Ege’nin sessiz hazinesi: 7,5 milyar dolarlık potansiyel var; 5’te biriyle yetiniyoruz!

Yaz turizmi denince akla, deniz, kum ve güneş gelse de Ege ve incisi İzmir, kültürel zenginliği ile daha fazlasını vadediyor. Ancak altyapı yetersizliği, sahipsiz kalan antik kentler, zamansız restorasyonlarla yıllık 7,5 milyar dolarlık potansiyelin sadece 5’te biriyle yetiniyoruz


  • Oluşturulma Tarihi : 23.05.2025 08:59
  • Güncelleme Tarihi : 23.05.2025 08:59
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Ege’nin sessiz hazinesi: 7,5 milyar dolarlık potansiyel var; 5’te biriyle yetiniyoruz! haberinin görseli

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER/ Yaz mevsimi geliyor, turizm sektörü canlanıyor. Yaz mevsiminde akla gelen ilk turizm türü deniz, kum, güneş turizmi olsa da zengin tarihi değerlere sahip Ege Bölgesi, kültür ve inanç turizminde doğru planlama ile daha fazla gelir getirebilecek potansiyele sahip. Efes Antik Kenti, Pamukkale Hierapolis, Meryem Ana Evi, Bergama Antik Kenti, Didyma-Apollon Tapınağı, Bodrum Kalesi ve Antik Tiyatro, Sardeis Antik Kenti, Aizonia Antik Kenti, Şirince… Saymakla bitmeyen bu değerlere her yıl en az 5 milyon turist geliyor ve ülkemiz en az 1,5 milyar dolar döviz kazanıyor. 

TARİHİ ALANLARDA OTLAYAN KUZULAR…

Kültür ve inanç turizmi de tanıtım, kalifiye elaman sorunu, bütçe, lojistik vb. sorunlarla boğuşuyor. Bu sorunların ışığında Ege’nin tarihi binlerce yıl öncesine dayanan antik kentlerini ziyaret ettiğiniz zaman Teos’ta antik kentin dibinde otlayan koyunlar, Efes’in antik tiyatrosunun eşsiz siluetini bozan vinçler ve yerlerde bulunan değeri milyonlarca dolar değerindeki tarihi taşları görebiliyorsunuz. Ya da Milet Antik Kenti’nde kentin tarihi planını anlatan panoların silinmiş olduğunu ve güncellenmesi gerektiğini rahatlıkla gözlemleyebiliyorsunuz. Peki kültür turizmi neden bu kadar göz ardı ediliyor? Sektör uzmanları yeni açılan turizm sezonunda bu sorunu değerlendirdi. Uzmanlar, zamansız ve ağır ilerleyen restorasyonlardan, kalifiye elaman ve lojistik problemlerden yakınarak, büyük bir potansiyelin ıskalandığını düşünüyor. 

7,5 MİLYAR DOLARLIK POTANSİYEL

Yapay Zeka’ya göre Ege Bölgesi, potansiyelini yüzde yüz kullanabilecek durumda olsaydı; Ulaşım ve altyapı tam olsaydı (hızlı tren, direkt hava bağlantıları), tanıtım güçlü yapılsaydı (dijital kampanyalar, uluslararası fuarlar), ören yerleri akıllı sistemlerle donatılsaydı (ışıklandırma, dijital rehberler), girişimciler desteklenseydi (yerel ürün pazarı, rehberlik, butik oteller), hac turizmi için özel yollar, alanlar ve etkinlikler tasarlansaydı, bölgeye toplam yılda 15 milyon turist gelir, kişi başı harcama 400-500 dolar seviyesinde olur, tahmini alt sınır 6 milyar Dolar, üst sınır ise 7,5 milyar dolar gelir sadece kültür turizminde elde edilirdi. Bu rakam Türkiye’nin toplam turizminin yüzde 12’si. Ege şu anda bu potansiyelinin sadece yüzde 20-25’ini kullanabiliyor. Bu gelirlerin de sadece yüzde 20-25’ini elde edebiliyor. 

İŞLER: YÜZDE 4’ÜNÜ KULLANABİLİYORUZ

Tarih ile turizm arasındaki ilişkinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar (ETİK) Birliği Başkanı Mehmet İşler, kültür turistinin; kum, deniz ve güneşe gelmediğini, tarihe ve mitolojiye geldiğine dikkat çekti. İşler, kültür turistinin konaklama ve diğer gezilere kişi başı bıraktıkları rakam diğer turizm çeşitlerinden daha fazla olduğuna vurgu yaparak “Türkiye tarih açısından batıdan doğuya çok büyük bir zenginliğe sahip bir ülkedir. Maalesef biz şu an dünya pazarında kültür turizminin yüzde 4’ünü kullanabiliyoruz. Oysa Türkiye’nin tek başına yakaladığı 60 milyon turistin yüzde 50’sini getirebilecek kapasitede bir kuvvet kültür turizmi. Ancak Türkiye bu kuvveti yeterli tanıtım ile öne çıkartamıyor. Zamanında yurt dışına çıkarılan var olan bazı tarihsel değerlerin geri getirilmesi ve yeni tarihsel kalıntıların ortaya çıkarılması ile ben Türk turizminin dünya turizminde önemli bir yer alacağını düşünüyorum. Çünkü bir tarih hazinesine sahibiz. Birçok medeniyetin izleri var” ifadelerini kullandı. 

BÜTÇE ARTIRILABİLİR

Tarihi ören yerlerindeki restorasyon sorununa değinen İşler, “Restorasyonlar ağır ilerlemek zorunda. Çünkü uzun yıllar toprağın altında kalmış hiçbir değere zarar vermeden, hiçbir değeri ıskalamadan, ince fırçalarla uzun zamana yayılan bir çalışma yapılması lazım. Burada bir kepçe veya kaldıraç kullanamazsınız. Ufak ufak çabalarla bütün yer altının gün yüzüne çıkartılması lazım” dedi. Çözüm önerisi de sunan İşler, “Bütçe artırılabilir. Artırdığınız bütçe ile 10 kişi ile verdiğiniz bu hizmeti 30 kişi veya 50 kişiyle verebilecek insan gücüne erişebilirsiniz. Burada da şöyle bir sorun ortaya çıkıyor: lojistik sorunla birlikte kalifiye insanları koymadığınız zaman yer altındaki zenginliği ortaya çıkarırken bu zenginliğe zarar verebilirsiniz. Bunun için yetişmiş kadrolara ihtiyaç var. Yurt dışı ile irtibata geçip oradan gerekli lojistik destekle restorasyon çalışmalarını hızlandırabilirsiniz” dedi. 

GÜNÜ ISKALAMAMAK İÇİN…

ETİK olarak kültür turizmi ile ilgili yaptıkları çalışmalara ilişkin bilgiler aktaran İşler, “Bizde konaklama vergisi var. Turizm Geliştirme Ajansı’mız (TGA) var. Turizmcilerin gündeminde yer alan, kültür turizmi de dahil birçok şeyi bu ajansta sık sık dile getiriyoruz ama sıraya alınıyor. Bu ülke aynı zamanda büyük bir deprem geçirdi. Kaynaklar öncelikli olarak deprem bölgesine verildi. Türk turizmi bu kaynaklara yeni ulaştı ve yeni yeni kullanmaya başladı. Ben inanıyorum ki; süreç içerisinde bu kaynaklarla Türk turizmi hak ettiği yere gelecektir. Biz bunları talep ediyoruz, TGA’da dile getiriyoruz. Ama yönetim kurulu kaynakların kullanımını sıraya alıyor. Bakanlık da zaten elindeki kadro ve bütçeyle bu kadarını yapabiliyor. Bütçe ve öncelik işi. Şu anda kum, deniz, güneş turizminde başarılıyız. Yurt dışındaki ülkelerin televizyonlarına eskiden reklam veremiyorduk. TGA sayesinde şu anı kurtarmak ve şu anı çekmek için oraya ciddi reklamlar veriyoruz. Orayı bırakıp, buraya kaydığımız zaman günü ıskalarız” dedi. 

ŞAŞZADE: EGE POTANSİYELİNİ KULLANAMIYOR

Konunun bir başka yönü ise sahada tarihi değerleri gelen milyonlarca turiste aktarmaya özen gösteren, tarihi adeta onlara yeniden yaşatan turist rehberlerinin gözlemleri. İzmir Turist Rehberleri Odası Denetim Kurulu Üyesi Macit Şaşzade de Ege’nin kültür ve inanç turizminde potansiyelinin çok geride kaldığını ifade etti. Şaşzade, “Ege Bölgesi’nin turizm açısından; yurt dışına tanıtılan deniz, kum, güneş yönünden kurtulup artık farklı yönlerimizi öne çıkarmamız gerektiğini her zaman vurguluyorum. Ege Bölgesi inanç turizmi alanında inanılmaz güçlü bir potansiyele sahip. Güneydoğu, Tarsus, Antakya ne kadar önemliyse bizim bölgemizde de Unesco şehirleri var, Yedi Kiliseler var, ciddi tarihi değere sahip şehirlerimiz var. Ege Bölgesi’nin potansiyeli tam olarak kullanılmıyor. Bürokraside bulunan kişiler sahaya hakim değil” diye konuştu. 

TURİZM SEZONUNDA RESTORASYON

Sezon ile restorasyon çalışmalarının aynı zamanda başlamasının ilginç olduğunu değerlendiren Şaşzade, “Pamukkale’nin güney kapısı kapanmak üzereydi, basın reaksiyon gösterdi. Kapanmayacağını öğrendim. Yani bu tip çalışmaları kış dönemine alamaz mıyız? Şu anda o kadar kalabalık bir yer ki Pamukkale, o kadar muhteşem bir turizm değeri ki; hali hazırda özellikle Güneydoğu Asya’dan, Uzak Doğu’dan ciddi bir turist akını varken ülkemize bu potansiyeli bozmamak lazım. Bugün Bergama Kızıl Avlu’da restorasyon başlamış. Neden bunlar tam turizm sezonunda yapılıyor?” dedi. İzmir’in dünya tarihi açısından en önemli tarihi değerlerinin başında gelen Efes’teki restorasyon çalışmalarını değerlendiren Şaşzade, “Zamanlama çok yanlış. Bildiğim kadarıyla orada Avusturyalı bir ekip çalışıyor. Onlar da yazın geliyor. Birkaç ay çalışıp geri gidiyorlar. Tamamlanmadığı zaman da tiyatro açılmıyor. Her gelen o antik tiyatroyu uzaktan çekebiliyor. Uzaktan fotoğraf çekmek bile zor çünkü silueti bozan vinçler var. Bu kadar önemli bir yeri görmek isteyen birinin vinçle görmesi de hoş olmuyor. Keşke bu çalışmaları kış dönemine alabilsek. Efes’te gemi turizmi olduğunu da düşünürsek; ciddi bir turist akını var. Hem yurt içinden hem de yurt dışından ciddi bir kitle her gün Efes’i görmeye geliyor. Bu potansiyelin içinde en kıymetli bölgelerden tiyatro tam olarak görülmüyor. Kalifiye eleman sıkıntısı da yaşanıyor. Türkiye çok ciddi bir çalışma yapıyor orada” ifadelerini kullandı. 

DİJİTAL TEKNOLOJİ ve TARİH

Dijital teknolojinin turizmde son yıllarda daha fazla yer almasını değerlendiren Şaşzade, “Teknoloji turizm sektörüne girebilir. Bu normal bir şey ama rehberler olarak biz orada tarihi yaşatıyoruz. Yani bir dijital makineden alacağınız ‘Şurası şudur’ şeklindeki bilgi ile ne öğrenebilirsiniz. Biz alanda bulunan şeylerin bağlantılarını gelenlere anlatıyoruz. Onun için bizimki çok farklı” dedi. 

Ege Bölgesi’nde göz ardı edilen tarihi yerlerden bahseden Şaşzade, “Teos çok önemli, biraz daha ayağa kaldırılmalı. Çalışma yapılıyor. Denizli’de Collesea inanç turizmi açısından çok önemli. Yüzey çalışmaları yapılıyor” diye konuştu.

TARİHİ ANLATAN PANOLAR YETERSİZ

Tarihi ören yerlerine asılan bilgi panolarında yeterli bilgilerin yer almadığını dile getiren Şaşzade, “Buralarda bilgilendirme faaliyetleri yetersiz. Oralara asılan panoların güncellenmesi gerekiyor. Birçok yerde, mesela Milet’te panolar silinmiş, yok olmuş. Yukarıda şehrin planı vardı, yok olmuş, silinmişti. Bu panoların düzenlenmesi, güncel hale getirilmesi çok kıymetli bir çalışma olur” dedi. 

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ