- Ekonomi
- 13.05.2025 11:31
DİSK-AR verilerine göre asgari ücretli ilk 4 ayda 2 bin 953 TL, emekli bin 933 TL, memur ise 7 bin 709 TL’sini enflasyonda kaybetti. Alım gücü düşerken, emekçilerin akşam pazarında ve AVM çöplerinden yiyecek aradığı belirtildi
SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER - Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Ücret Kayıpları İzleme Raporu’nu yayımladı. Yayınlanan rapora göre; 2025’in ilk dört ayında yüksek enflasyon ve adaletsiz vergi politikaları, emekçilerin gelirlerini hızla eritmeye devam ediyor. Ücretli çalışanların, emeklilerin ve memurların gelirlerinde yaşanan kayıplar ise ilk 4 ayda bile ciddi rakamlara yükseldi. Enflasyon karşısında emek gelirlerinde yaşanan toplam erime en az 176 milyar 600 milyon TL’ye ulaştı. Sadece asgari ücretli bir çalışanın kaybı ilk 4 ayda 2 bin 953 TL’yi bulurken, işçi başına ortalama gelir kaybı ise 5 bin 197 TL oldu. Emek bileşenleri asgari ücrete Temmuz 2025’te mutlaka zam yapılması gerektiğini ifade ediyor. Ancak sorun sadece asgari ücretle sınırlı değil. Asgari ücretin 2,5 katı maaş alan bir çalışan, Nisan 2025 itibarıyla maaşının yüzde 37,1’ini vergi, kesinti ve enflasyon kayıpları nedeniyle kaybetti. Emeklilerin yılın ilk 4 ayındaki kaybı bin 933 TL, memurlarınki ise 7 bin 709 TL gibi ciddi rakamlara ulaştı. Bu veriler, emeğiyle geçinen milyonlarca insanın sistemli bir şekilde yoksullaştırıldığını gözler önüne seriyor. DİSK Emekli Sendikası Ege Bölge Temsilcisi Sabahattin Yeşiltepe, emekçilerin örgütlenmesi gerektiğini ifade ederek, “İnsanlar akşam saat 20.00’den sonra pazara gidip arta kalanları toplamaya çalışıyor. AVM’lerin yanlarındaki çöplüklerde emekliler yiyecek bir şey arıyor” dedi.
Hükümetin emek politikasını eleştiren Yeşiltepe, emekçilerden kesilen gelir vergisi oranlarının sabitlenmesi gerektiğini belirtti. Yeşiltepe, “Hükümet, işçileri ve emekçileri en düşük yaşam koşullarına mahkûm ediyor. İşçilerden ve emekçilerden dilediği gibi kesintiler yapma hakkını kendinde görüyor. Bu anlayış, geri kalmış ülkelerdeki yönetim anlayışlarıyla birebir örtüşüyor. Asgari ücretlinin kaybı, sadece yılın ilk dört ayında 3 bin TL’yi buldu. Emekli ise 14 bin TL maaş alıyor; bunun yaklaşık 2 bin TL’si enflasyon karşısında şimdiden eridi. Yani biz artık yaşamıyoruz. Gelsinler ve emekliler nasıl yaşıyor, görsünler. Bizden öğrensinler. Zor koşullarda nasıl ayakta kalmaya çalıştığımızı gözleriyle görsünler. Aynı şekilde çalışanların da hangi şartlarda emek verdiğini yerinde gözlemlesinler. Gelir vergilerimiz yılbaşında yüzde 15’ten başlıyor ve yıl içinde yüzde 30’a kadar çıkıyor. Sendikadaki arkadaşlarla ‘Gelir vergisi sabit kalsın’ dedik. Sabit kalmazsa, ne kadar yüksek maaş alırsak alalım, elimizdeki para vergiyle eriyip gidiyor. Bu konuda somut bir adım atılamadı çünkü total bir tepki yok. Emekli maaşlarının 1999 yılı öncesindeki düzeye çekilmesi için eylemler yapılmalı, milletvekilleri meclise önergeler sunmalıdır. Ancak bu konuda hiçbir şey yapılmadı. Böyle devam ederse biz emekçileri ‘Kimsesizler mezarlığına’ gömecekler” diye konuştu.
Artan yoksulluk nedeniyle insanların AVM çöplerinden yiyecek topladığını ifade eden Yeşiltepe, “İnsanlar akşam saat 20.00’den sonra pazara gidip arta kalanları toplamaya çalışıyor. AVM’lerin yanlarındaki çöplüklerde emekliler yiyecek bir şey arıyor. Bizim zorumuza giden bir diğer konuysa, kimsenin sesini çıkarmaması. Siyasi partiler önerge veriyor ama yaşanmadan, pratiği olmadan kimse kimseyi anlayamıyor. Enflasyon korkunç boyutlara ulaştı. Bu ülkede nasıl yaşadığımıza kendim bile şaşırıyorum. Bugün şehirler arası seyahat hayal oldu. Şehir içi ulaşımda tek biniş ücreti 30-40 TL’den başlıyor. Evden dışarı çıkmayalım, yapılanları görmeyelim istiyorlar. Artık iktidarın denetimindeki televizyon kanallarını izlemekten zevk alıyorum. Nasıl ki bazı ülkelerde insanlar ötenazi talep ediyor, ben de kendime ötenazi yapmamak için bu kanalları izleyerek mutlu olmaya çalışıyorum. Çünkü her şey güllük gülistanlıkmış gibi gösteriliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Emekçilerin düzene karşı mücadele etmesi gerektiğini ifade eden Yeşiltepe, “Tüm çalışan arkadaşlar sokaklara çıkmalı ve mücadele etmeliyiz. Gün boyu eylemler yapmalıyız. Çünkü artık kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmadı. Bize ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar. Bu yüzden tüm işçiler, emekliler ve memurlar birleşmeli ve ortak bir mücadele yürütmeliyiz. Muhalefet partileri bu konularla ilgili çalışmalar yapıyorlar, ama çoğu kendi çıkarları için. Bizler ise yaşam mücadelesinde beşinci, altıncı sınıf insan muamelesi görüyoruz. Bu ülkede 16 milyon emekli var. Şimdi yeni bir emeklilik yasası çıkarmaya çalışıyorlar. Özellikle kadınları ilk sıraya almışlar. Kadın cinayetlerini durduramıyorlar ama kadınları evlere kapatmaya çalışıyorlar. 500 bine yakın atama bekleyen öğretmen var. Toplu iş görüşmeleri birçok yerde devam ediyor. Emekçiler çalışıyor ama en düşük ücretlerle yaşamaya zorlanıyor. Bu sorunları yaşayan bir toplumun örgütlenmesi ve sesini yükseltmesi gerekiyor. Şimdi DİSK Emekli-Sen’i kapatmaya çalışıyorlar. Oysa Anayasa’nın 90. maddesine göre herkes sendika kurabilir, sendikaya üye olabilir. Ama 51. madde gerekçe gösterilerek ‘Elinizde işverenle akit yapacak ortam yok’ denilerek bu demokratik haklar engellenmeye çalışılıyor. Peki biz derdimizi nasıl anlatacağız?” diye konuştu.
Emekli maaşlarından ilk 4 ayda 2 bin TL’ye yakın bir paranın enflasyonda erimesine tepki gösteren Yeşiltepe, “Ben 14 bin TL maaş alıyorum. Daha altıncı ay gelmeden bunun 2 bin TL’si erimiş durumda. Dul ve yetim maaşlarından bile bahsetmiyorum. Asgari ücretli 3 bin TL kaybetmiş. Biz nasıl yaşayacağız? Neden susalım? Bu durumu herkese sokakta tek tek anlatmalıyız. Artık sesimiz çıkmıyor, nefes almakta zorlanıyoruz. Altmış, yetmiş yaşını geçmiş insanlarız. Artık yalnızca grip olmuyoruz, birçok sağlık sorunumuz var. Sağlıkta katkı payları aldı başını gidiyor. Bir emekçi ameliyat olsa, bu masrafı karşılayacak gücü yok. Bu da ‘öl’ demek. Pazara gidip bir şey almak istiyorsun, canın çekiyor ama alamıyorsun. Eskiden karpuzu bütün alırdık, şimdi bir dilimini bile zor alıyoruz. Kurban Bayramı yaklaşıyor. Sadaka gibi 4 bin TL ikramiye verecekler; alıp başlarına çalsınlar. Bu parayla ne yapabiliriz ki? Çocuklarımızın, torunlarımızın yüzüne bakamıyoruz. Devlet bize adeta ‘ölün de yük olmayın’ diyor. O zaman emekli olmayalım, çalışırken ölelim. Onlar da rahatlasın” ifadelerini kullandı.
Sadece insanca yaşamak istediklerini belirten Yeşiltepe, “Hakkımızı aradığımızda ‘terörist’ muamelesi görüyoruz. Değiliz! Biz sadece yaşamak istiyoruz. Çok basit: İnsanca yaşamak istiyoruz. Bu ülkede 16 milyon emekli, 25 milyon ücretli çalışan ve kayıt dışı çalışan işçiler var. Memur yasasını yine değiştiriyorlar. Emek mücadelesini parçalamaya çalışıyorlar. Nereye dokunsanız elinizde kalıyor. Bu karanlık içinde mücadele edecek yoldaşları bir araya getirmemiz gerekiyor. Bizim sendikacılık yaptığımız dönemlerde kara tablo çizilmezdi; o tablolarla mücadele edilirdi. Emperyalizmin en korktuğu şey, örgütlü bir toplumdur. Başka çaremiz yok: Mücadele etmek zorundayız. Bugün 14 bin TL maaş alan bir işçi “4 çocuğum var, mücadele edemem, edersem paramı keserler” diyorsa, işçilerin yaşadığı baskı işte budur. En büyük acı budur. Bu insanları uyandırmamız gerekiyor. Aldıkları ücretlerin hakları olmadığını, daha iyisini hak ettiklerini onlara anlatmalıyız. Ben bu ülkede 30 yıl çalıştım. Hırsızlık yapmadım, namussuzluk yapmadım, vergimi ödedim. Anayasaya uygun şekilde çalıştım, emek verdim. Şimdi bunun sorgulanması gerekiyor. Bu iktidar değişir, yenisi gelir; ama esas değişmesi gereken sistemdir. 23 yıldır hayatımız mahvoldu. İnsanlık namına hiçbir şey kalmadı. Tarım ülkesiyiz ama soğanı, patatesi, meyveyi artık adetle alıyoruz. Ağlamak yerine ayağa kalkmalı ve direnmeliyiz. Enflasyon sürekli artıyor. Bugün 200 bin TL maaş alsanız bile bu enflasyon karşısında ayakta kalamazsınız” diyerek sözlerini tamamladı.