Emek ve meslek örgütlerinden ortak açıklama

Emek ve meslek örgütlerinden ortak açıklama

İzmir’deki emek ve meslek örgütleri Valilik’in kısıtlamaları hakkında basın açıklaması gerçekleştirdi


  • Oluşturulma Tarihi : 12.03.2015 07:49
  • Güncelleme Tarihi : 12.03.2015 07:49
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Emek ve meslek örgütlerinden ortak açıklama

ANIL YIKGEÇ

İzmir’de bulunan emek ve meslek örgütleri geçtiğimiz günlerde İzmir Valiliği’nin açıkladığı yeni yasaklara ilişkin ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

İzmir Barosunda yapılan açıklamaya Türk-İş 3’üncü Bölge Temsilciliği, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, KESK İzmir Şubeler Platformu, İzmir Veteriner Hekimler Odası, İzmir Tabip Odası, İzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, İzmir Eczacı Odası, İzmir Diş Hekimleri Odası, İzmir Barosu, DİSK Ege Bölge Temsilciliği, Birleşik Kamu-İş İzmir İl Temsilciliği, Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti katılım gösterdi.

Tüm kurumlar adına ortak açıklamayı İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan yaparken, “İzmir Valiliği 03.03.2015 tarihinde 6932 sayılı aldığı karar ile İzmir il sınırları içerisinde gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılacak basın açıklamaları ile siyasi partiler, sendikalar, dernekler, sivil toplum örgütlerinin başka bir siyasi parti, sendika, dernek ve sivil toplum örgütüne ait bina önünde basın açıklaması yapamayacağını bildirdi” ifadelerini kullandı.  

OHAL DÖNEMİ UYGULAMASINI ANIMSATMAKTADIR

Özcan, “Basın açıklaması yapmak amacıyla herhangi bir yer ve noktadan başka bir yere kamu düzenini bozacak şekilde gösteri amaçlı toplu yürüyüş yapılamayacağını, basın açıklaması esnasında el ile taşınabilir megafon gibi cihazlar haricinde ses yükselten cihazlar kullanılamayacağını, bu amaçla platform kurulamayacağını, Valilik ve kaymakamlık binaları, adliye binaları, il-ilçe emniyet müdürlüğü binaları, polis merkezi amirlikleri önü ve çevresinde ayrıca kamu kurumları içerisinde basın açıklaması yapılamayacağını idari kararla düzenlemiştir. Böylece Valilik, sivil toplum tarafından yapılacak her türlü düşünce açıklamasını yer, zaman, şekil itibariyle kısıtlayarak, kullanılacak cihaz ve platformlara dahi müdahale ederek neredeyse olanaksız hale getirerek hakkın özüne müdahale etmektedir. Gerçekte, Valiliğin anılan kararı ile Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile teminat altına alınan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, kamu güvenliği ve genel asayiş yönünden düzenleme gerekçesiyle ortadan kaldırılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11.maddesi bu hakların kullanılmasının ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabileceğini düzenlemiştir. Anayasanın 26. maddesine göre düşünce hürriyeti resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar, Anayasanın 34. maddesine göre toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı yine aynı sebeplerle ancak kanunla sınırlanabilir. Şu halde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve 2911 sayılı yasa ile teminat altına alınan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin ancak kanunla sınırlanabilecek bu özgürlüklerin Valilik kararıyla kısıtlanması kanunilik ilkesini bertaraf eden, kanundaki sınırlama ölçütlerini ihlal eden ve valilere tanınmamış yetkilerin kullanılmasını içeren adeta OHAL dönemi uygulamasını anımsatmaktadır. Alılan kararda Valilik olarak ifade edilen idare başka bir ifadeyle Yürütme, uluslararası sözleşme ve anayasa ile ancak Yasama erkinin karar vereceği temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması alanına müdahale ederek açıkça erkler ayrılığını ihlal etmekte ve yetki gaspı yapmaktadır. İzmir Barosu, uluslararası anlaşmalar ve üst hukuk normlarının tümüne açıkça aykırılık teşkil eden Valilik kararına karşı idare mahkemesinde iptal davası açmış, yürütmesinin durdurulmasını talep etmiştir. Önemle belirtmek isteriz ki şehrimizde bugün itibariyle kamu düzeni ve genel asayişi bozacak bir olay yaşanmamış iken Valiliğin almış olduğu bu karar mevcut iktidarın siyaseten yıpratılmaması çerçevesinde alınmış bir tedbir mahiyetindedir. Ancak, idari amir olan Valilik İzmir halkının/ vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini siyasi iradeden üstün tutmalıdır. Aksi halde mevcut siyasi iktidarlar uğruna temel hak ve hürriyetlerden verilecek her taviz, toplumun temel taşı olan vatandaşları birey olmaktan çıkararak tebaa konumuna getirecektir. Ancak unutulmamalıdır ki; tarihin hiçbir evresinde İzmir halkı tebaa olmayı kabul etmemiştir. İzmir’de ilk kurşunu atanların torunu olan İzmirliler olarak özgürlüklerimizin sonuna kadar savunucusu olacağımızı, fiili sıkıyönetim uygulamalarını kabul etmeyeceğimizi kamuoyuna duyururuz” diye konuştu.

BASININ SUÇLANMASI ANTİDEMOKRATİKTİR

Özcan ayrıca,  “İç güvenlik yasa taraşıyla ilgili 79 Baro başkanını geçtiğimiz günlerde İzmir’de topladık. Tüm başkanlar karara karşı olduklarını bildirdi. Önümüzdeki günlerde de baroların eylem planı var. Destek isteyeceğiz. Şu an yürütmeyi durdurma davası açtık.  Basının suçlanmasını da antidemokratik olarak görüyorum. Gazeteciler cemiyeti de zaten bir açıklama yaptı” dedi. 

YUNANİSTAN’DA YAPALIM

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş sarı ise, “Bizim sokaklardan çekilmemizi kimse beklemesin. Bu alınan kararlar sıkıyönetim kararlarıdır. 12 Eylül’ün ayak sesleridir. Bugün Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümü yine sokakta olacağız. İzmir laikliğin, özgürlüklerin şehridir. AKP’nin İzmir üzerinden yapacağı uygulamalar İzmir’in ele geçirilme planıdır. İzmir Valiliği bize basın açıklaması yapacak yer bırakmıyorsa uluslararası olarak başvurumuzu yapalım mesela Yunanistan’dan yer isteyelim gidelim onların alanlarında basın açıklaması yapalım. İzmir Valiliği bir an önce bu uygulamayı geri çeksin” diye konuştu.