Gizlilik çöküyor mu? Apple’dan Google’a, teknoloji devlerinin veri günahları ortaya saçıldı!

Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımızı kolaylaştıran Apple, Google, Meta, TikTok ve hatta profesyonel ağ LinkedIn gibi dev platformlar, son yıllarda eşi benzeri görülmemiş gizlilik ihlalleriyle gündemden düşmüyor. Milyarlarca kullanıcıya hizmet veren bu uygulamaların, "hizmet iyileştirme" veya "kişiselleştirilmiş deneyim" kisvesi altında topladıkları verilerin boyutu ve kullanım şekli, küresel çapta regülatörleri ve kullanıcıları alarma geçirdi.

İşte devlerin karnesi ve mahremiyetimizi nasıl riske attıklarına dair sarsıcı gerçekler:

APPLE'IN "GİZLİLİK KALESİ" YIKILIYOR MU? SİRİ SKANDALI VE 95 MİLYON DOLARLIK BEDEL

Kendisini "önce gizlilik" sloganıyla pazarlayan Apple, 2019'da patlak veren Siri skandalıyla bu imajını ciddi şekilde zedelemişti. Milyonlarca kullanıcının en özel konuşmalarını, hatta yanlışlıkla tetiklenen Siri kayıtlarını "performans iyileştirmesi" amacıyla üçüncü parti yüklenicilere dinlettiğinin ortaya çıkması büyük bir yankı uyandırdı.

Bu skandalın yankıları 2025'e kadar sürdü. Şirket, ABD'deki kullanıcı kayıtlarıyla ilgili açılan davada tam 95 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmek zorunda kaldı. Uzmanlar, Siri'nin ortamdaki konuşmaları yanlışlıkla "tetiklenerek" kaydedebilmesinin, Apple'ın vaat ettiği güvenli ekosistemle çeliştiğini ve bunun kullanıcı güvenini temelden sarstığını belirtiyor.

GOOGLE'IN "GİZLİ MOD" ALDATMACASI: SİLİNEN KAYITLAR VE 425 MİLYON DOLARLIK TAKİP CEZASI

Milyonlarca kullanıcının internette "iz bırakmamak" için güvendiği Google Chrome'un "Gizli Sekme" özelliğinin aslında o kadar da gizli olmadığı acı bir şekilde ortaya çıktı. Google, Gizli Mod'da bile kullanıcıların tarama verilerini topladığı ve izinsiz veri toplama yaptığı iddialarıyla karşı karşıya kaldı.

Şirket, 2024 yılında bu iddialar üzerine açılan davada uzlaşma yoluna giderek milyarlarca özel tarama kaydını silmeyi kabul etti. Bu, adeta bir suçüstü haliydi.

Ancak Google'ın veri ihlalleri bununla sınırlı kalmadı. Eylül 2025'te, kullanıcılar mobil cihazlarında konum takibini açıkça devre dışı bırakmış olsalar bile, Google'ın bu verileri toplamaya devam ettiği gerekçesiyle 425 milyon dolar gibi devasa bir para cezasına çarptırıldı. Bu durum, Google'ın kullanıcı tercihlerini hiçe sayan ısrarcı veri toplama politikalarını bir kez daha tescilledi.

META'NIN VERİ İHLALLERİ: "YA ÖDE YA DA RAZI OL" MODELİ VE ÇOCUKLARIN GÜVENLİĞİ

Facebook ve Instagram'ın çatı şirketi Meta, veri toplama konusundaki agresif tutumuyla Avrupa Birliği (AB) regülatörlerinin radarına fena takıldı. Şirketin AB'de uygulamaya koyduğu "Pay or Consent" (Ya Öde ya da Razı Ol) modeli, veri gizliliği kurallarını açıkça ihlal etti.

Bu model, kullanıcılara "Ya verilerini kişiselleştirilmiş reklamlar için bizimle paylaşmaya izin ver ya da ücretli abonelik al" dayatmasında bulunuyordu. AB, bu zorlamanın yasa dışı olduğuna hükmederek 2025 yılında Meta'ya 200 milyon Avro para cezası kesti.

Meta'nın sicili çocuklar konusunda daha da karanlık. Platformun, reşit olmayan çocukların verilerini koruyamadığı ve yasa dışı şekilde işlediği gerekçesiyle 2022'de de 405 milyon Avro gibi rekor bir cezaya çarptırılmış olması, şirketin veri politikalarındaki ciddiyeti sorgulatıyor.

TİKTOK ENDİŞESİ: ÇİN BAĞLANTILARI, TUŞ VURUŞU TAKİBİ VE 530 MİLYON AVROLUK AB CEZASI

Popüler video paylaşım platformu TikTok, jeopolitik bir krizin de merkezinde yer alıyor. Çin hükümetiyle olan potansiyel bağlantıları ve kullanıcı verilerini Çin'e aktardığı iddiaları, başta ABD olmak üzere birçok ülkede güvenlik endişesi yaratıyor.

Bu endişeler somut bir cezayla da karşılık buldu. Mayıs 2025'te İrlanda Veri Koruma Komisyonu (DPC), TikTok'a AB yasalarına uymadığı ve daha da vahimi, Çin'deki personelin Avrupalı kullanıcıların verilerine erişim sağlamasına izin verdiği gerekçesiyle tam 530 milyon Avro ceza kesti.

Güvenlik uzmanları, TikTok'un kullanıcıların tuş vuruşu düzenlerini (ne yazdığınızı tahmin edebilen teknoloji) bile topladığını belirterek, uygulamanın ulusal güvenlik için bir risk oluşturabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.

PROFESYONEL AĞDAKİ GİZLİ TEHLİKE: LİNKEDIN VE "PARMAK İZİ" AVI

Genellikle daha ciddi ve güvenli bir platform olarak algılanan, Microsoft'un sahibi olduğu LinkedIn'in de veri toplama konusunda diğerlerinden geri kalmadığı anlaşıldı. Uygulamanın, kullanıcıların iş geçmişi ve profesyonel bağlantılarının ötesinde, çok daha derin veriler topladığı ortaya çıktı.

2024'te, LinkedIn'in iPhone uygulamasının, push bildirimleri aracılığıyla kullanıcıları "dijital olarak parmak izi çıkarma" (fingerprinting) amaçlı cihaz detaylarını gizlice topladığı tespit edildi. Bu detaylar arasında cihazın saat dilimi, ekran parlaklığı gibi masum görünen ancak kişiyi benzersiz olarak tanımlayabilen veriler yer alıyordu.

İrlanda, bu ihlaller üzerine harekete geçti ve LinkedIn'e, davranışsal analiz amacıyla yasa dışı veri kullanımı nedeniyle 310 milyon Avro para cezası kesti. Bu ceza, profesyonel ağlarda bile gizliliğin ne kadar kırılağan olduğunu gösterdi.

ÜRÜN BEDAVAYSA, ÜRÜN SENSİN

Teknoloji devlerine kesilen bu milyarlık cezalar, çoğu zaman okyanusta bir damla gibi kalıyor. Şirketler bu cezaları "iş yapmanın maliyeti" olarak görüp, temel iş modelleri olan veri toplamaya devam ediyor. Kullanıcılar olarak, "ücretsiz" bir uygulama kullandığımızda, aslında bedelini en değerli varlığımız olan mahremiyetimizle ödediğimizi anlamak zorundayız. Dijital dünyada attığımız her adımın izlendiği bu çağda, gizlilik artık bir lüks değil, korunması gereken temel bir insan hakkıdır.