Sayfa Yükleniyor...
Türkiye ekonomisinde büyüme hızındaki düşüşün, tüketim harcamalarındaki gerilemeyle bağlantılı olduğunu belirten Ekonomist Mahfi Eğilmez, yüksek faiz politikasının talebi azalttığını ve ekonomiyi "yumuşak iniş" sürecine soktuğunu ifade etti
Türkiye ekonomisi, 2024'ün ilk çeyreğinde yüzde 5,3 büyüme kaydederken, uygulanan dezenflasyon programı kapsamında ikinci çeyrekte yüzde 2,3’e, üçüncü çeyrekte ise yüzde 2,1’e geriledi. 12 aylık büyüme oranı yüzde 3,6 olarak hesaplanırken, son çeyrekte bu oranın yüzde 3 seviyelerinde gerçekleşeceği öngörülüyor. Eğilmez, bu tabloyu "ekonomide soğuma" olarak nitelendirirken, büyümedeki yavaşlamanın tüketim harcamalarındaki düşüşten kaynaklandığını ifade etti.
Eğilmez, TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, 3. çeyrek: Temmuz-Eylül, 2024 Haber Bülteni ve eklerindeki verileri kullanarak hazırladığı tabloda şu sonuçlara ulaştı; “2021 yılında özel tüketim harcamalarındaki artış yüzde 43,2 olarak kaydedilirken, bu oran 2022'de yüzde 120,4'e ulaşmıştı. Ancak 2023’te yüzde 82,3’e, 2024'ün dokuz ayında ise yüzde 70,1’e geriledi. Özellikle dayanıklı mallar tüketimi dramatik bir düşüş yaşadı. 2021'de yüzde 53 olan artış oranı, 2024'te yüzde 41,8'e kadar indi. Yarı dayanıklı ve dayanıksız mallar tüketiminde de benzer bir eğilim görüldü. Yarı dayanıklı mallar tüketimi 2021'de yüzde 58,6 artarken, bu oran 2024'te yüzde 61,6’ya düştü. Dayanıksız mallar tüketiminde de 2021'de yüzde 36 olan artış, 2024'te yüzde 65 seviyesine geriledi. Hizmet tüketiminde ise daha ılımlı bir düşüş dikkat çekiyor. 2021'de yüzde 45,3 olan artış oranı, 2024'te yüzde 86,3’e geriledi. 2024 yılı sonunda enflasyonun yüzde 44 olması bekleniyor. Bu oran, 2022’deki yüzde 64,3’lük zirvenin oldukça altında. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyüme oranı 2021'de yüzde 5,5 iken, bu oran 2024'te yüzde 3,6’ya kadar geriledi. Bu düşüş, ekonomideki talep daralmasının etkilerini açıkça yansıtıyor.”
Ekonomideki soğumanın arkasında yatan neden tüketim harcamalarının yani talebin hız kesmiş olmasından kaynaklandığını belirten Eğilmez, “2024 yılında tüketim harcamalarının artış hızı geçen yıla göre bütün kalemlerde gerilemiş bulunuyor. 2023 sonuçlarına bakarsak, üst üste ikinci yılda da gerileme olduğunu görebiliriz. En büyük gerileme dayanıklı tüketim mallarında en az gerileme ise hizmet tüketiminde görülmüş. 2022 yılında görülen büyük sıçramalar faizin 2021 Eylül ayından itibaren düşürülmeye başlanmasının ve reel olarak enflasyonun çok altında kalmasının sonucudur. Ki bugünkü sorunlarımızın da temel yaratıcısıdır. Tüketim harcamaları ile enflasyon oranlarını birlikte ele aldığımızda yüzde 50 olarak belirlenen faizin tüketimi azalttığını ve onun da enflasyonu düşürdüğünü görüyoruz. Faizin yüksekliği talep enflasyonunu düşürücü etki yapmakla birlikte maliyet enflasyonunu artırıcı etki ortaya çıkarmıştır. Buna karşın kurdaki değişimin düşük kalması, faizin, maliyetlerde çok daha büyük artışa neden olmasını önlemiştir” diye konuştu.
Önümüzdeki süreçte Merkez Bankası’nın faiz indirimleri konusunda bir kıskaca girme olasılığının yüksek olduğunda dikkat çeken Eğilmez, “Büyümedeki düşüş, enflasyonda düşüş olduğu için siyasetçi tarafından bugüne kadar idare edilebildi. Ne var ki büyüme sıfıra doğru yaklaştıkça üretici ve satıcılara verdiği rahatsızlık artmaya başlar ve bu kesimin talebiyle faizin düşürülmesi yönündeki baskılar şiddetlenir. İş dünyasının bazı kesimlerinden yükselen faizin düşürülmesi yönündeki talepler arttıkça siyasetçi devreye girme ihtiyacı duyar. İşte o aşamada da Merkez Bankası iki tercih arasında sıkışıp kalır: Faizi indirse enflasyonun yeniden yükselmesi riski, indirmese kredi kullanan şirketlerin şikâyetlerine dayalı siyasetçi baskılarına muhatap olma meselesi” dedi.
BERKAY ERDEN