- Ekonomi
- 21.05.2025 12:47
Plastik sektörü ihracatta güçlü bir paya sahip olsa da geri dönüşüm eksiklikleri ve petrokimya üretimindeki gerilemenin sektörü tehdit ettiğini belirten EGEPLASDER Başkanı Şener Gençer, “Altını çöpe atıyoruz” uyarısında bulundu
KEMAL ÖZKURT/ÖZEL HABER - Plastik, günümüz sanayisinin en stratejik hammaddelerinden biri olarak öne çıkıyor. Ambalaj, otomotiv, tarım, inşaat gibi pek çok sektörde geniş bir kullanım alanına sahip olan plastik ürünler, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin ihracat gücünü de besliyor. 2025 yılı Mart sonu itibarıyla Türkiye’nin kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı 23,4 milyar dolara ulaşırken, bunun 2,7 milyar dolarlık kısmını plastik ve plastik mamulleri oluşturdu. Ancak sektör temsilcileri bu başarı tablosunun sürdürülebilir olmadığını, üretim tarafında ciddi yapısal sorunlar bulunduğunu belirtiyor. Ege Plastik Sanayicileri Derneği (EGEPLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şener Gençer, plastik atıkların kaynağında ayrıştırılamamasının ve geri dönüşüm altyapısındaki yetersizliklerin de sektörü olumsuz etkilediğini belirterek, “Metal, alüminyum kâğıt veya plastik hepsi altın değerinde. Biz şu anda maalesef altını çöpe atıyoruz. Oysa atık meselesi çözülürse, ülkemiz kendi kendine yetecek ve yeni bir petrokimya tesisi kurulmuş gibi bir etki yaratacaktır. Yeni bir petrokimya istiyorsak, bunu bugün için çöpte aramak zorundayız” dedi. Gençer, ayrıca Türkiye’nin petrokimya üretiminde her geçen gün zayıfladığını vurgulayarak, özelleştirme öncesi iç pazarda yüzde 24 paya sahip olan PETKİM’in bugün yüzde 7’ye kadar gerilediğine dikkat çekti.
Granül hale getirilen plastiklerin standart ürünlere belli oranlarda karıştırılarak kullanımından memnuniyet duyduklarını ancak evsel atık konusunda Türkiye’nin halen yetersiz olduğunu dile getiren Gençer, “Plastik çöplerimizi kaynağında ayrıştırmakta sorun yaşıyoruz. Gelişmiş ülkelerde kâğıt, organik ve plastik atıklar kaynağında ayrılır ve geri dönüştürülecek şekilde toplanır. Kompost gübre, kâğıt ve plastikten hammadde; cam ve alüminyum kutulardan da yeni ürünler elde edilir. Bizde ise bu konuda henüz yeterli hukuki ve altyapısal adımlar atılmamıştır. Sıfır atık projeleri ve torba dağıtımı gibi uygulamaların ötesine geçememekteyiz. Oysa atık meselesi çözülürse, ülkemiz kendi ayağıyla kendisine yetecek ve ülkemizde yeni bir petrokimya tesisi kurulmuş gibi bir etki yaratacaktır. Bu konunun gecikmesi hâlinde, ülkemizde ayrıştırılmadan doğrudan çöp baskısıyla hurda plastiklerin ve kâğıtların enerjiye dönüştürülmek üzere yakılıp imha edilmeye gönderilmesi dışında bir hal kalmayacaktır. Şu anda çimento fabrikalarına çöp hâline getirdiğimiz hurdaları gönderiyoruz. Yani dolarla aldığımız hammaddeleri hurdaya gönderiyoruz” dedi.
PETKİM’in özelleştirilmesinin ardından 17 sene içerisinde 4 kat değer kaybettiğine dikkat çeken Gençer, “Başta plastik sektörü olmak üzere birçok sektörün temel hammaddesi olan petrokimya ürünlerinin üretiminde ülkemiz giderek zayıflamaktadır. Tek yerli üreticimiz PETKİM’in pazar payı şu an yüzde 7’ye gerilemiştir. Sektör temsilcileri olarak yıllar boyunca ‘Ülkemize en az 5 PETKİM daha lazım’ diyorduk. Bugün geldiğimiz noktada ‘En az 10 PETKİM daha olmalı’ diyoruz. Buradaki can yakıcı çelişki şudur: 2008 yılına kadar kamu şirketi kimliği taşıyan PETKİM, özelleştirildiğinde iç pazarda yüzde 24’lük bir paya sahipti. Özelleştirmeler, daha fazla üretim, daha kaliteli ve rekabetçi ürün, yerli üretimin artırılması amacıyla savunuluyordu. Ancak bugün PETKİM’in payı, özelleştirildiği günden bu yana 17 yılda 4 kat azalmıştır” diye belirtti.
Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) projesinin ivedilikle hayata geçmesi gerektiğini vurgulayan Gençer, “Bu sistemin yasası çıkalı 3 yıl oldu, 4. yıla giriyoruz ama uygulama sürekli erteleniyor. Marketlerde 25 kuruşa poşet uygulaması anında yürürlüğe girdi, ancak depozito makineleriyle ilgili adım atılamadı. Bu da sistemin işleyememesine neden oluyor. GEKAP projesi çalıştırılamazsa, kaynağında atık toplama işlemi çözülemez. Bu konunun varsa eksikleri tamamlanarak uygulamaya geçilmesi gerekiyor Yeni bir petrokimya istiyorsak, bunu bugün için çöpte aramak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Geri dönüşüm bilincinin okullarda başlaması gerektiğini söyleyen Gençer, “Kreşlerde, anaokullarında ve ilkokullarda çocuklara çöplerin ne kadar kıymetli ve atılmaması gerektiğiyle ilgili eğitimler verildiğinde bunun çok yararlı olacağına inanıyorum. ‘Ağaç yaşken eğilir’ sözüyle hareket ederek çocuklara erken yaşta bu alışkanlıkları kazandırmalıyız. Metal, alüminyum kâğıt veya plastik hepsi altın değerinde. Biz şu anda maalesef altını çöpe atıyoruz. Plastik, doğayı kirletir deniyor ama plastik altın gibidir. Yenisi de para, eskisi de. Dolarla, Euro’yla alıyoruz. Plastiği doğaya atan insandır, doğaya atmazsanız doğada da sorun olmaz. Metal denize batar, cam dibe çöker, yağ suda çözünür günahkâr plastik suyun üstünde kalır. Sorun plastiğin kendisi değil, yanlış kullanımıdır. Halledilecek ama devlet politikası lazım” açıklamasında bulundu.