Hakemlerin Verdiği Karalarda Standardı Neden Bulamıyoruz?
- Oluşturulma Tarihi : 18.12.2025 09:08
- Güncelleme Tarihi : 18.12.2025 09:08
Standart kelimesi “Belirli bir tipe, ölçüye veya kurala göre yapılmış; örnek alınan, alışılagelmiş ölçü” olarak tanımlanmış bir kelime. Yani pratikte herkes için aynı olma anlamı taşır. Üretilen ürünlerde standart ölçü; her üründe aynı kalite, aynı boyut, aynı özellik, yapılan hizmette standart uygulama; herkese aynı prosedürün uygulanması, davranışta yani dilde standart dışı; alışılmışın, kabul edilenin dışında gibi kullanıldığını sık sık görüyoruz.
Hayatımızın her alanında olan standarda ne yazık ki futbolumuzda ise ulaşılamıyor. Geçen hafta Trabzonspor ile Beşiktaş maçında hakemin Toure’ye verdiği kırmızı kartın bir benzeri pozisyonda Mert Müldür’e kırmızı kart verilmedi. Bu örnekleri o kadar çok çoğaltabilirim ki ama ne taraftarlık yapıyormuşum gibi algılanmak istiyorum ne de konuyu farklı düzleme çekmek istiyorum. Tek bir şey istiyorum. Hakemlerin verdiği kararlarda neden standart yok? Bunu sorgulamak.
Yahu bu hareket kırmızı mı değil mi biri bize söylesin de bilelim.
Futbolun farklı ülkelerde farklı şekillerde oynanmasını ve bazı kuralların değişkenlik göstermesini anlıyorum. Mesela Premier Lig’in biraz daha sert ve mücadeleye dayanan oyun tarzında hakemlerin oyunun akışını kesmemek için küçük şeylere düdük çalmaması bana gayet normal geliyor.
Ama Türkiye’yi gerçekten anlamıyorum. Her hafta oynanan maçlara baktığınızda hakemlerin verdiği kararları bir sonraki hafta benzer pozisyonlarda vermediğini görebiliyorsunuz. Yahu oyun kuralları tek değil mi? Kural kitabı yok mu? Bir pozisyona farklı hakemlerin farklı kararlar vermesi nasıl bir garabettir. Bu nasıl mümkün olabiliyor?
Bir de bu sistemden bence kimse tam olarak şikayetçi değil. Galatasaray’ı da Fenerbahçe’si de Beşiktaş’ı da veya Trabzonspor’u da… Hepsi de bu sistemden ara ara şikayetlerini dile getirse de tam olarak şikayetçi olup devrim niteliğindeki kararlar almaya yanaşmıyor.
Sanki bir düzen var ve bu düzenden hangisi yararlanırsa o sessiz kalıyor veya cılız bir ses çıkarıyor ancak. Galatasaray şu an önde gidiyor mesela. Şikayetçi olduğu birçok şey var. Bazılarında haklı olsa da ama asla sistemden tam olarak şikayetçi olduğunu gösteren eylemlere girişmiyor. Bunu sorsan “Biz daha ne yapalım” yanıtını alırsın ama gerçekten büyük devrimsel nitelikte adımlar atsa bu şekilde bir organizasyon bu ülke futbolunda olmaz.
Fenerbahçe mesela. 3 yıldır Galatasaray’a şampiyonluk veriyor diye ve yıllardır şampiyon olamıyor diye sürekli bir şikayetçi konumda. Ama onun samimiyeti de hiç güvenilir değil. Çünkü bu düzende kendisi de hakemlerden çokça nemalanıyor. Sadece sonucu getiremediği için şikayetçi!
Beşiktaş’a gelelim. Valla evin en küçük mız mız kardeşi gibi hep bir söylenme hali. Söylen söylen söylen ama elle tutulur bir icraat var mı? Asla yok. Yahu sen bu ilkenin en büyük futbol kulübüsün, yıllardır hakemlerden ve ülke futbolunu yöneten zihniyetten çok çektiğini dile getiriyorsun ki gerçekten epey de hakkın yendi. O zaman yapsana bir şeyler. Şöyle devrim niteliğinde olsun. Ülke futbolu temizlenmesi için. Beşiktaş da samimi değil. Ama bu sözleri okuyan Beşiktaşlılar, diğer takımlardan daha çok söylenir onu biliyorum. Çünkü onlara göre suçlu Galatasaray, ülke futbolunu yönetenler değil…
Trabzonspor da bu üç takımdan aşağı kalır yanı yok aynı şeyleri sıralayıp durmayayım şimdi.
Kusura bakmasınlar ama herkes bu ülke futbolunun içinde bulunduğu yapıdan aslında şikayetçi değil, şikayetçiymiş gibi görünüyor. Herkes canı yanınca bağırıyor. Ama hiçbiri samimi değil. O yüzden biz altta birbirimizi yiyoruz.