2

Hırsız


  • Oluşturulma Tarihi : 28.01.2019 07:19
  • Güncelleme Tarihi :

Tarih 1940. İkinci Dünya Savaşı başlayalı bir yıl oldu. Avrupa’da büyük bir kaos hakim. Öte taraftan savaşın diğer kıtalara yayılacağı telâşı var. Savaş bütün kıtalara sıçramadı, ama dünyada büyük ekonomik bunalımın kapılarını araladı. Kuvay-i Milliye ruhuyla kurulan cumhuriyet henüz 17 yaşında. Kurtuluş Savaşı’nda takattan düşmüş geniş halk yığınları. Savaşın yorgunluğunu henüz üzerinden atamamış Türkiye yeni jeo-stratejik bir savaşla karşı, karşıya. Hitler Almanyası ile, müttefiki Mussolini İtalyası kapıya dayanmış. Genç Türkiye Cumhuriyetinin başındaki genç idareciler, Türkiye’yi savaştan nasıl sıyıracaklarının hesabını yapıyor. Nitekim Cumhurun başı İsmet İnönü ( Paşanın ) savaşa katılamayacaklarını, ancak tahıl yardımı yapabileceklerini beyan ederek, Türkiye’yi savaşın dışında tutmayı sağlar. Bilakis savaşın yarattığı tahribat ve yıkım kıtlığı beraberinde getirir. Bu dönemin kıtlık yıllarını büyüklerimizden canhıraş dinlerdik. Rahmetli babamızın açlıktan yastık içindeki buğday kepeğini çıkarıp yediğimiz günler olurdu diye kıtlığın vahametini dillendirirdi. Kıtlığa birde kuraklık eklenince içinden çıkılmaz bir hal alıyordu yaşam. Tarım-hayvancılıkla uğraşan dedemlerin çok sayıda büyük ve küçükbaş hayvanları vardı. Kurak geçen yaz mevsiminde hayvanları besleyebilmek için Midyat’tan 50 km öteden geçen Dicle’nin su havzasına götürürlerdi. Midyat’ın kıraç bir yerleşke konumunda bulunması, suya olan ihtiyaç, yerde kazılan kuyulara akan yağmur suyuyla biriken su ihtiyacı bu şekilde karşılanırdı. Yağmurun yağmadığı mevsim bölge insanı için büyük bir yıkımdı. Yola çıkarken, yatak, yorgan, yastık ve temel ihtiyaçlarını yanlarına alır yola koyulurlardı. Evde sadece bir hayli yaşlanmış ninemiz kalırdı. Evin içinde kimsenin olmadığını varsayan hırsız gündüz vakti eve girer. Zira şimdiki gibi elektriğin olmadığı yarı aydınlık evin içinde bir o yanı bir bu yanı bir şey bulmak için gezinip duran hırsız ne var ki bir şeye rastlamaz. Olup bitenler karşısında yaşlı ninemiz kuytu köşesinden hırsızı dikizler. Hırsız öfkeyle evi terk etmek üzere iken mahalli dille adlandırdıkları (kenun) abdestlik yerde bakır ibrik hırsızın gözüne ilişir. Derin bir ah çekerek aradığımı buldum serzeniş davranışla bakır ibriği yerden alır. Fakat hırsız çok karmaşık duygularla ikilem içinde, bakır ibriği bir yere bırakır, bir kaldırır. Bakır ibrik hırsızı ihya etmeyecekse de, bunca emeği de boşa gitmeyecekti. Nihayetinde hayıflanarak ibriği yerine bırakan hırsız başını sallayarak evden çıkmak üzereyken yaşlı ninemiz kuytu köşesinden (ya harami) ey hırsız neden bir şey götürmedin diye seslenir. Daha o ana kadar gözlendiğini fark etmeyen hırsız irkilerek yaşlı ninemize dönerek, hayır, ihtiyar hayır, ben bir şey götürmeyeceğim! Ama sen de yanında bulunanlarla kef çat olur mu diyerek evi terk eder. Burada yaşananlar öylesine adabına uygun yürüdü ki yaşlı kadın; açlığın insanları nelere sürüklediğine seyirci kaldı. Hırsız için ise, evin kutsalına el sürmenin insanlıkla bağdaşmayacağı idrakiyle son bulan bir serüven oldu. Sevgili okurlar günümüzde öylesine gangster hırsızlar türedi ki ibriği götürmeye tenezzül etmeyen hırsızı rahmetle yad etmemek elde değil. Şimdiki devletin başındaki hırsızlar devlet hukukunu hiçe saydıkları, yağmaladıkları ülkelerin zenginlik kaynakları yetmiyor gibi insanları da katledilmektedir. Hele bunamış budala bir ihtiyar dünyanın başına musallat olmuş, zaman, zemini olmayan çıkışlarıyla dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Bir Filistin’in kutsalına dil uzatıyor, bir Kuzey Kore’ye dalaşıyor, ülkesi ABD’ye sadece sığınmaya gelenlere silah çekiyor, Suriye’yi karıştırıyor. Cemal Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisinin kim olduğunu bildiği halde göz yumuyor, seçilmiş Mısır devlet başkanının keyfi muameleyle içerde tutan Sisi yalakası ile en iyi şekilde geçiniyor. Daha buraya sığdıramayacağım bir sürü haltları işleyen Donald Trump’tan başkası değil. Hele son olarak Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun yerine muhalif Juan Guaido’yu başkan ilan etmesinin hukuki hiçbir dayanağı olmadığı hâlde, Venezuela’nın iç işlerine müdahale ediyor. Dünyanın 8’inci petrol üreten Venezuela petrollerine göz dikmekten başka bir şey değildir bu yaklaşım. Bu dile getirdiklerimizi kıyaslayacak olursak yaşlı ninemizin evine hırsızlığa giren mi, yoksa bunca saydığımız haltları işleyen Donald Trump mı daha şerefli. Seçim sizin. Sağlıcakla kalın.

Hırsız
Veysi Aygün
Yazarımız Kim ?

Veysi Aygün