Sayfa Yükleniyor...
44 milyon nüfusa, 603.700 km kare toprak yüz ölçümüne sahip, doğu Avrupa ülkesi Ukrayna’nın Bucha mevkiinde soykırım yapıldı. Kendine ben insanım diyen her kesimin bu durum karşısında etkilenmemesi mümkün değil. Ancak ağlamak ne çare. Bu tür toplu katliamları dünyanın neresinde olursa olsun, lanetleyip kınamaktan ziyade, olayın faillerini açığa çıkartıp gerekli olan en ağır cezaya çarptırmak gerekir.
Ukrayna ki! Balkan, Baltık ve Rusya federasyonu ülkeleri nezdinde üstlendiği misyonla takdire şayan bir konuma sahiptir. Okur, yazar oranı yüzde yüzlük bir sayıya sahip olan Ukrayna, yüksek lisans yapmış olanların sayısı, yüzde 40 oranına sahiptir. Yüksek eğitim görmek için, dünyanın birçok yerinden gelmiş olanlara kapılarını açmış Ukrayna. Sanat kültür alanında bir hayli mesafe kat etmiş, ayrıca aktif çaba içinde bulunmakta olan aktivist bir konuma sahiptir Ukrayna.
Gel gör ki 1914 birinci, 1939 ikinci dünya savaşları neticesi sonucu yaklaşık 90 milyon insanın hayatına mal olduğu gibi, savaşın sarsıcı etkisi halen hissedilir düzeydedir. Bir ve ikinci dünya savaşları ardından onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen, savaşın artçı sarsıntıları daha can almaya devam ediyor. Orta-doğuda halkların etnisite, inanç, mezhep ve kutsal değerleri kurcalanarak benzer halklar kamplara bölüştü. Harita masaya serilerek guruplaştırılan halklar arasındaki haritayı kalem cetvel ikilisiyle çizerek suni sınırlar oluşturuldu. Amaç geleceğe yönelik savaşın zeminini hazırlamaktı. Ateşleyecekleri fitille savaşı başlatmaktı gayeleri.
Maalesef bu oyunu dünyanın birçok yerinde kurguladıkları gibi, bu kurgunun oyununu, Balkan, Baltık ve Rusya federasyonu ülkelerinde de uyguladılar. Ve nitekim bugün Ukrayna’ya yaşatılan vahşetin vuku bulduğu kaos gibi. Yerkürede alan kavgası, devletler arasındaki ekonomik rekabet, çatışmalar, göç, küresel iklim, sel ve su baskınları, virüs illeti gibi olumsuzlukların asıl müsebbibi küresel güçlerin ta kendisidir. Bu yaşanan olumsuzluklar canımıza tak ederek gezegenimizi de canından bezdirdi.
Globalleşen tekelci sermayenin emin ellerde olmayışı, ekonomideki daralma, dünya tarımındaki kolektifleştirilme çabalarının yetersiz kalışı, yakın zaman içinde yaşanacak kıtlıklara davetiye çıkaracağı aşikardır.
Kırsaldan şehre yaşanan göçler gettolaşma ile birlikte ülkelerin demografik yapısında önemli değişlikler oluşacak. Tekin olmayan ülke yönetimlerinin hayatımızdaki varlığı devam ettiği sürece, dünya bu sıraladığımız bulgular doğrultusunda daha olumsuz yöne doğru evrileceği kesindir.
“İnsanın kendinden yüz çevirmeye, dünyada olup bitenleri görmezlikten gelmeye hakkı yoktur.”Dostoyevski’nin bu hayati vurgusu ufku ile her insan elini taşın altına koyarak, gücü nispetinde haksızlığa karşı durması gerekir. Kalın sağlıcakla.