Güven odaklı zirve İzmir’de gerçekleştirildi

İzmir’in ilk defa ev sahipliği yaptığı ve bu yıl 16’ıncısı gerçekleşen Kurumsal Sorumluluk Zirvesinde güven teması hakim olurken; zirveye katılan konuşmacılar sürdürülebilirlik ve cinsiyet eşitliği gibi konulara da dikkat çekti.


  • Oluşturulma Tarihi : 29.04.2025 14:37
  • Güncelleme Tarihi : 29.04.2025 14:37
  • Kaynak : BERKAY ERDEN
Güven odaklı zirve İzmir’de gerçekleştirildi haberinin görseli

Türkiye’nin kurumsal sorumluluk alanındaki en köklü etkinliklerinden biri olan Kurumsal Sorumluluk Zirvesi, bu yıl ilk kez İzmir’de düzenlendi. Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği (TKSD) tarafından, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) iş birliği ve Norm Holding ana sponsorluğunda İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’nde 16’ncısı gerçekleşen zirvede bu yıl ana tema “güven” olurken; şeffaflık, hesap verebilirlik, sürdürülebilirlik stratejileri, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yeşil finansman gibi başlıkların tartışıldığı zirvenin açılış konuşmalarını TKSD Yönetim Kurulu Başkanı Nuran Aksu, ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu ve Norm Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Uysal gerçekleştirdi. 

AKSU: BİR ARAYA GETİRME SORUMLULUĞUMUZ VAR

Dernek olarak zaman içerisinde değişim ve dönüşüm geçirdiklerini ifade eden Aksu, kendilerinin bir araya getirme sorumluluklarının olduğunu ifade etti. Derneğin yürüttüğü faaliyetler hakkında da bilgiler paylaşan Aksu, ”Öncelikle bu sahnede olabildiğim için borçlu olduğum Mustafa Kemal Atatürk’e minnetlerimi sunuyorum. Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği olarak 27 senelik bir derneğiz. Yeni kavramlar girdi hayatınıza. Tüm bunların hakkında iş dünyasına, kamuya, sivil topluma bilgi ve bu konuda farkındalık oluşturmak üzere yola çıktık ve bu konuda da gelişmeye devam ediyoruz. Tüm bunları yaparken aslında en önemli amacımız son iki dönemdir üstüne odaklandığımız, küçücük bir dünyaydı sorumluluk, sürdürülebilirlik gibi konularda çalışan ekipler olarak. Dolayısıyla şunu kendimize misyonlar edindik. Dedik ki evet her yıl farklı şeyler yapmak, farklı şeyler bilmek, her birimize bir şeyler yapmak istiyoruz. Marka değerini performansı, yetkinlikleri arttırmak üzere bunları ilişkilendiriyoruz, entegre ediyoruz. Ama birbirimizden çok korkuyoruz. Dolayısıyla bizim ikinci alan amacımız bu misyonda bütün bu konuda çalışan insanları sürekli bir araya getirme sorumluluğumuz var dedik. Ve şu an iki senedir de derneğin yaptığı bazı ana etkinliklerimizi hayata geçirdik. Bunlardan bir tanesi hem de dört kez gerçekleştiriyoruz. Bazen dediğim gibi regülasyonlarla ilgili bilgiyi alanındaki uzman isimlerden gelip giyiniyoruz Aşağı yukarı 30-40 kişilik gruplar oluyor bunlar. Bir saatteki konuşmadan sonra interaktif olarak hem konuşuyoruz, hem de gelen bütün yetkililer birbirleriyle tanışıp orada farklı iş birlikleri de çıkartabiliyorlar. Bunun dışında zirvemiz var her sene gerçekleştirdiğimiz. Yine sürdürülebilir kalkınmaya değer katan ödüller sürecimiz var. Süreç başladı, ödül sürecimiz. Çevre ve Sosyal konularında proje yapan ama bu projelerin etkisini kanıtlayan projelerin dahil olduğu iki ayrı jürinin devrede olduğu matematiksel hesaplarla ölçümlenen ödül sürecimiz şu anda başladı” dedi.

İZMİR İLK OLDU

Dernek olarak çalışmalarının Beyaz Yakalı kişilerin yoğun olarak bulunduğu İstanbul’da yürütmenin yeterli olmadığını anladıklarını belirten Aksu, zirveyi Türkiye’nin 7 bölgesine de taşıma kararı aldıklarını belirtti. Bu anlamda seçtikleri ilk şehrin İzmir olduğunu söyleyen Aksu,  “Bütün bunları yaparken üç derneğin yönetim kurulunda konuşurken şunu masanın ortasına attık. Dedik ki sürekli İstanbul'dayız. Beyaz Yakanın olduğu, merkezi kararların alındığı, ana finansmanların kararlarının çıktığı bütün merkez İstanbul'da. Fakat sürdürülebilirlik dediğimiz ana alanlar aslında sanayinin üretimi yerel bölge halklarının olduğu yerlerde çok daha fazla önemli. Davranışa döndüğü yer burası. Dolayısıyla dedik ki artık Türkiye'nin 7 bölge temsiliyetiyle sanayiye, üretime, yakın olma, özelliği taşıyan  yerleri seçerek bölge temsiliyetleriyle illere taşıyalım. İlkini de İzmir olarak belirledik ve bu sene İzmir'de 16’ıncısını güven temasıyla gerçekleştiriyoruz. Bir başka şehre taşınması çok zor. Ama bu süreçte bize gerçekten çok büyük destek vere destekçilerimize çok teşekkür ediyorum ve bugün güven temasını konuşacağınız noktada çok iyi biliyoruz ki gitgide daha da kaybettiğimiz güvenin olmadığı yerde yaşamın olmadığı, yaşamın olmadığı yerde yetkinliğin olmadığı, yetkinliğin olmadığı yerde korkunun devreye girdiği, korkunun devreye girdiği yerde öfkenin başladığı, öfkenin olduğu yerde Birlikte yaşamanın imkansız olduğu yaşamlar mevcuttur. Dolayısıyla biz bunları belki hayatımızda hepimiz çok yoğun çalışırken hissetmiyoruz. Ama bu güvensizlik pek çok şeyi pek çok iş hedefine etkiliyor” diye konuştu.

ŞİRKETLERİN DEĞERİ TOPLUMA KATKI İLE ÖÇÜLÜYOR

Zirvenin ikinci konuşmacısı olan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, yaptığı konuşmada günümüz dünyasında şirketlerin başarısının sadece ekonomi ile ölçülemeyeceğini belirtti. Şirketlerin toplumsal sorumluluklar üstlendiğini de belirten Zorlu, “Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği ile birlikte, Türkiye’nin en köklü buluşmalarından birine ev sahipliği yapmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Dünyamız çok hızlı bir değişim ve dönüşümden geçiyor. Buna bağlı olarak ciddi tehdit ve sınamalarla karşı karşıyayız. Her şeyden önce insanlık için kırmızı alarm olarak adlandırılan iklim değişikliğinin yaşandığı bir çağdayız. Öte yandan doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor. Teknolojinin gelişimi ise baş döndürücü biz hızla ilerliyor. Bu koşullarda en geniş anlamıyla sürdürülebilirlik hayati önem taşıyor.  Sürdürülebilir kalkınma ise artık sadece devletin sorumluluk alanı olmaktan çıkmış durumda. Nitekim İtalyan asıllı ekonomist Mariana Mazzucato son kitabı ‘Mission Economy’de, ekonomik faaliyetlerin sadece kar elde etmek için değil, toplumun daha büyük hedeflerine hizmet etmek için gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda, iklim değişikliğiyle mücadele, eşitsizlikleri azaltma, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama, insan haklarını koruma gibi konularda devlet, özel sektör ve sivil toplumun ortak çaba göstermesi kritik bir önem taşıyor. Nitekim gelişmiş toplumların başını çektiği bir paradigma değişikliği yaşanıyor. Şirketler finansal başarıyı hedeflerken, aynı zamanda toplumsal sorumluluk üstleniyorlar. Şirketlerin değeri, sadece ürettikleri mal ya da sundukları hizmetin kalitesi ile değil, topluma kattıkları değerler ile ölçülüyor” şeklinde konuştu.

TÜM FAALİYETLER YUVARLAK MASALARDAN ÇIKIYOR

ESİAD’ın sürdürebilir kalkınmayı hedeflediğini dile getiren Zorlu, bu konuda bünyelerinde bulunan Yuvarlak Masaların çalıştığını belirtti. ESİAD olarak ülke çağında tek oldukları bir nitelikten de bahseden Zorlu, “Bu yeni dünya düzeninde şirketlerin rolleri yeniden şekilleniyor; iş dünyasından toplumsal değişime katkı sağlayacak yenilikçi yaklaşımlar geliştirmesi bekleniyor. Bu bağlamda toplumun her kesiminde farkındalığın her zamankinden çok daha yüksek olması gerekiyor. Sivil toplum kuruluşlarına ise önemli görevler düşüyor. Gönüllü bir iş dünyası kuruluşu olan ve 33 yıllık bir geçmişe sahip ESİAD olarak temel hedeflerimizden biri ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmaktır. 1000’in üzerinde firmayı temsil eden 250’nin üzerindeki üyemizle birlikte sürdürülebilir bir kalkınma için çalışıyoruz. Ekonomik ve sosyal politikaların çevreyle uyumlu olmasını, zenginleşirken çevreyi ve toplumsal adaleti daha fazla gözetmemiz gerektiğini savunuyoruz. Çok geniş yelpazedeki BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri bize bu anlamda yol gösteriyor. ESİAD olarak gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetler Yuvarlak Masalarımızın çalışmaları neticesinde ortaya çıkıyor. Bu dönem de Sürdürülebilirlik, Çevre ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masamızda hem üyelerimiz hem de üyelerimizin firmalarından sürdürülebilirlik konusundaki profesyoneller yer alıyor. BM Global Compact ve Kadının Güçlenmesi Prensipleri-WEPs imzacısıyız. Ayrıca Türkiye çapında faaliyet gösteren 19 AB Bilgi Merkezi içinde tek gönüllü sivil toplum kuruluşu olarak İzmir AB Bilgi Merkezine ev sahipliği yapıyoruz. Ve bu şapkamızla da sürdürülebilirlik hedeflerine ve AB Yeşil Mutabakatına ulaşılmasına katkıda bulunacak, farkındalık yaratacak yol gösterici faaliyetler gerçekleştiriyoruz; bu konuda politikalar üretilmesine katkıda bulunuyoruz. Gönüllü iş dünyası kuruluşu şapkamızla üyelerimize, üyelerimizin firmalarında çalışan profesyonellere mümkün olduğu kadar çeşitli alanda sürdürülebilirlik için iyi uygulama örneklerini aktarmaya çalışıyoruz” ifadelerini aktardı.

ZORLU: GÜVEN EKONOMİK REFAHIN KURUCU UNSURUDUR

Bu yıl zirvenin temasının güven olmasını anlamlı bulan Zorlu, güvenin ekonomik refahın da kurucu unsuru olduğunu vurguladı. Konuşmasının devamında katılımcılara teşekkür ederek birliktelik mesajı veren Zorlu, “Bu yılki zirvenin ‘Güven’ temasını merkezine alması son derece anlamlı. Çünkü güven, yalnızca bireyler arası ilişkilerin değil, ekonomik refahın ve toplumsal bütünlüğün de kurucu unsurudur. Bu noktada, ünlü siyaset bilimci ve düşünür Francis Fukuyama'nın önemli bir tespitini hatırlatmak isterim: Fukuyama, ‘Güven: Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması’ adlı eserinde, toplumların ekonomik başarılarının yalnızca politikalarla değil, kültürel olarak gelişmiş bir güven duygusuyla mümkün olduğunu vurgular. Yüksek güven düzeyine sahip toplumların, daha güçlü ekonomiler ve daha kapsayıcı sosyal yapılar inşa edebildiğini ortaya koyar. Yani; ekonomik büyümenin, siyasi istikrarın, toplumsal dayanışmanın ve çevresel mücadelenin temelinde güven yer alıyor. Biz iş dünyası temsilcileri için güven, yalnızca iş yapmanın değil; uzun vadeli başarı, inovasyon ve ortak değer yaratmanın da anahtarıdır. Bugün bir markanın itibarı, bir çalışanın bağlılığı, bir yatırımcının ilgisi hep bu görünmez ama yaşamsal bağa, yani güvene dayanıyor. İşte bu nedenle bugün burada; Yeşil Finansmandan Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine, Hesap Verebilirlikten Sürdürülebilirlik Stratejilerine kadar pek çok başlıkta, güven ortak paydasında buluşuyoruz. İnanıyorum ki bu fikir alışverişi, hepimize yeni bakış açıları kazandıracak ve ilham verecek. Sözlerimi tamamlarken bir kez daha altını çizmek isterim: Birlikte hareket etmeden güveni, güven olmadan da kalıcı bir ilerlemeyi sağlayamayız. Bu anlamlı zirveye katkı sunan tüm paydaşlara, özellikle Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği'ne ve ana sponsorumuz Norm Holding’e gönülden teşekkür ediyorum. Gelin, daha güvenli, daha adil ve daha sürdürülebilir bir gelecek için omuz omuza yürüyelim. Kendimiz ve ülkemiz için birlikte yol alalım. Hepinize verimli ve ilham dolu bir zirve diliyorum” dedi.

BİGET: SADECE ÜRETMEK DEĞİL GÜVEN VERMEK GEREKİYOR

Şirketlerinin kuruluş ve gelişiminden örnekler veren Norm Holding Yönetim Kurulu Üyesi Muhittin Biget, günümüz dünyasında sadece üretmenin yeterli olmadığını söyledi. Ekip ile stratejik planların uyumlu olmasının da önemine vurgu yapan Biget, “Bugün burada sizlerle bir araya gelmek; güven teması altında ortak bir sorumluluğun paydaşı olduğumuzu birlikte hissetmek adına çok kıymetli. Günümüzde jeopolitik belirsizlikler, ekonomik kırılganlıklar ve dönüşen beklentiler, bize şunu açıkça gösteriyor: Artık sadece üretmek değil, güven veren bir yapı kurmak gerekiyor. Biz güveni; şirket ile çalışan, tedarikçi ile müşteri, liderler ile toplum arasında kurulan görünmeyen ama en sağlam köprü olarak görüyoruz. Stratejik planınız ne kadar iyi tasarlanmış olursa olsun, ekibiniz uygun kültürü paylaşmıyorsa başarısız olursunuz. Norm Holding’in temelleri 1973’te İzmir’de, Onursal Başkanımız Sayın Nedim Uysal tarafından atıldı. Ve o günden bugüne hep aynı sözü tekrar etti: ‘Önce kalpleri kazanacaksın’ Bu sadece insani ilişkiler için değil, iş yapış biçimimiz için de bir kılavuz, değerlerimizin ana teması oldu. Bir gün, üretim hattında çalışan genç bir arkadaş şöyle dedi: ‘Nedim Bey, benimle aynı masada yemek yediği gün bu iş yerini sahiplendim’ O gün anladık ki, güven protokolle değil, gönülle kurulur. Ve Norm’da 3 kuşaktır bu değerleri yaşatıyor... Güvenin özünde gönülden inanmak vardır. 2000’li yılların başında, global bir müşterimizin kalite beklentisini karşılayamayan bir sevkiyatımız oldu. Küçük bir hata, büyük bir güven sınavına dönüştü. Hiç tereddüt etmeden, para kaybetmeyi göze alarak tüm ürünleri geri aldık. Çok kısa sürede üretimi yeniden yaptık, sıfır maliyetle teslim ettik. Müşterimiz bugün hâlâ bizimle. Çünkü şunu gördüler: Biz hatalarımızdan kaçmıyoruz. Güven kaybetmeyi para kaybetmekten daha büyük bir kayıp, bir itibar meselesi olarak görüyoruz.  Bugün bu anlayışla, 23 şirketimizdeki 4 bin çalışanımız ile 4 kıtada yol alıyoruz. Norm’un yolculuğu, birinci kuşağın ‘yokluk içinde var etme’ mücadelesiyle başladı. İkinci kuşakla birlikte Norm güçlü bir kurumsal yönetişim anlayışına evrildi. Bugünkü Yönetim Kurulu Başkanımız, 2013 yılında bayrağı devraldığında, ilk işi kuvvetli bir Yönetim Kurulu yapısını oluşturmak oldu. Daha sonra komiteler ile bu yönetim anlayışını güçlendirdik.  2025 yılında ise Uysal ailesi icradan tamamen çekildi. İcrayı, uzun yıllardır birlikte yürüdüğümüz değerli çalışma arkadaşımız, yeni CEO’muz Sayın Mahmut Öztürk devraldı. Bu geçiş, yalnızca bir yönetim değişimi değil; güvene dayalı kurumsal sürdürülebilirliğin canlı bir örneğiydi” diye ifadeler kullandı. 

5 YIL İÇİNDE TÜM ENERJİ TEMİZ OLACAK

Şirketlerinde şuan enerji ihtiyacının yüzde 58’ini güneşten karşıladıklarını aktaran Biget, 5 yıl içinde tamamen temiz enerjiye geçeceklerini belirtti. Dönüşümün tek başına yeterli olmayacağını bu nedenle tüm ekosistemin değişmesi gerektiğini dile getiren Biget, “Değerli Misafirler, Bugün müşterilerimiz yalnızca ürün kalitesi ve zamanında teslimat değil: Kurumsal yönetişim, Dijital dönüşüm, Sürdürülebilirlik konularında da beklenti içindeler. Ve bu yalnızca bizden değil; küçük büyük tüm tedarikçilerimizden de bekleniyor. Bu dengeyi kurmak kolay değil. Ama biz, bu konuda takım ruhumuzla örnek gösterilen bir yapıyız. Çünkü sürdürülebilirlik, birlikte sorumluluk almakla mümkündür. Norm, otomotiv müşterilerinin talepleriyle RPA sistemlerini ilk uygulayan şirketlerden biri oldu. Çalışanlarımızı tekrarlayan iş yükünden kurtararak, daha stratejik alanlara odaklanmalarını sağladık. Bugün, Endüstri 5.0 vizyonumuz doğrultusunda; akıllı üretim sistemleri, dijital ikizler, yapay zekâ destekli kalite kontrol mekanizmaları ve üretken yapay zekâ modelleriyle zenginleştirilmiş karar destek sistemlerini süreçlerimize entegre ediyoruz. Norm Holding bünyesindeki yapay zekâ mühendisleri üretim süreçlerini optimize ediyor ve sistemlerin sürekli öğrenen yapılarla güçlendirilmesini sağlıyor. Üretim hatlarımızda anlık veri analizi ve derin öğrenme tabanlı öngörüye dayalı bakım sistemleriyle operasyonel verimliliği önemli ölçüde artırdık. Ayrıca, yapay zekâyı kalite kontrol ve müşteri taleplerini öngörme gibi alanlarda kullanarak, sadece iç süreçlerde değil, müşteri deneyiminde de sektöre öncülük eden yenilikler gerçekleştirdik. Ar-Ge ve Tasarım merkezlerimizde yaptığımız çalışmalar ve bu alandaki yatırımlarımızla, her geçen gün patentli ürün ve faydalı model sayımızı artırdık. Teknoloji ve inovasyona katkı sağlama amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çünkü bizim için teknoloji, sadece verimlilik değil; sürdürülebilir değer yaratmanın da anahtarı. Fabrika çatılarımız ve arazi GES’lerimiz ile elektrik ihtiyacımızın yüzde 58’ini güneşten karşılıyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde tüm ihtiyacımızı temiz enerji ile karşılamayı hedefliyoruz. Isıl işlem fırınlarımızda hibrit sistemlere geçerek karbon emisyonumuzu düşürdük. Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Bakanlık onaylı Mesleki Eğitim merkezlerimiz ile her yıl yüzlerce gencimize mesleki eğitim ve sanayiye nitelikli iş gücü sağlıyoruz. Norm Sanat ile sanayinin kalbinde genç sanatçılara alan açıyoruz. Yönetimde kadın oranını artırmak için aktif politikalar yürütüyoruz. Bugün itibarıyla beyaz yakalı çalışanlarımızın yüzde 38’ini kadınlar oluşturuyor. Çünkü insana değer felsefemizle biz, değer yaratmayı sadece ekonomik bir hedef değil, toplumsal bir sorumluluk olarak görüyoruz.  Bu yolculuk yalnızca iç dünyamızda değil, dış dünyada da yankı buldu: 2017 yılında, Türk otomotiv sanayisinin gelişimi ve ülke ekonomisine daha fazla katma değer sağlamasını desteklemek üzere’Yan Sanayi Başarı Ödülleri Töreni’nde, otomotiv sektörüne sunduğumuz katma değer Otomotiv Sanayi Derneği tarafından tescillendi. 2022 yılında TAİDER Aile İşletmeleri Derneği'nin aile şirketlerinde sürdürülebilirliği desteklemek amacıyla geliştirdiği Kuzey Yıldızı ‘Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Programı’nda Norm Holding ödüle layık görüldü 2023 yılında, Deloitte Private tarafından 45 ülkede uygulanan ‘En İyi Yönetilen Şirketler’ programı listesine girdik. Saha Kurumsal Yönetim ve Değerlendirme Hizmetleri tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda 2022 yılında 9,04 olan kurumsal yönetim derecelendirme notumuzu 2023 yılında 9,19’a 2024 yılında ise 9,26’ya yükselttik. 2024 yılında yaptığımız çalışmalar doğrultusunda, kalite ve teslimat güvenilirliği, teknoloji geliştirmelerindeki iş birliği ve rekabetçilik yönleri ile üretim Kapasitesi 100 Bin adet üzerinde olan OSD Üyeleri Seçimi ile bir kez daha ‘Tedarik Sanayii Başarı Ödülü’ne layık görülmenin gururunu yaşadık. Bu başarıların her biri, söylenenler ile yapılanlar arasındaki tutarlılığın sonucudur. Tüm bu ödüllerde emeği olan tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Değerli Misafirler, Kurumsal sorumluluk artık bir ‘tercih’ değil, bir ‘zorunluluk’ Öyleyse gelin; Şeffaf veri paylaşımı yapalım, Ekosistemimizi birlikte dönüştürelim, Genç yeteneklere yer açalım, Dijital projeleri yalnızca verimlilik için değil, sosyal ve çevresel fayda için de tasarlayalım. Çünkü sürdürülebilirlik bir yolculuktur. Ve eğer güven varsa, bu yolculuk çok keyif verir. Güven duygusu bu işin temelini oluşturur. Özetle, bugün bir başarı hikâyemiz varsa, temelinde samimi ilişkiler ve özü-sözü bir olmak var. Çünkü bizce bütün bu çabaların en kritik noktası şu: Sadece kendimizi dönüştürmek yetmez. Sürdürülebilirlik, tüm ekosistemi birlikte dönüştürme sorumluluğudur. Bu nedenle: Müşterilerimizin beklentilerine uygun olarak değer zincirimizin her halkasını birlikte geliştiriyoruz. Daha güzel bir dünya için çalışanlarımızı, tedarikçilerimizi, iş ortaklarımızı, özetle tüm paydaşlarımızı vizyonumuza dâhil ediyoruz. Çünkü sürdürülebilirlik, birlikte sorumluluk almakla mümkündür. Ve biz, bu sorumluluğu güvenle ve gönülden üstleniyoruz” şeklinde konuştu.

Yazarımız Kim ?

BERKAY ERDEN