- Çevre
- 08.04.2025 11:45
Ailesinin yaşadığı maddi imkânsızlıklarına son vermek için çiftçilik yapmaya başlayan Elmas Geniş, azmi ve girişimleriyle yıllardır üretmeyen Gerenköy’ü küllerinden yeniden yarattı. Kansere inat her anını üretime adayan Geniş, köye çiftçilikle birlikte refahı getirmenin gururunu yaşıyor
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Elmas Geniş, 42 yaşında. İki evlilik yapmış. İlk evliliğini, 18 yaşında çok da istemediği, babasının baskısı sonucu görücü usulü ile yapmış. Yine ilk evliliğinden bir erkek çocuk dünyaya getirmiş. Bu evliliğini 6 yıl sonra bitirmiş. İkinci evliliğini ise ilginç bir hikâye ile tanıştığı adamla 26 yaşındayken gerçekleştirmiş. Böylece aşık olduğu ve evlendiği adamın köyüne 2005 yılında taşınarak, çocukluğunda köyde yaşamak hayalini de gerçekleştirmiş. Geldiği köyde kısa sürede yanlış giden bir şeylerin olduğunu sezen Geniş, engelleri aşarak, projelerle köye çiftçilikle birlikte refahı da getirmiş. Sürekli çalışan, üreten, yeni projeler geliştiren, ben değil biz diyen, “köyüme, köylüme başka neler kazandırabilirim” deyip yerinde duramayan Elmas Geniş, aklından dahi geçirmediği rahim kanserine 40 yaşında, 2018’de yakalanmış. Kanserle hala mücadele eden Geniş, tedavisini yatağa bağımlı olarak değil, tarlada, bağda, bahçede devam ettiriyor. Geniş, “Hasta olmama rağmen, bu sene tezgaha ne çıkartabilirimin derdindeyim çünkü ben buna mecburum. 42 yaşındayım. 40 yaşımda bu hastalığa yakalandım. İki yıldır tedavim devam ediyor. Eşim bin 300 lira emekli parası alıyor. Bu parayla ne yapabiliriz ki, çocuk okutuyoruz, hastane masraflarımız var. Başka insanlar gibi “Yatıp keyfimize bakalım, hastayız naz yapalım” deme lüksüm yok. Hastalığı mümkün olduğunca aklıma getirmiyorum. Her şeye rağmen üretmeye, ekmeye devam ediyorum” dedi.
KÖYE KAZAYLA GELDİM!
Yıllarca İzmir Karşıyaka’da yaşadıktan sonra Gerenköy’e nasıl geldiğini anlatan Geniş, “Eşimle tanışma hikayemiz biraz ilginç. Eşimle bir trafik kazası sonucu tanıştım. Hastaneye gitmek için ışıklardan karşıdan kaşıya geçmeye çalışırken Mustafa kırmızı ışıkta durmayarak bana çarptı. Bu vesileyle tanıştık, çay kahve içtik. Ben ilk eşimden ayrılmıştım onun da eşi hayatını kaybetmişti. 26 yaşındayken Mustafa ile tanışmış oldum ve evlenerek Gerenköy’e geldim” diye konuştu.
YANLIŞ GİDEN BİR ŞEYLER VARDI
2005 yılında evlenerek Gerenköy’e geldiğini söyleyen Geniş, yıl boyunca büyük emeklerle çalışıp didindiklerine rağmen elde avuçta bir şeyin kalmadığının altını çizdi. “Demek ki köyde yanlış giden bir şeyler var” deyip işe koyulduğunu belirten Geniş, “Mustafa ile evlendim ve 2005 yılında bu köye geldim. Zaten köy hayatını seviyordum. Köye geldiğim için çok mutluydum. Ev çok küçüktü, nerdeyse yıkılacaktı. Eşimin de yaklaşık 15 yıllık bir yalnızlığı vardı. Sonuç olarak bu yıkık evde birlikte yaşamaya başladık. Eşim çiftçi fakat yanlış giden bir şeylerin olduğunu sezdim. Çünkü koca bir sene çalışıyoruz ama en ufak bir kazancımız olmuyordu. Elde avuçta bir şey yok. Kendi kendime “Bu böyle olmaz” dedim. İki çocuğumuz var ve çocuklarımız zor bir süreçten geçiyordu. Çünkü para yok. Erkek çocuğumuz yılda bir kere babasıyla çalışıp elde ettiği ürün ile mazot, gübre derken elde bir şey kalmıyordu. Eşime bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledim. Eşimin herhangi bir sosyal güvencesi yoktu. Yani kısacası bir geleceğimiz yok. Önce esnaflık yapalım dedim. Eşimin bağ-kuru olsun istedim. Çünkü eşimin üzerine kayıtlı hiçbir şeyi yoktu. Birkaç zaman denedik sonra baktım esnaflık olmayacak. Eşim tarlaya, toprağa alışık. Esnaflık onu bağlardı. Biz de bildiğimiz, köylünün yapması gereken çiftçiliğe baş koymaya karar verdik” ifadelerine yer verdi
SIĞACIK İLHAM KAYNAĞIM OLDU
Eşi ile verdikleri kararla birlikte sebze ekmeye başlayan Geniş, bu kez de elde ettikleri ürünleri nasıl pazarlayacakları konusunda sıkıntı yaşamaya başladıklarını ifade ediyor. Bu noktada bir desteğe ihtiyacı olduğunun altını çizen Geniş, İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğünü arayarak destek istediğini belirtiyor. Geniş, şu şekilde devam ediyor: “Eşimle hemen sebze ekmeye karar verdik. Kendi yetiştirdiğimizi kendimiz pazarlayalım dedim. Tamam güzel ama nerede satacağız? Satış yeri yok. Bir pazar yeri alamazdık çünkü dünyanın parasını istiyorlar. Tarım ve Orman İl Müdürlüğünü aradım. Böyle bir şey düşündüğümüzü aktardım. Ne yapabiliriz diye sordum? Müdürlükten bana; ‘Elmas abla güzel bir projemiz var, gel bizimle bir gez, gör’ dediler. Sonra beni Seferihisar Sığacık’a götürdüler. Oradaki pazarı ilk kez gördüm. Herkes bir şey satıyor. Dedim ne güzel bir şeymiş. Oradan geldim ve soluğu Foça Kaymakamlığında aldım. Dedim ki ‘Biz Gerenköy’de yaşıyoruz ve bir sürü kadın üretmek istiyor bize ürettiğimizi pazarlamak için bir yer lazım.’ Allah razı olsun beni kırmadı. Bize köyden bir yer verdi. Dönemin Foça Belediye Başkanı ‘Keşke bana söyleseydin ben sana yer de verirdim, her şey de verirdim’ dedi. Ve kaymakamdan görevi aldı. Böylece köyde ürünlerimizi satabileceğimiz bir pazar yerimiz oldu.”
2 YIL UĞRAŞTIM, SONUNDA BAŞARDIM!
Geniş, pazarı köye kazandırdığını ancak bu kez de köydeki kadınların ürünlerini pazara getirip satması sorunuyla karşı karşıya kaldığını dile getiriyor. Zira kimi kadının kocası, kiminin oğlu, komşusu izin vermediği için kadınların pazara ürün getirmediği, bu yüzden iki yıl boyunca 18 tezgahlı pazarda bir kadınla beraber pazara gittiklerini vurguluyor. Geniş, “Pazar yerimizi açalı tam 7-8 sene oluyor. Köye kazandırdığım pazara iki kadınla başladık. Köydeki kadınları ikna edemedik. Kimisi kocasından, kimisi çocuklarından korktuğu için ilk başta gelemediler. Dediğim gibi biz iki kadın burada büyük uğraşlarım sonucu açılan pazar yerinde satışlarımıza başladık. Koca pazarda ikimizden başka kimse yok. 18 tane tezgâh var. Pazarda ürün çok görünsün diye her tezgâha birer kasa koyduk. İki kişiyle çıktığımız pazar yeri bugün iğne atsan yere düşmüyor. Ben bu sene rahatsızlığımdan dolayı çıkamadım. Şu an köyün bütün kadınları çalışıyor. Bu pazar yerini büyük uğraşlarımla açtırdım. Çok büyük emekler verdim. Köyüme böyle bir pazaryeri kazandırdım. İnsanları ürünlerini pazarda satmaları için çok çabaladım. İki yıl boyunca yılmadım. Burası olacak dedim ve 2 yılın sonunda istediğimizi hayata geçirdik” diye konuştu.
BETONU KALDIRIP EKMEYE BAŞLADILAR
Köylünün eskiden var olan toprağı bile betonlaştırdığını ancak pazar yerinin köye kazandırılması, işlerin iyi gitmesi ve insanların para kazanmasıyla birlikte şimdi de betonların kaldırılıp ekilmeye başlandığını söyleyen Geniş, “Şimdi herkes elinde ne kadar arazi varsa ekip biçiyor. Köylü eskiden böcek-sinekten korunmak için 300-400 metre kare toprağın üstüne beton atardı ancak şimdi betonu kaldırıp acaba ne ekersek satarız diyorlar. Saksıda bile marul ekmeye başladılar. Köye çiftçiliği geri getirdim. Bunun gururunu yaşıyorum. Dediğim gibi betonlar kaldırılıp tohum atılıyor. Böylelikle biz burada güzel bir projeye imza attık ve pazarcılığı, yerli tohumla sebze-meyve ne varsa üretebileceklerini her kadının para kazanabileceğini öğrenmiş oldular” diye konuştu.
KÖYÜN SINIRLARINI AŞTIK!
Köylü kazandıkça mutlu olan, mutlu oldukça başka işlerin, projelerin peşinde daha fazla aşkla gitmeye başlayan Geniş, bu kez de ham ürünlerden başka ürünler elde etmeye başladı. Bu sayede köyün dışına açılmaya başladıklarını vurgulayan Geniş, İzmir’in farklı bölgelerinden sipariş almaya başladıklarını belirtti. Geniş, “Elimizde kalan sebze ve meyvelerden; turşu, konserve, domates sosu yapmaya başladık. Olayı başka bir noktaya getirdik. Gerenköy’ün Foça’nın dışına açılmaya başladık. İzmir’den insanlar aramaya başladılar. Artık birçok yerden sipariş alıyoruz” dedi.
KÖYE ÇİFTÇİLİĞİ GERİ GETİRDİM
Ailesinin yaşadığı maddi imkânsızlıklarına “Nasıl son verebilirim” diye çıktığı yolda, büyük çabalarla, üstün girişimlerle köye çiftçiliği geri getirdiğini, köylünün refahını arttırdığının altını çizen Geniş, Köyde nerdeyse her kadının artık araba sahibi olduğunu söyledi. Geniş, şöyle devam etti: “Bugün hangi kadının kapısını çalsanız evinde mutlaka bir hamur yoğrulma makinesi, salça ezme makinesi var. Ve bugün neredeyse her kadının altında arabası, mobileti var. Herkes kazandı parası oldu. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; köye refah getirdim. Artık kadınların cebinde parası ve özgüveni var. Kadınlar, artık Gerenköy’ün dışında da bir hayatın olduğunu öğrendi. Ne olacak evimdeki maddi imkansızlık, bunun için ne yapabilirim diye yola çıktım. Bir baktım aslında ben sadece kendi evime değil, bütün köye refahı, üretimi, tekrardan çiftçiliği, kazancı getirmişim. Artık bütün kadınlar kazanıyor, bütün köy halinden memnun. Bütün kadınların gözünü açmış oldum. Çünkü erkekler çalışıyordu kadınlar bir şey yapmıyordu. Herkes koca yılın sonunda hiçbir kazanç olmadan sadece kötü geçti bu sene ne yapabiliriz diye evinde oturuyordu. Ama şimdi bütün kadınlar erkeklerle beraber çalışıyor. Erkekler şunu anladı: ‘Evet, kadının gücü gerçekten çok farklı.’ Biz bu köyde sebzenin, meyvenin de yetiştirilebileceğini, kadının da neler yapabileceğini gösterdik. Bu köye geldikten 2 yıl sonra böyle bir şey yapmaya karar verdim. Sadece kendimi düşünerek harekete geçmedim. Yani sadece bende olsun değil, bütün köylü kadınlar para kazansın istedim” ifadelerine yer verdi.
HER ŞEY YETİŞTİRİYORUZ!
Köyde son olarak istiridye mantarı üretip, köylüye ilham veren Geniş, Gerenköy’de aklınıza gelen her şeyi yetiştirip pazarladığını söylüyor. Geniş, “Şu an mantar, bezelye, biber, domates, patlıcan, dolmalık biber, kavun, karpuz üretiyoruz. Sebze olarak insanın aklına gelebilecek her şeyi ekiyoruz. Köyde artık, herhangi bir sorun veya başka bir şey olduğunda bütün köylü ‘Elmas yapar, Elmas’a götürün o halleder, o bilir’ diyorlar. Küçüklüğümde şehirde yaşarken bile köyde yaşama hayalim hep vardı. Hep babama derdim, ‘Baba biz köyde yaşasak, keşke bir köye gitsek.’ Babam Çorum’luydu, her yaz gider geri dönmek istemezdim. Bu hayalim bir trafik kazası sonucu gerçekleşti” dedi.
ÇOK AĞLADIM!
Sürekli çalışan, üreten, yeni projeler geliştiren, ben değil biz diyen, “köyüme, köylüme başka neler kazandırabilirim” deyip yerinde duramayan Elmas Geniş, aklından dahi geçirmediği rahim kanserine 40 yaşında, 2018’de yakalanıyor. Yakalandığı bu hastalıkta bile Elmas Geniş, kendini değil, eşini, çocuklarını, bir de büyük mücadele ettiği çiftçiliği düşünüyor. Geniş, şunları söylüyor: “2018’in sonunda rahim kanserine yakalandığımı öğrendim. İlk öğrendiğimde çok kötü hissettim. Kendi kendime çok ağladım. Hastaneye eşimle gitmiştim, iki saat hastane odasından çıkamadım. Bir an öleceğimi düşündüm. Oğlumu, eşimi, kızımı kime bırakacağım diye çok düşündüm. Biz eşimle bir eşten çok daha öteyiz. Tüm bu duygularla bu hastalığımın sonunu düşündüm. Bu yüzden çok ağladım. Bir hafta-on gün çok sendelendim ama ondan sonra tekrar kaldığım yerden hayata devam ettim. Hasta olduğumu hiç kimseye söylemedim. Oğlum okulu bırakacak diye oğluma hastalığımı bir sene sonra söyledim. Hastalığı yavaş yavaş yenmeye başladım. Bu hastalık beni bedensel olarak zedelemedi. Güçlü kalmaya çalıştım. Rahimle başladı, akciğere sıçradı. Şu an kemoterapi alıyorum, aslında yatıp dinlenmem lazım ama hayır, aklım fikrim köyde, daha ne yapabilirim, ne edebilirim, bezelye ne durumda? Yani kafamda her durumda, her şartta bir şeyler üretelim edelim, yapalım. Kendimi yatağa bağımlı hale getirmek istemiyorum.
ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ!
Kendi arazilerinin olmadığını, başka köylülerden arazi kiralayarak çiftçilik yaptıklarını dile getiren Elmas Geniş, üretim yapmazlarsa ayakta duramayacaklarını vurguluyor. Geniş, “Benim eşim köylü, köyde doğup büyümüş ama bir tarlası herhangi bir arazisi yok. Biz hep çalışmak zorundayız. Eşimin babası eşime pek bir miras bırakmamış. Biz bu yüzden arazileri kiralamak zorundayız. Kiraladığımız arazilerde tarım yapıyoruz, üretiyoruz. Üretmezsek yapamayız. Bizim sendelenmek gibi bir şansımız yok. Biz hep ayakta durmak zorundayız. Buna mecburuz” diye konuştu.
ORADA BİR KÖY VAR UZAKTA…
İleriye dönük hayallerini de tek tek sıralayan Geniş, en büyük hayalinin ise Gerenköy’ün köy olarak kalmasını sağlamak. Geniş, “Buradaki bütün kadınların marifetli olduğuna inanıyorum. Foça Gerenköy’ün sadece domatesi, kavunu değil kadınlarının da bu ülkeye açılabileceğini hayal ediyorum. Bunun için bir dernek oluşumuna başladım. Bir atölye kuruyoruz. Çünkü herkes tarım ürünleri dışında başka şeyler de üretiyor ama kimse bu ürettiğini satamıyor. Çünkü pazar ayağı yok. Hayalim, sesimizi duyurup kendimize bir pazar ayağı oluşturabilmek. Yaptıklarımızı satabilmek, sadece Türkiye’ye değil dünyaya gösterebilmek, herkes bilsin orada bir köy var uzakta. Evet, burası gerçekten köy ve buranın köy kalmasını istiyorum, en büyük hayalim de bu. Burası köy kalsın. Herkesin avlusunda bir kümesi olsun, herkesin bahçesinde iki tane keçisi, iki tane koyunu olsun, köy demek budur” dedi.
DESTEKLERLE VİZYONUM GENİŞLEDİ
İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile ilçe tarım ve orman müdürlüklerinin destekleriyle vizyonunun genişlediğini belirten Geniş, birçok projede yer aldığını söyledi. Geniş, “Girişimcilik eğitimleri aldım. İzmir bölgesinde çiftçi kadınlar yarışıyor programına katıldım ve burada ikinci oldum. Toprağın kadınları projesinde yer aldım. Gönül projesine katıldım. Katıldığım bu projeler ufkumu açtı. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü bu konuda destek oldu ve ufkumu açtılar. Beni hırslandırdılar. Foça Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de destek oldu, yol gösterdiler. Dediğim gibi tarım ve orman ilçe müdürlüklerinin yaptığı girişimcilik kursları, kadınları heveslendirmek için yaptıkları projeler. Bunlar beni bu hayata çok bağladı. Vizyonumu genişledi” diye konuştu.
ATÖLYE DE KURUYORUZ
Gelecek ile ilgili endişesini de dile getiren Geniş, yakın bir zamanda köye atölye kurmaya hazırlandıklarını söyledi. Geniş, “Köy elden gidiyor, köy zaten şu an ne yazık ki resmi kayıtlarda mahalle olarak geçiyor, Büyükşehir’e bağlandı. Çok değil, 5 sene sonra köyde şu an ekilen tarlaları da ev olarak görebilirsiniz. En çok doğal ürünlerin yetiştirilmesini istiyorum. Öte yanda yakın zamanda köyümüze atölye kazandıracağız. Atölyede ben ahşap boyama yapacağım. Diğer arkadaşlarımız, keçe, örgü yelekler, örgü patikler, örgü bebekler gibi çok sayıda farklı ürün üretip satacak. Yani herkes el yapımı bir şeyler üretecek. Atölyemizi köyde kuracağız” ifadelerini kullandı.