- Ekonomi
- 16.12.2025 16:35
Avrupa kruvaziyerde fren yapıyor, İzmir hâlâ yolcu arıyor
Avrupa limanları kruvaziyer turizmine fren koyarken İzmir’in gemi beklediğini söyleyen Öztürk, "Avrupa aşırı turizmi engellemek için bunları yapıyor. Biz ise gemiler bize gelsin diye çaba gösteriyoruz. Bunu bir düşünmemiz lazım" dedi
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
KEMAL ÖZKURT / İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Aralık ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Argun Gündüç idaresinde, Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ve meclis üyelerinin katılımıyla gerçekleşti. Sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Öztürk, balıkçı barınaklarında artan tekne yoğunluğunun ciddi güvenlik riskleri doğurduğunu belirterek son dönemde yaşanan can kaybı ve yangın olaylarının bu tehlikeyi açık biçimde ortaya koyduğunu söyledi. Dünyada birçok kentin kruvaziyer turizmini sınırlandırma yoluna gittiğini, Türkiye’nin ve İzmir’in ise gemileri çekebilmek için yoğun çaba harcadığını hatırlatan Öztürk, "Amsterdam, Venedik, Barcelona bu konuda açık tavır aldı. Fransa ise yeni bir uygulamayla, kruvaziyer gemiyle gelen her yolcudan limanlarda 15 euro 'ayakbastı parası' almaya başladı. Aşırı turizmi engellemek için bunu yapıyorlar. Biz ise gemiler bize gelsin diye çaba gösteriyoruz" dedi.

BARINAKLARDAKİ KALABALIK RİSKİ ARTTIRIYOR
Balıkçı barınaklarında yaşanan yoğunluğa dikkat çeken Öztürk, "Geçtiğimiz haftalarda, maalesef iki üzücü olay yaşandı. Bunlardan biri İzmir Alsancak'ta bir kardeşimiz yük gemisinde vardiya tutarken maalesef gemi ambarına düşerek hayatını kaybetti. İki hafta önce ise, Çeşme Yıldızburnu’nda, Balıkçı Barınağı’nda bir yangın çıktı. Orada da 6 ya da 7 tekne zarar gördü, yandı. Allah’tan kimseye bir şey olmadı. Ancak teknelerin çok kalabalık olması nedeniyle büyük bir risk söz konusuydu. Maalesef balıkçı barınaklarındaki sistem biraz sıkıntılı durumda. Türkiye’de balıkçı barınakları Tarım ve Orman Bakanlığı’nın idaresi altında ve balıkçılar için ayrılmış alanlar. Ancak balıkçıların haricinde, günübirlik tekneler ve denizci tekneleri de buralarda barınıyor. Bu barınakları işleten kooperatifler, işletmeyi Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan devralıyor. Maddi kazançları çok yüksek olmadığı için, aslında marinalarda barınması gereken bazı yat sınıfındaki tekneler de balıkçı barınaklarına alınıyor. Marina fiyatlarının çok yüksek olması bunun en önemli gerekçelerinden biri. Ancak güvenlik açısından marinaların tercih edilmesi çok daha doğru" diye konuştu. Öztürk, ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, “Denizcilik Başkanlığı” kurulmasına yönelik çalışmalar yapıldığını açıkladı.
TELİF HAKKI KONUSUNDA SONA YAKLAŞTIK
Telif hakkı, desibel ölçümü ve barınak ücretleri konusunda odanın ciddi çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Öztürk, "Canlı müzik konusu çok yanlış anlaşılıyor. Radyodan dinlenen müzik bile canlı müzik kapsamında değerlendiriliyor. Spotify gibi bireysel dinlemelerde sorun yok; ancak teknede yayın yapılıyorsa telif ödenmesi gerekiyor. Televizyon yayını da buna dahil. 1951 tarihli bir kanuna dayanıyor ve yaptırımları çok ağır, hapis cezasına kadar gidebiliyor. Bu nedenle Deniz Ticaret Odası ciddi şekilde konuya eğildi. Her kuruma ayrı ayrı ödeme yapmak yerine toplu bir sistem üzerinde çalışılıyor. Teknenin kapasitesi, çalıştığı gün sayısı ve sezon gibi kriterlere göre bir hesaplama yapılması hedefleniyor. Çevre Bakanlığı tarafında da ses desibel ölçümleriyle ilgili çalışmalar sürüyor. Bu ölçümlerle ilgili ücretlerin makul seviyelere çekilmesi için girişimler devam ediyor. Balıkçı barınaklarında ücret tarifeleriyle ilgili de ciddi sıkıntılar var. Bazı yerlerde yüzde 100, 200 hatta 300 oranında artışlar yaşanıyor. Bununla ilgili çalışmalarımız sürüyor ve bu konuya da bir disiplin getirilmesi hedefleniyor" diye belirtti.
SEKTÖR BEKLEMEYE GEÇTİ
Hem Rusya-Ukrayna hem de İsrail kaynaklı gelişmeler nedeniyle sektörün beklemede olduğunu söyleyen ve dünya deniz ticaretine ilişkin açıklamalarda da bulunan Öztürk, "Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sektörümüze ve dünya ekonomisine ne kadar zarar verdiği ortada. Yemen meselesi, Kızıldeniz sorunu ve Süveyş Kanalı geçişleri her mecliste konuştuğumuz konular. Ufak ufak bir kıpırdanma başladığını söyleyebilirim. Ekim ayında Süveyş Kanalı’ndan haftalık ortalama 244 gemi geçiş yaptı. Bu sayı kasım ayında 269’a yükseldi. 2025’in ilk dokuz ayında ise haftalık ortalama 229 gemi geçişi kayıtlara geçti. Ancak bu seviye hâlâ oldukça düşük. Çünkü 2023 sonlarında başlayan yönlendirmelerden önce haftalık 495–500 gemi geçişi vardı. Bu da şuna işaret ediyor: Uzak Doğu, Pasifik, Akdeniz ve kıta Avrupası navlunları hâlâ yüksek seyretmeye devam ediyor. Yeni bir hatla ilgili görüşmeler yapılıyor. Oradaki rakamlara baktım, 3 bin–4 bin dolar seviyelerinde. Süveyş açılmadığı sürece bu fiyatların yükselmeye devam edeceği görülüyor" ifadelerini kullandı.
ONLAR TURİSTİ İSTEMEZKEN BİZ GELMELERİ İÇİN ÇABALIYORUZ
Konuşmasının sonunda İzmir Limanı’na değinen Öztürk, "İzmir Limanı’ndaki gemi ve yolcu trafiği ciddi bir gerileme gösterdi. İzmir her geçen gün rekabet gücünü kaybediyor. 2025 yılının ilk 11 ayında önemli bir düşüş yaşandı. Geçen yıl 61 gemiyle 161 bin yolcu gelirken, bu yıl 45 gemiyle sadece 76 bin yolcu geldi. Neredeyse yarı yarıya bir düşüş söz konusu. Bu konuyla ilgili geçmişte defalarca çözüm önerileri sunuldu. Sadece biz değil, tüm sektör temsilcileri bu konuda reçeteler ortaya koydu. Umarım 2026’da bir iyileşme olur. Aksi halde bu düşüş devam edecek gibi görünüyor. Sevindirici olan ise Kuşadası. Gerçekten gözbebeğimiz. 603 gemi ve yaklaşık 1 milyon yolcu ağırladı. İzmir’e mesafe sadece 80-100 kilometre. Demek ki gemiler gelebiliyor. O zaman İzmir’e neden gelmediklerini ciddi şekilde konuşmak gerekiyor. Kuşadası’nda kruvaziyer turizmi halk tarafından benimsenmiş durumda. Esnaf, taksiciler, kafeler, restoranlar herkes bu turizmin kente kazandırdığını biliyor ve sahip çıkıyor. Aynı anlayışı orada net biçimde gördüm. Bu nedenle emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Dünyada artık bazı şehirler kruvaziyer gemi istemiyor. Amsterdam, Venedik, Barcelona bu konuda açık tavır aldı. Fransa ise yeni bir uygulamayla, kruvaziyer gemiyle gelen her yolcudan limanlarda 15 euro 'ayakbastı parası' almaya başladı. Aşırı turizmi engellemek için bunu yapıyorlar. Biz ise gemiler bize gelsin diye çaba gösteriyoruz. Bunu da takdirlerinize sunuyorum" dedi.
YENİ KANUN ÜYELERİ İKİYE BÖLDÜ
Mecliste ayrıca turizm ve vakıflarla ilgili kabul edilen yeni kanun teklifiyle ilgili konuşuldu. Kanun teklifine göre; marina, liman ve kıyı tesisleri ile gemi ve deniz turizm araçlarını kiralayan işletmeler artık misafirlerinin kimlik bilgilerini ve giriş-çıkış kayıtlarını tutacak.
Konuyla ilgili görüşlerini aktaran DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, “Deniz turizmi konusunda bakanlığımızın almış olduğu tedbirler var. Kayıt dışılıkla ve kültürel mirasla ilgili çalışmalar var. Bu anlamda kritik kararlar yürürlüğe girdi. Deniz ticaret aracı kiralayanların kimlik bilgilerini vermek zorunlu hale geldi. 3 defa fazla yolcudan yakalanmış bir arkadaş beni arıyor ve ‘belgemi alıyorlar” diyor bana. Bunu yapan da var” dedi. Kimlik uygulamasının sektörde zorluk çıkaracağını anlatan Meclis Üyesi Köksal Hantal, “Bir kadın aradı beni. Eşinin ceketinin cebinde benim broşürümü görmüş. Beni aradı, ‘Eşim tekneye kimle geldi’ diye bana soruyor. Bana bunları soranlar oluyor. Kimlik numarası istersek satışlarımız büyük ölçüde düşer. KVKK deyip sahil güvenlik denetleme yapıyor oraya bile bilgi vermeyenler oluyor” dedi.
Kaynak : HABER MERKEZİ