- Bilim ve Teknoloji
- 17.04.2025 15:13
Erasmus öğrencisi olarak Yaşar Üniversitesi'ne gelen ve yüksek lisansını iletişim alanında yapan Hırvat öğrenci Zrinka Peharec, tez çalışmasında, özellikle akıllı cep telefonlarıyla birlikte hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen "selfie" ya da Türk Dil Kurumu'nun çevirisiyle "özçekim"i ele aldı
Pharec, tez kapsamında, aralarında Türkiye, Kanada, Avustralya, Almanya, ABD, Nijerya gibi ülkelerin bulunduğu 40 ülkeden 214 kişi üzerinde anket uyguladı, 8 ülkeden 10 kişiyle de yüz yüze görüştü. Anketten ilginç sonuçlar ortaya çıktı.
Katılımcıların yüzde 88'i, cep telefonu veya dijital makineyle selfie çektiğini söylerken yüzde 19,7'si selfie çekmeyi sevdiğini, yüzde 75,7'si olumlu düşündüğünü, yüzde 4,55'i ise nefret ettiğini belirtti. Paylaşım için en fazla kullanılan mecra facebook olurken ankete katılanların yüzde 42'si fotoğrafta olduğundan iyi görünmeye çalıştığını, yüzde 23'ü de bazen farklı görünmek için rol yaptığını ifade etti.
Tez çalışmasının danışmanlığını yürüten Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melek Atabey, fotoğrafın öncesinde resim sanatında otoportre olarak karşımıza çıkan selfienin doğuşunun 1839'a dayandığını belirterek, "Bundan yüzyıllar önce ilk selfie'yi çeken Robert Cornelius, selfienin atası olarak karşımıza çıkarken bu teriminin internette ilk kullanılışı ise 2004'te Flickr'da gerçekleşti. Bu tarihten 2012'ye kadar selfie kelimesinin kullanılışında yüzde 17 bin artış yaşandı ve Oxford sözlüğüne girmesiyle de resmi bir kelime halini aldı" diyerek selfienin gelişimini anlattı.
Bu tezde, bir postmodern iletişim aracı olarak selfienin kullanımı ve etkileri üzerinde durulduğunu ifade eden Doç.Dr. Atabey, "Özellikle akıllı cep telefonlarının ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla anlık, hızlıca cep telefonları ile çekilen selfieler çabuk bir biçimde sosyal medyada yerini bulup yayıldı. Bu çalışmanın temel amacı, 'selfie'lerin internet üzerindeki sunum ve paylaşımlarının, yeni bir sosyal olgunun oluşumunu nasıl hazırlayıp etkiledikleri sorularına yanıtlar aramak oldu. Anlık görsel iletişim aracı olan selfieler, yalnızca sosyal medya kullanıcıları tarafından kullanılmıyor, aynı zamanda özel şirket ve kurumların yaptığı tanıtım ve reklam etkinlikleri için kullanılıyor. Bu etki de incelendi. Kişilerin kendilerinin çekip oluşturduğu fotoğrafların, kitlesel olarak kullanım ve paylaşımlarının gücü konusunda akademik bir farkındalık yaratmayı amaçladık. Sosyal medyanın gelişim ve kullanımına, internet üzerindeki görsel iletişimin nasıl kurulduğuna dair yeni verilere ulaşmak da amaçlardan biri oldu" diye konuştu.
ÜLKELER FARKLI, TUTUMLAR AYNI
Çalışmanın ilk bölümlerinde, sosyal medya, öz-portre, öz-sunum, internetteki kitlesel davranışların ilişkisinin irdelendiğini aktaran Melek Atabey, "Görüşülen kişiler ve ankete katılanlar farklı ülkelerden olmalarına rağmen selfie çekimlerinde ve paylaşımlarında hemen hemen benzer bir tutum içindeler. Anket ve görüşmelerde sorulan sorularla, insanların en mutlu anlarını sevdikleriyle paylaştıkları, bazen de bunun için çaba sarf edip mutluymuş gibi görünmeye çalıştıkları, daha iyi görünmek için fotoğraf filtreleri kullandıkları, başkaları tarafından beğenilme ve ilgi görme arzusunda oldukları sonuçları ortaya çıktı" dedi.
Selfie modasının yaygınlaşarak sürdüğünü, birçok yeni moda akımla birlikte asie selfie, helfie, catfie, dronie, space selfies gibi türlerinin de ortaya çıktığını ifade eden Hırvat öğrenci Zrinka Peharec ise tez kapsamında yaptığı anket ve görüşmelerden, selfienin narsisizmden çok bir moda akımı olarak algılandığı sonucunun ortaya çıktığını ifade etti. (HABER MERKEZİ)