Basmane’de yaşayan bir çınar

Dünyanın dört bir yanına 1954 yılından bu yana kıyafet diken Terzi Reşat Yoğurtçu, 62 yıllık terzicilik serüvenini anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 04.01.2016 10:18
  • Güncelleme Tarihi : 04.01.2016 10:18
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Basmane’de yaşayan bir çınar

E. ÇAĞLA GENİŞ - Terzicilik mesleğinin çınarlarından Reşat Yoğurtçu, Ayavukla Kilisesi’ne giden sokak üzerindeki dükkanında müşterine hizmet veriyor. 1979 yılında Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde ağabeyiyle birlikte çalıştığı terzi dükkanından ayrılarak mesleki hayatını Basmane’de sürdürmeye karar veren Yoğurtçu, mesleğe başladığı yıldan itibaren ağabeyiyle birlikte yurtdışı da dahil olmak üzere sporcusundan sanatçısına birçok kişiye kıyafet dikti. 40 yılı aşkın süredir Basmane’de meslek hayatını sürdüren 1940 doğumlu Reşat Yoğurtçu, ziyaretçilerine anılarını anlatmaktan büyük keyif alıyor. Yoğurtçu, aynı zamanda iyi derecede İspanyolca, İtalyanca ve Yunanca biliyor. Sağlığını kaybetmediği sürece mesleği bırakmayacağını söyleyen Yoğurtçu, “Bu meslek gittiği yere kadar götüreceğim. Gittiği yere kadar gidecek. 76 yaşındayım arkadaşlar bizi bırakma, gitme diyorlar. Dükkan bazen o kadar kalabalık olur ki yer bulmazsınız oturmaya. Bütün müşterilerim teker teker vefat etmeye başladı, çok üzülüyorum” dedi.

“MİLLİ TAKIMDA OYNAYACAKTIM”

Futbolu çok seven ve dükkanında tüm futbol takımlarının posterlerinin asılı olduğu Yoğurtçu, “En başta Türkiye sonra Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray hepsinin posteri var. Futbolu çok severdim Metin Oktay bizden iki dönem üstteydi. Turgay Şeren’e 1966 yılında 5 pantolon diktim, Hayat Mecmuası’nda resimleri çıkmıştı. İzmir’de Oya diye bir müşterimiz vardı onunla evlendi” dedi. Terzi olmaya ağabeyi sayesinde karar verdiğini söyleyen Yoğurtçu, “Annem okutmak istedi beni ama ağabeyim yanına aldı. Futbolu çok seviyordum. Daha sonra seni Altay’a yazdıracağım futbol oynayacaksın dedi.  Ama sakatlandım, sakatlanmasaydım milli takımda bile oynayacaktım” diye konuştu.

GÖNÜL YAZAR’LA KARŞILIKLI ÇALIŞMIŞLAR

Alsancak’taki mağazalarının daimi müşterilerinden birinin de Gönül Yazar’ın babası olduğunu anlatan Yoğurtçu, “Eskiden ben okula takunyayla ve bez çantamla giderdim. Silgi bulamıyorduk araba lastikleriyle defterlerimizi silmeye çalışırdık. Simsiyah oldu mu defterimiz ağlardık. Bunları yaşadık biz. Bir tek pantolon bir tek takımımız vardı öyle giderdik okula. Biz böyle büyüdük. Şimdi her şeyimiz var ama edepsizlik diz boyu gidiyor. Kıbrıs Şehitleri’ndeki dükkanımızın geleni gideni eksik olmazdı. Alsancak’ta o dönem bir numaraydık. O zaman insanlar daha iyi kalpliydi… Ufak paraları bozdurmak için bizim müteahhitlerin esnafına giderdim. Parayı bozmaya gittiğinde ilk önce bir şeyler ikram ederek, bunu iç ondan sonra parayı bozalım derlerdi. Alsancak’taki mağazamızın daimi müşterilerinden biri de Gönül Yazar’ın babasıydı, Gönül Yazar o zamanlar karşı dükkanımız olan Güntekin Kuaför’de çalışıyordu” ifadelerinde bulundu.

“BURALARDA NEFİS İNSANLAR YAŞARDI”

Ağabeyiyle arası bozulduktan sonra Basmane’ye gelerek terzilik hayatını burada sürdürmeye karar veren Yoğurtçu, “İlk geldiğimde buralarda fevkalade insanlar yaşardı. Eczacı, doktor, köşe başında gazeteciler, karşımda albaylar, sokakta 6-7 tane öğretmen vardı, nefis insanlardı. Hepsi yerlerini sattılar veya öldüler. Ben buranın muhtarlığını da yaptım. O zamanlar İstanbul’dan Ankara’dan insanlar gelip ev satın aldılar. Yıkılan evlerin sahipleri hep oralılar. Belediye eski binaları restore edin dedi ama etmediler. Belediye o zaman ben de yıkarım dedi” şeklinde konuştu.

“FUAR ÖNCEDEN BAMBAŞKAYDI”

Fuarın ihtişamlı olduğu zamanlarda pavyonlarda sahne alan sanatçılara da kostüm diken Yoğurtçu, şu ifadeleri kullandı: “Bütün artistlere iş yapardık. İzmir’e gazinolarına gelen yabancı sanatçılara astardan ceket dikerdik. Normalde 200 liraya dikiyorsak onlar 400 veriyordu, çünkü zor bir işti. Zeki Müren tarzı elbiseler yaptırıyorlardı bize.  Fuar önceden bambaşkaydı. Pavyonlara Ruslar, Macarlar, Cezayirliler ve Polonyalılar gelirdi. Bunlar hep müşterimiz oldu. Polonyalılar elbiseleri üzerlerine olduğu zaman tak diyorlar. Tak demek tamam demek. Macarlar da uzun pantolon olunca kırışıyor ya akordeon oldu diyor.”

KIBRIS ŞEHİTLERİ’NİN MASKOTUYDU

Birçok yerden müşterisi olduğunun altını çizen ve Basmane’nin günümüzde tekinsiz bir yer olarak anılmasından rahatsızlık duyduğunu ifade eden Yoğurtçu, “Ağabeyim öğretmedi bana bu mesleği İzmir’in en iyi kalfalarından birini tuttu o öğretti bana. Ağabeyimin kayınbiraderi de bana makas tutmayı gösterdi, büyük bir terziydi. 76 yaşındayım arkadaşlar bizi bırakma diyorlar. Burada bazen yer bulmazsın oturmaya bütün müşterilerim teker teker vefat etmeye başladı, çok üzülüyorum. Bu meslek gittiği yere kadar gidecek. Ben Kıbrıs Şehitleri’nin maskotuydum. Arkadaşlar bırakmıyor beni, öğlenleri çok kalabalık oluyor dükkan. Her yerden müşterim geliyor, Alsancak’tan, Hatay’dan, Karşıyaka’dan... Çoğu öldü ama burada da müşterilerim var. İzmir’in en iyi yerlerinden biri olan Basmane tekinsiz olarak anılıyor. Ben üzülüyorum şahsen. Orhan Beşikçi çok mücadele etti buralar için” dedi.

Haber Merkezi