Yaralı Yerden Büyümek


  • Oluşturulma Tarihi : 12.06.2025 08:38
  • Güncelleme Tarihi : 12.06.2025 08:38

Kimi insanlar vardır; konuşurken, yürürken, gülümserken bile belli belirsiz bir sızı taşır içinde. Bu sızının adı çoğu zaman konulmamıştır. Ne tam bir travmadır ne de bütünüyle geçmişte kalmıştır. Bu, “yaralı yer”dir. Hepimizin içinde bir yerde duran, dokunulmasa da varlığı hissedilen, hayatla kurduğumuz ilişkiyi belirleyen o derin çatlak...

Psikolojide bireyin gelişimi, sadece sağlıklı koşullarda değil, kırılmalarla da şekillenir. Hatta kimi zaman en çok büyümeyi tetikleyen, tam da bu yaralardır. Çünkü yara, insanın kendine dönmesini zorunlu kılar. İyileşme arzusu, yüzleşmeyi getirir. Yüzleşme ise değişimi.
Birçok danışanım hayatındaki en dönüştürücü sürecin bir krizle başladığını söyler: bir kayıp, bir ayrılık, bir başarısızlık. İlk başta “çöküş” gibi görünür bu anlar. Ama zamanla, içsel bir yapı oluşur. Daha derin, daha anlamlı, daha dayanıklı bir benlik ortaya çıkar.
Yaralı yerden büyümek, o yarayı inkâr etmeden yaşamakla mümkündür. Bastırmak değil, anlamlandırmak gerekir. “Neden başıma geldi?” yerine “Beni nasıl dönüştürdü?” sorusunu sormak… Bu sorular, acıyı silmez ama dönüştürür. Çünkü acının içinden doğan bilgelik, yüzeydeki mutluluktan çok daha kalıcıdır.

Yara, insanı inceltir. Ve incelen yerden ışık sızar. Bir başkasının kırılganlığına şefkatle yaklaşabilmek, ancak kendi yarasıyla barışan insana mahsustur. Bu yüzden yaralı yerden büyümek, sadece bireysel bir gelişim değil; aynı zamanda insan olma kapasitesinin derinleşmesidir.

Hiçbir yara boşa açılmaz. Eğer dikkatle bakarsan, en çok acıttığın yerin seni en çok olgunlaştırdığını görebilirsin. Ve belki de o zaman anlarsın: Büyümek, her zaman parlak bir hikâye değildir. Ama her zaman derin bir hikâyedir.

 

Yaralı Yerden Büyümek
Metin Olataş
Yazarımız Kim ?

Metin Olataş