2

Göç 17


  • Oluşturulma Tarihi : 24.12.2019 06:37
  • Güncelleme Tarihi :

25 Eylül 1992 tarihinde, Diyarbakır’daydım. Orhan Miroğlu’nun komada olması sebebiyle onunla görüşemeden Nusaybin’e geçtim. Rahmetli (Musa Amcanın) Musa Anter’in defnedildiği, Nusaybin- Akarsu (Sitililê) beldesine, sevgili arkadaşım rahmetli İsmet Şimşek’le birlikte giderek mezarı başında hazır bulunduk. Daha sonra Orhan’ın babası İsmail Amca’yı ziyaret ederek Orhan’a geçmiş olsun dileğinde bulunduk. İçinden geçtiğimiz süreç sadece bu iki aktivist insanın hedef seçilmesinden ibaret değildi. Düzinelerce insan bu süre zarfında hayatını kaybetmiş ve bir o kadarı da hedef alınmıştı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından 12 yıl geçmiş olmasına rağmen, darbenin artçı sarsıntıları halen devam ediyordu. Ateş topuna dönen bölgemizin komşu sınır çevresinde, büyük saldırıyla, çatışmalara musallat olmuştu. Coğrafyamızın mukimleri aynı kaderi daha dramatik şekilde paylaşıyordu. 1979 yılından beri Afganistan’da sürmekte olan kesintisiz çatışmalar 40 yılını tamamlamış olmasına rağmen günümüze kadar devam etmektedir. Bu bitmek bilmeyen savaş yüzbinlerin canına mal olmuş, milyonları da yerinden, yurdundan etmiştir.
1980 - 1988 yılları arasında sürmekte olan Irak, İran savaşında 1 milyon insan hayatını kaybetmiş, bu sayının bir o kadar üzerinde insan yaralanmış ve yüzbinler yerinden olmuştur. Kuzey Irak’ın El - Enfal katliamı 1986 yılıyla 1989 yılları arasında 180 bin insanın ölümüyle devam etmiş ve bu operasyonun bir parçası olan Halepçe’de 5 bin insan kimyasal silah saldırıları sonucu hayatını kaybetmiştir. Saldırının arkasındaki isimin Baas rejim mensubu, Ali Hasan el – Mecid’in olduğu kesinlik kazanmıştır. Enfalla başlayan olaylarda yaklaşık bir milyona yakın insan yerinden oldu. Bölgeye yaşatılan acılar yetmiyormuş gibi, buna müteakip 1990 birinci körfez savaşı eklenerek, 1991’e kadar süren savaşta yine on binlerce insan hayatını kaybetti, yüz binlercesi de yerinden oldu. Buna ek Lübnan’ın inanç mezhep ve etnisitesini kurcalayarak demografik yapısı bozulmaya çalışılmaktadır. Mart 2011 Suriye savaşının halen devam ediyor olması, Yemen, Libya, ve Afrika’nın değişik bölgelerinde çatışmaların sürmekte olması dünyanın halletmesi gerekli olan en öncelikli sorunların başında yer akmaktadır. Dünyayı yönetmekte olan bu emin olmayan eller, dünya barışının önünde ciddi bir engel olarak duruyor. Bu hırsa bürünmüş aç gözlü küresel güçlerin, dünyanın canına okumayı ne kadar daha sürdürecekler. Uygarlığı bu medeniyet beşiği Mezopotamya’dan almış olmalarına rağmen, kendileri ve yerli iş birlikçileri, daha ne kadar bu bölgenin canına kast edecekler. Bu kanayan yarayı defaatle, gündeme getirmemde neden, kaotik sorunların ardı, arkası kesilmez oluşuyla alakalı şikayetlerimdir. Coğrafyamızın diğer mukimleri gibi, bende bir birey olarak, bu aksilikleri yaşamamdan dolayı, olumsuzlukları gündeme getirmeyi insani bir sorumluluk görev gereği olarak sadece yerine getirmeye çalışıyorum. Fizyolojik olarak bana benzer bir yakınımın kimliğini üzerimde taşıyordum. Ciddi bir şikayete maruz kalmadıkça, bir aksilik yaşamayacaktım. Ancak her an, her şey olabilir edasıyla temkinli ve hazırlıklı olmak gerekiyordu. Nusaybin’de bir aya yakın zaman kalarak, sevgi değer arkadaşım A. Hakim ile birlikte, kuzey Irak’a gitmeye karar verdik. Yakınlarımızın kuzey Irak’ın Dohuk kentinde kiraladıkları eve yerleştik. Bir bakıma ateş çemberinin içindeki göçü, bir gezgin gibi sürdürüyordum. Amacım gözden ırak kalarak, yeni bir hayata tutunmaktı. Bir umutla yerleştiğim bu şehrin, bana nasıl bir yaşam vadedeceğini yerinde görüp öğrenmeye gelmiştim.(Devam edecek)

Göç 17
Veysi Aygün
Yazarımız Kim ?

Veysi Aygün