Dijital dönüşümün kalbi İzmir’de atıyor

EGİAD ve ESİAD iş birliğinde düzenlenen Dijital Dönüşüm Zirvesi’nde konuşan Vali Elban, Dijital dönüşümün sadece nesneler üzerine kalmayıp insanların da dönüşüme girmesi gerektiğini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 13.02.2024 11:26
  • Güncelleme Tarihi : 13.02.2024 08:31
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Dijital dönüşümün kalbi İzmir’de atıyor

KEMAL ÖZKURT-Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) ile Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) iş birliğinde “Yapay Zeka ile Akıllı Yarınlar” sloganıyla Dijital Dönüşüm Zirvesi düzenlendi. İlki 2017 yılında düzenlenen Endüstri 4.0 Zirvesi’nin devamı niteliğindeki Dijital Dönüşüm Zirvesi’nde, dijital dönüşümün önemi, sunduğu fırsatlar ve verimlilik artışı, özellikle yapay zeka gibi konular ele alındı. Zirveye İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, Ege Genç İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci katılım göstererek açılış konuşmaları gerçekleştirdi. Açılışta yaptığı konuşmada dijital dönüşümde insanımızın da dönüştürülerek sisteme hazırlanması gerektiğini belirten Vali Elban, “Dijital dönüşümü konuşurken konuların başında bence insan konusu gelmeli. Eğer biz insanımızı bu dijital dönüşüm çerçevesinde dönüştüremezsek daha doğrusu o alana hazırlayıp yetiştiremezsek dijital dönüşümle ilgili yaptığımız çalışmalar bugüne kadar sanayi devriminde yaptığımız diğer çalışmalar gibi eksik kalır.  Birbiriyle çok ilgisi olmayan, birinin bir alanda çok ilerlediği diğerinin diğer alanı ıskaladığı ama kimsenin kimseyi desteklemediği sonunda her kurumun her işletmenin, üniversitelerin birbirinden ayrı bir şeyler yaptığı ama sonuçta ülkenin dijital dönüşümüne hizmet eden ortak amaca hizmet edememek gibi kötü alışkanlığımızı maalesef devam ettiririz diye endişe ediyorum” dedi.

İNSANIMIZI DA DEĞİŞTİRMELİYİZ

Dijital dönüşümün sadece nesneler üzerine kalmayıp insanların da dönüşüme girmesi gerektiğini belirten Vali Elban, “Ülke olarak eğer biz bu dijital dönüşümü yapamazsak, bu yarışta da geri kalırsak maalesef yine diğer teknoloji üreten, teknolojiye yatırım yapan ülke ve şirketlerin kıymetli bir pazarı olmaya devam edeceğiz. Dijital dönüşümü konuşurken konuların başında bence insan konusu gelmeli. Çünkü dijital dönüşüm konuşurken hep nesnelerden, internetten, buluttan, veri analizi veri güvenliği gibi birçok şeyden bahsediyoruz ama bütün bunlarla ilgili insan dönüşümü de bence dijital dönüşümün en önemli parçası. Dijital dönüşümü konuşurken konuların başında bence insan konusu gelmeli. Eğer biz insanımızı bu dijital dönüşüm çerçevesinde dönüştüremezsek daha doğrusu o alana hazırlayıp yetiştiremezsek dijital dönüşümle ilgili yaptığımız çalışmalar bugüne kadar sanayi devriminde yaptığımız diğer çalışmalar gibi eksik kalır.  Birbiriyle çok ilgisi olmayan, birinin bir alanda çok ilerlediği diğerinin diğer alanı ıskaladığı ama kimsenin kimseyi desteklemediği sonunda her kurumun her işletmenin, üniversitelerin birbirinden ayrı bir şeyler yaptığı ama sonuçta ülkenin dijital dönüşümüne hizmet eden ortak amaca hizmet edememek gibi kötü alışkanlığımızı maalesef devam ettiririz diye endişe ediyorum.Burada konuşulacak konularla birlikte dijital dönüşümün en başta insan dönüşümüyle birlikte tüm işletmelerimizde kurumlarımızda bir an evvel gerçekleşmesi gerektiğini çok inanarak söylüyorum” diye konuştu.

DÖNÜŞÜMÜN LİDERİ OLMALIYIZ

Dijital dönüşümle birlikte insanların işini kaybetme tehlikesinden korkmamak gerektiğini korkulacak olan şeyin yarışa katılmamak bu yarışta yer alamamak bu yarışta öncü rol sahibi olamamak olduğunu vurgulayan Elban, “Biz dönüşemezsek bizi müşteri olarak zaten dönüştürecekler ama bu işin kazananı değil kaybedeni olarak dönüşeceğiz. Dolayısıyla dönüşmek diye bir şey yok zaten dönüşeceğiz ama kazanan olarak dönüşmek, dönüşümün lideri, aktörü olarak o işin içinde yer almak bizim olmamız gerektiği ya da bizim arzu ettiğimiz rol bu diye düşünüyorum. Onun için başta insan kaynağımızın doğru planlanması, doğru yetiştirilmesi olmak üzere bu alanda hep beraber el birliğiyle çalışmalıyız. Öte yandan, tabii bu zirveler yapıyoruz ve birçok veriyi de karşılıklı hem açılışta hem de oturumlarda paylaşıyoruz ama bu ve benzeri zirvelerde konuştuğumuz konularla ilgili zirveye başladığımızdan itibaren gelecek olan ilk zirveye kadar konuştuğumuz konularla ilgili ne yapmışız nereye gitmişiz ne değişmiş ne değişmemiş bunu da bir ölçüm yapması gerekir. Bu işin uzmanı kıymetli bir topluluğu buralara toplayıp günlerce kafa yoğurduktan sonra eğer bununla ilgili bir ilerleme kaydedemiyorsak, bu duyguyu geçiremiyorsak bu da yine düşünülmesi gereken ve bu tür organizasyonların da dönüştürülmesi gereken bir durum olduğunu ben düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

DİJİTAL YENİLİKLERE DAYALI EĞİTİM

Teknolojik yeniliklerin küresel dönüşümün temel taşlarından birini oluşturduğunu ve sektörel ayrım gözetmeksizin iş dünyasının temelini yeniden şekillendirdiğini dile getiren Yelkenbiçer, “Yeni nesil teknolojilerin getirdiği yenilikler, katma değer yaratma, ekonomik büyümeye katkıda bulunma ve istihdam fırsatları sunma bakımından önemli bir role sahip. Enerji, sağlık, tarım ve otomotiv gibi çeşitli sektörlerde, yüksek teknoloji ürünlerinin kullanımı, ekonomik faaliyetlerde önemli bir ivme kazandırıyor. Küresel çapta mevcut belirsizlikler, küresel tedarik zincirlerinin daha dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirilmesinin zorunluluğunu vurguluyor. Bu bağlamda, yeşil teknolojilere olan ihtiyaç artmakta ve dijital teknolojiler kullanılarak sürdürülebilir bir geleceğin altyapısı kurulmaktadır. EGİAD Think Tank 2023 Girişimcilik araştırma raporu bulgularından biri de girişimcilerin yeşil ve dijital dönüşümünde öncü olduğu bilgisidir. Özellikle KOBİ ve büyük işletmelerimizin girişimci dostu olmaları, ikiz dönüşümde dünya çapında başarılar yakalayacak potansiyele sahip girişimcilerimizle beraber çalışabilecek ortam inşa edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizde şirketler, nitelikli eleman bulmakta zorlandıklarını ifade ederken, aynı zamanda üniversite mezunu işsizler, eğitim veya istihdam alanında yer almayan gençler ve giderek artıyor. Nitelikli insan kaynağının yurt dışına göç etmesi gibi sorunlara da kendimize dert ediniyoruz. Eğitim sistemimizi sorgulayıcı ve araştırmacı bireyler yetiştirecek, analitik, özgür ve yaratıcı düşünme yetenekleri kazandıracak, yeni nesil üretim ve sanayide dönüşüm hamlesine uygun dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirecek şekilde masaya yatırmamız gereklidir” dedi.

ÜLKE OLARAK ÇOK GERİDEYİZ

Yapay zekanın sağladığı hız, verimlilik artışı gibi unsurların, 2030’a kadar küresel ekonomiye 15.7 trilyon dolar katkıda bulunacağını öngördüklerini fakat Türkiye’nin ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin oranın yüzde 4 gibi düşük bir seviyede kaldığını belirten Zorlu, “Buna karşılık 2025’e gelindiğinde, yapay zekanın 85 milyon işi ortadan kaldırabileceğinden, ancak 97 milyon yeni iş yaratabileceğinden de bahsediliyor. 12 milyon iş artışı çok dikkat çekici bir hesaplama. Ayrıca, dijital dönüşüm için küresel harcamaların 2026 yılına kadar 3,4 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Ülkemizdeki duruma bakarsak, halihazırda ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin oranı yüzde 4 gibi düşük bir seviyede. Gelişmiş ülkeler arasında yer alabilmemizin yolu teknoloji ve inovasyona dayalı dijital dönüşümden geçiyor. Bu noktada nitelikli insan gücü yetiştirilmesi ve bilime dayalı kapsamlı eğitim koşullarının vakit kaybetmeden oluşturulması anahtar unsur. Kısaca ifade etmem gerekirse, nitelikli eğitim ve insan gücü, dijital dönüşüm ve katma değerli üretim formülüne dayanan bir zincirleme reaksiyona şiddetle ihtiyacımız var” diye belirtti.

BİLİMSEL ARAŞTIRMALARA KAYNAK YETERSİZ

Türkiye’de bilimsel gelişime, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine ayrılan kaynaklar halen kısıtlı olduğuna dikkat çeken İnci, “Bir yani ekonomik düzenin gerektirdiği rekabet gücünün yüksek katma değer yaratmaktan ve her alanda verimliliği tesis etmekten geçtiğini biliyoruz. Kamunun, özel sektörün, akademinin sinerji ile hareket ettiği bir sürece bu nedenle vurgu yapıyoruz.  Başarıyı yeni nesil teknolojileri geliştirerek teknolojiyi sağlıklı bir şekilde iş modellerimizi entegre ederek ve güçlü bir teknoloji ekosistemi oluşturarak sağlayabiliriz. Bilimsel gelişme Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine ayrılan kaynaklar halen kısıtlı. Üniversite, sanayi, kamu iş birlikleri çeşitli ve verimli değil. Bilimsel araştırma sayısı gibi patent sayısı da. Bu eksiğimiz ülkelerin ortalaması ile karşılaştırıldığında Türkiye Ar-Ge harcama yoğunluğu yüksek teknolojili ürün ihracatı patentler ve araştırmacı sayısı gibi temel göstergelerde OCD ülkeleri ortalamasının bir hayli gerisinde kalmaktadır” şeklinde konuştu.

HABER MERKEZİ

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ