Sayfa Yükleniyor...
İZTO 35. Eğitim Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Mustafa Tektaş, ‘kayıp bir kuşak olmasın’ deniyorsa okulların anaokulları örneğinde olduğu gibi açılması gerektiğini belirtti
İzmir Ticaret Odası (İZTO) 35. Eğitim Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Mustafa Tektaş, 11 Mart 2020 yılından bu yana eğitim camiasında öğrencilerin ve öğretmenlerin sorunlarını sıraladı. Pandemi döneminde tüm sektörlerin etkilendiği gibi hizmet sektöründe de olumsuz etkilendiğini ve o hizmet sektörü içinde de eğitim kurumlarının başı çektiğini ifade eden Tektaş, “13 Mart 2020 tarihinde kapanan eğitim kurumları kapanalı yaklaşık bir yıl olmuş. Okulların kademeli olarak açılması yönünde karar çıktı. Ancak bu koşullar altında özel öğretim kurumları tüm imkansızlıklara rağmen direnmeye ve kurumlarını kapatmadan hizmet vermeye çalışıyor. Öğrenci veli ve öğretmenlere karşı sorumluluğunu yerine getirmenin çabası içerisinde mücadele veriyoruz” dedi.
YETERSİZ KATILIM SÜRECİ
Uzaktan eğitimin veli öğrenci ve öğretmenler üzerindeki sonuçlarını paylaşan Tektaş, “Bir yıllık süreç içinde neler yaşadığımızı çocuklarımızın süreçten nasıl etkilendiğini ebeveynlerin ne tür sorunlarla karşılaştıklarını öğretmenlerimizin hangi zorluklarla baş ederek görev yapmaya ve çocuklarımıza faydalı olmak için nasıl çalıştıklarına baktığımızda eğitim niteliğinin internet gibi teknolojilerin yetersizliği nedeniyle düşmesi, alt yapıya erişimdeki eşitsizliklerin, öğrencinin aldığı eğitim düzeyine yansıması, öğrencilerin bulunduğu fiziksel ortam ve koşulların öğrencinin motivasyonunu ve çalışma olanaklarına olumsuz etkisi, öğretmenlerin ders anlatırken ekran başındaki öğrencilerle iletişim kuramaması, dersin interaktif işlenmesine engel oluşu, dijital okur-yazarlığın yetersizliği, öğrencilerle beraber tüm ebeveynlerin ve uzaktan eğitim sürecine katılmaları yönündeki imkansızlıklar 18 milyon öğrenciden 10 milyonunu bu sürece ya hiç katılamamış ya da yetersiz katılım göstermiştir. Bunun sebepleri ise altyapı eksikliği erişimi sağlayacak teknolojik araç yoksunluğu, bilgisayar, akıllı cep telefonu ve internete erişimin olmayışıdır. EBA üzerinden yapılan derslere yeterli katılımın sağlanma işi çalışan anne babaların ders saatlerinde işte olmaları nedeniyle derse katılımları çok düşük olmuştur” diye konuştu.
PSİKOLOJİK SIKINTILAR ARTTI
Tektaş, süreçle ilgili öğrencilerin pedagojik sorunlarını da değinerek şunları kaydetti: “Öğrencilerin sosyalleşmesi bu süreçte olumsuz etkilenmiştir. Öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci iletişimi geri bildirimi, iş birlikli öğrenme süreçleri akamete uğramıştır. Rekabetçi ortam ve başarı odaklı motivasyon da ciddi gerilemeler olmuştur. Sekizinci ve 12. sınıf öğrencileri sınav kaygıları nedeniyle hem yarıştan kopmuş hem de dezavantajlı gruplar haline dönüşmüştür. Okula yeni başlayan birinci sınıf öğrencilerinin oryantasyon eğitimi ve okulla tanışmaları ciddi yara almıştır. Okuldan uzak kalınmasıyla sosyal izolasyonu beraberinde getirmiştir. Sınavsız verilen notlar eşitsizliğe neden olmuş çocukların çalışmasak da olur ya da adalet duygusu zedelenmiştir. Derslere katılmamanın herhangi bir yaptırımı olmadığından çoğu dersler boş geçmiştir. Sürekli evde olmak zorunda kalan öğrenciler de beslenme bozuklukları ve obezite ciddi tehdit olmaya başlamıştır. Yine sürekli evde kalmak zorunda bulunan çocuklarla ebeveynler arasında gerginlik ve çatışmalar yaşanmış özellikle evden çalışan veya ev hanımı olan annelerin iş yükü ve sorumlulukları çok artmıştır. Çocuklarda görülen anksiyete bozukluklarında hissedilir artış gözlenmiş, gergin kaygılı odaklanamamak, unutkanlık, umutsuzluk, uykusuzluk, çabuk yorulmak, çabuk gerilmek, kavga etmeye hazır olmak, sıkıntılı ve tanımlanamayacak şekilde kendini tuhaf hissetmek gibi sebeplerle uzman ergen ve çocuk psikolog ve psikiyatristlerine daha çok ihtiyaç duymaya başlanmıştır. Yeni dönemin birçok yeniliğe gebe olacağını ve başka sayamadıkları nedenlerden dolayı ‘kayıp bir kuşak olmasın’ diyorsak okullar anaokullarında olduğu gibi açılmalıdır.”
Haber Merkezi