekliliktir. Komşumuza, iş arkadaşımıza, sokakta tanımadığımız birine içten bir selam vermek bile büyük bir fark yaratabilir. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz ve fırtınalar, ancak birlikte hareket edersek daha kolay atlatılır.

Dayanışmanın Psikolojisi: Aynı Gemideyiz
Metin Olataş
Yazarımız Kim ?

Metin Olataş