Asgari ücret kararı üç kesimde farklı yankı buldu

Yüzde 27 zamla 28 bin 75 TL olarak açıklanan asgari ücret, milyonlarca çalışanın geçim mücadelesini yeniden gündeme taşıdı. Sendikalar rakamı yetersiz bulurken, iş dünyası maliyet baskısına, ekonomistler ise işsizlik ve kayıtdışı

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Asgari ücret kararı üç kesimde farklı yankı buldu haberinin görseli

KEMAL ÖZKURT - ÖZEL HABER - Uzun süredir milyonlarca çalışanın gözü kulağı asgari ücret görüşmelerindeydi. Yapılan son değerlendirmelerin ardından asgari ücret, yüzde 27 oranında artırılarak net 28 bin 75 TL olarak belirlendi. Geçen yıl net 22 bin 104 TL olan ücretteki artış, Türkiye’de 11 milyonu aşkın asgari ücretli için yeni yılın geçim hesabını da beraberinde getirdi. Açıklanan rakam, sendikalar tarafından emeğin karşılığı olarak görülmezken, sivil toplum örgütleri artışın açlık sınırının altında kaldığına dikkat çekti. İş dünyası temsilcileri ücret artışlarının kalıcı refah sağlaması için enflasyonla mücadelenin belirleyici olduğunu vurgularken, ekonomistler ise asgari ücretin alım gücündeki kayba, istihdam ve kayıt dışılık risklerine işaret ederek 2026’nın asgari ücretliler için zor bir yıl olabileceği uyarısında bulundu.

hayrettin çakmak

YİNE HELALLEŞEMEDİK

Açıklanan asgari ücret rakamının kabul edilebilir bir yanı olmadığını belirten Türk-iş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, “Açıklanan rakam, ne asgari ücretlinin ne kamuoyunun ne de bizim kabul edeceğimiz bir rakam değil. Bu yapıdan sağlıklı bir rakam çıkmayacağını bildiğimiz için komisyona katılmadık. Bu rakama göre bir daha ihtiyaç gözüküyor, bunun kabul edilir bir tarafı yok. Genel Başkanımızın söylediklerine harfiyen katılıyorum. Bizim bu rakamlara artık diyecek sözümüz kalmadı. Bizim olmadığımız, adaletin olmadığı bir masadan bu rakam çıktı. Biz bu rakamı kabul etmiyoruz. Bu rakamla geçinebiliyorum diyen varsa buyursun geçinsin. Biz geçtiğimiz yıl masa kurulmadan gelin helalleşelim dedik. 2025 yılında asgari ücret rakamı 39 bin çıkıyordu. Ama yine helalleşemedik” diye konuştu.

nesibe gencer

ONLARIN TENCERİSİNDE ET

Asgari ücrete gelen zammın yine açlık sınırının altında kaldığını söyleyen İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, “Onların tenceresinde et kaynıyor, bizimkinde ise dert kaynıyor. Ülkede zam gelmeyen iki şey kalmıştı. Sanki onların da dokunulmazlığı var. Birincisi asgari ücret, ikincisi memur ve emekli maaşları. Asgari ücrete zam geldi ama açlık sınırının altında kaldı. Asgari ücret ne yazık ki ülkemizde normal ücret haline getirildi. Enflasyonun düşme ihtimali var mı? Bu gidişle hayali bile, ölü gözünden yaş beklemeye benziyor. Asgari ücret ve emekli maaşlarına gelecek zam, insanca yaşamanın bedeli olur mu Hiç boşuna hayal etmeyelim. Olmaz! Yine yokluk, yine yoksulluk. Ortaya çıkan tablo açık; Ücretler ve aylıklar, zorunlu ihtiyaçların çok altında. İnsanlar kredi kartına yüklenerek, ek iş yaparak, kayıt dışı çalışarak, aile desteğiyle ya da temel ihtiyaçlarından kısarak yaşamaya çalışıyor. Yokluk, yoksulluk, işsizlik, pahalılık ve doymak bilmeyen finans-kapital ile tefeci-bezirgân sermayenin soygunu sürüyor. Halkın örgütsüzlüğü, yalanlarla kandırılmasını kolaylaştırıyor. İşsizlikten ve pahalılıktan kurtulmanın tek yolu, parababalarının sömürü ve soygun düzenine karşı örgütlü mücadeleden geçiyor. Taksitle yaşayıp borçla ölmek istemiyoruz. Asgari ücret, çalışanların ‘ortak ücreti’ değildir” ifadelerini kullandı.

mahmut özgener

NOMİNAL ZAMLAR KALICI REFAH YARATMIYOR

Asgari ücret artışını işveren gözüyle değerlendiren İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadelede ortaya koyduğu kararlılığın belirleyici olduğuna işaret etti. Nominal ücret artışlarının tek başına refah sağlamadığını vurgulayan Özgener, asıl önemli olanın paranın alım gücünün korunması olduğunu dile getirdi. İş gücü maliyetlerinin özellikle emek yoğun sektörlerde kritik bir rol oynadığına dikkat çeken Özgener, maliyet artışlarının işletmelerin uluslararası rekabet gücü ile istihdam kapasitesi üzerinde doğrudan etkiler yarattığını ifade etti. Ücret artışlarının gerçek anlamda refaha dönüşebilmesinin ancak fiyat istikrarının sağlanmasıyla mümkün olabileceğini belirten Özgener, enflasyon kontrol altına alınmadığı sürece yapılan zamların kısa sürede etkisini yitirdiğine dikkat çekti. Özgener, bu tablonun hem çalışanlar hem de işverenler açısından ciddi bir belirsizlik ve öngörülemezlik yarattığını kaydetti.

bülent toptaş

2026 ZOR BİR YIL OLACAK

Belirlenen asgari ücretin açlık sınırının ve bu yılki enflasyonun altında kaldığına dikkat çeken Ekonomist Bülent Toptaş, “Geçen yıla göre yüzde 4’lük bir kayıpla karşı karşıyayız. Diğer taraftan önümüzde de ortalama yüzde 20-25 civarında enflasyon beklenen koca bir 2026 yılı var. Ayrıca geçmiş enflasyon rakamlarının isabetliliği ve daha yüksek çıkması gerektiği yönünde şüpheler de mevcut. Bu gerçekler önümüze asgari ücretliler açısından vahim bir tablo ortaya koyuyor. Tabloyu daha da ağırlaştıran bir başka faktör de asgari ücretle çalışanların sayısının toplam çalışan sayısının yarısına yakın olması. Bu durum, pek çok hane halkı için 2026’nın zor bir yıl olacağına işaret ediyor. Asgari ücret tartışması her yıl tekrarlanan bir teknik pazarlık değil, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarına ilişkin daha derin bir gerçeğin yansıması. Gelir dağılımı üzerinde çalışmadan, verimliliği artırmadan, yüksek katma değerli üretime geçmeden ve kamu maliyesinde disiplin sağlamadan asgari ücret ile ilgili hayal kırıklıkları devam edecektir” dedi.

asgari ücret

İŞSİZLİĞİ VE KAYIT DIŞILIĞI BESLEYEBİLİR

Asgari ücretin yüksek belirlenmesi halinde işverenlerin tasarrufta bulunmak için işçi çıkarmak veya kayıt dışı istihdam gibi risklerin de barındırdığını belirten Toptaş, “Madalyonun öbür yüzünde asgari ücretin yüksek belirlenmesi halinde işverenin iş gücü tasarrufunda bulunmak isteyip işten çıkarmalara başlaması, bunun işsizliğe yol açması veya asgari ücreti kayıt üstünde ödüyormuş gibi gözüküp, belli bir kısmını geri alması, ya da kayıt dışı işçi çalıştırması. Bunların dışında tamamen kayıt dışı işçi çalıştırma yoluna gitmesi de ayrı bir sorun olarak karşımızda. Bu mahsurlar özellikle emek yoğun sektörlerde daha baskın bir biçimde karşımıza çıkıyor. Bu açmazdan çıkmanın iki yolu var. Bunlardan birincisi özellikle dolaylı vergilerin oranlarını düşürmek gibi yöntemlerle ücretlilerin geçim sıkıntısını azaltmak. İkincisi ve daha da önemlisi ise Güney Kore, Vietnam, Çin gibi verimliliği artırmak. Bunun için yüksek katma değerli mal ve hizmet üretimine geçmemiz şart. Teknoloji seviyemizi yükseltmeliyiz. İnsanlarımızı da bu hedeflere göre eğitmeliyiz. Yüksek teknoloji kullanımıyla elde edilen ürünler ve artan verimlilikle gelirler artacak ve işçiler daha fazla gelir elde etme olanağına kavuşacaklardır” diye belirtti.

Kaynak : HABER MERKEZİ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.