Sayfa Yükleniyor...
Göç insanlık tarihi boyunca gündemden düşmedi. Çağımızda gündemi halen meşgul eden sorunların başında geliyor. İşgal, çatışmalar, zenginlik kaynaklarının talanı, hegemonik ve barbar anlayış toplumsal yıkıma zemin hazırlayan başlıca neden olarak tarif edilebilir. Yaratılan kaosun ardından güvenlikten yoksun kalan halk yığınları, bu bağlamda yegâne çareyi göç etmekte buluyor. Gelinen noktada dünyanın en büyük göç dalgalanmalarının, Asya ile Afrika kıtalarında yaşandığına tanık olmaktayız. Buna bir de güney Amerika’daki göç hareketliliğini göz ardı edemeyiz. Güney Amerika ülkeleri diktatörlerle askerî darbelerden onlarca yıl acılar çekti. Orta Doğu göç hareketinin en trajik insani tablosu, Filistin, Afganistan, Irak ve Suriye’de yaşandığı görülmektedir. Filistin göç hareketinin geçmişi 1 inci ile 2 inci dünya savaşı dönemine dayanıp günümüze kadar devam etmektedir. Yaklaşık 10 milyon Filistinli kendi ülkesinin değişik bölgeleriyle dünyanın değişik ülkelerinde sürgün bir hayat sürmek zorunda bırakılmıştır. Filistin, en büyük göçü, İsrail devletinin kurulma aşaması, 1948 ile 1967 yılları arası ve ondan sonrası dönemlerde yaşamıştır. 1979 yılı göç hareketliliğin yaşandığı Afganistan’da gözlenmektedir. Sovyetler birliğinin 1979 yılında, Afganistan’a müdahale edip Afganistan’da iki kutuplu alan savaşını tetikleyerek büyük bir göçün yaşanmasına neden olmuştur. Buna müteakip 1980 yılında İran 2 milyon Afgan mülteciye kapılarını açmıştır. Irak savaşının başlangıcı, 20 Mart 2003 yılında büyük göç hareketliliğin yaşandığına tanık oluyoruz. Zira Irak’ın 4 milyon insanı komşu ülkelere, 1 milyonu da kendi ülkesinin değişik kesimleriyle Avrupa ve dünyanın değişik ülkelerine dağıldıkları gözlenmektedir. ( Devam edecek )