- Ekonomi
- 19.04.2025 09:48
Artan maliyetler, yüksek vergiler ve kent lokantalarının yarattığı haksız rekabet İzmir’deki lokanta esnafını çıkmaza sürükledi. Doğan Kılıç, sadece bir ayda 60 tane lokantanın kepenk kapattığını belirtti
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER - Artan maliyetler ve yüksek vergiler İzmir’deki lokanta esnafını zor durumda bırakıyor. Özellikle yeni yılla birlikte asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zamla birlikte esnafın personel maliyetleri artarken girdi maliyetlerine yapılan arka arkaya zamlar esnafı çıkmaza soktu. İzmir Lokantalar Odası Başkanı Doğan Kılıç, küçük esnafın her geçen gün daha da zorlandığını belirterek “Sadece bir ayda 60 tane lokanta kepenk kapattı. Maliyetler karşılanamaz hale geldi. Vergi yükü ve kontrolsüz fiyatlandırma sistemi de esnafın belini büküyor. Kent lokantalarının herkes için erişilebilir hale gelmesi, adil olmayan bir rekabet ortamı yaratıyor” dedi. Öte yandan, esnaf odalarının belirlediği fiyat tarifelerinin uygulanmadığını ve bu durumun sektörü kaosa sürüklediğini dile getiren Kılıç, daha sıkı denetleme konusunda yerel yönetimlere ve ilçe tarım müdürlüklerine çağrıda bulundu.
Esnaf odalarının belirlediği fiyat tarifelerinin uygulanmadığını ve bu durumun sektörü kaosa sürüklediğini dile getiren Doğan Kılıç, “Biz esnaf odası olarak fiyat tarifeleri hazırlıyoruz. Tarifeler, komisyon ve valilik onayından geçtikten sonra yürürlüğe giriyor. Ancak kimse bu tarifelere uymuyor. Herkes kafasına göre fiyat belirliyor. Bu da esnaf odalarının bir işlevinin kalmamasına neden oluyor. Örneğin biz çorba için 150 liralık bir fiyat belirliyoruz bazıları satıyor 200 liraya. Buna kimse bir şey demiyor. En son 3 bin 500 üye için satılmıyor diye 500 tane fiyat listesi hazırladık. Bunlardan da 50 tanesi satıldı. Bu sağlıklı bir durum değil. İlçe tarım ve yerel yönetimlerin bu konuda aktif rol alması gerekiyor. Bir lokantaya gidildiğinde ilk olarak esnaf odasının belirlediği fiyat tarifesinin olup olmadığı sorulmalı. Ancak şu anda isteyen istediği fiyata satış yapabiliyor. Bu durum, hem düzenin bozulmasına hem de esnafın zarar görmesine neden oluyor” dedi.
Belediyelerin işlettiği kent lokantalarının küçük esnaf üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu söyleyen Kılıç, “Biz kent lokantalarının düşmanı değiliz. Tam aksine, iş birliği yapmayı öneriyoruz. İhtiyaç sahipleri için kent kart uygulaması yapılsın biz lokantalarımıza yazılarımızı asalım indirimli yemek verelim. Bunu yapmıyor musunuz o zaman bize desinler ki SSK primlerinde yarı yarıya indirim yaptım, vergileri hafiflettik. Buna da bir lafımız yok ama hem bu kadar vergi alıp hem de rakip yarattıklarını bizim rekabet şansımız kalmıyor. Çünkü biz devletle rekabet edemeyiz. Kent lokantaları tüm halka açık durumda. İşçisi de patronu da buradan yemek yiyor. Bu da küçük esnafı daha da zor durumda bırakıyor. Eğer bu lokantalar üniversitelere garibanların olduğu yerlere açılırsa ve gerçekten ihtiyaç sahiplerine yönelik hizmet verirse, kimse bir şey demez. Belediyeler su, elektrik, kira ve sigorta gibi masraflar ödemiyor. Bu nedenle zarar etmeden ucuza yemek satabiliyorlar. Ancak biz esnaf olarak tüm bu masrafları karşılamak zorundayız. Küçük esnaf yok olup gidiyor. Sadece bir ayda 60 esnafımız kepenk kapattı. Bana müracaat etmeyip kapatıp gidenlerde var. Önümüzdeki aylarda bu sayının artmasından endişe ediyoruz” diye konuştu.
İzmir’de 4 çeşit yemeğin en az 150 TL olması gerektiğini aksi halde ya malzemeden çalındığını ya da sağlıksız olduğuna dikkat çeken Kılıç, “4 çeşit yemeğin en kötüsü 150 lira olması lazım. 150 liranın altında olursa ya malzemeden çalmıştır ya sağlıksızdır ya da esnaf zararına satıyor demektir. Kimse zararına bir iş yapmayacağı için de geriye iki seçenek kalıyor. Bir esnaf 150 liralık yemek verse müşterinin kredi kartı ile ödediğini düşünürsek bunun yüzde 15 KDV’si, 5 lira komisyon bedeli var Yarım ekmek versen 5 lira bir de su versen toplamda 30 lira gitmiş oluyor. Bunun dükkan kirası, elektriği, suyu, personel gideri, vergisi ve SSK gibi onlarca gideri var. Vergisini ödeyen, malzemeden çalmayan ve sağlıklı gıda satmak isteyen esnafın bu fiyattan az yemek satma şansı yok” şeklinde konuştu.
VERGİLER ESNAFI EZİYOR
Artan maliyetlerin yanı sıra, esnafın vergi yükü altında ezildiğini vurgulayan Kılıç, “Biz bu devlete 22 iş gününde 22 kalem vergi ödüyoruz. Artık zam üstüne zam geliyor. Maliyetler zaten yüksek, bir de vergiler eklendiğinde kazanç elde etmek imkânsız hale geliyor. Vergilerde ve SSK primlerinde indirim yapılmalı. Devlet esnafa bu dönemde destek vermezse, küçük esnaf tamamen yok olacak. Biz kavga etmek istemiyoruz. Sadece geçimimizi sağlamak, istihdam yaratmak ve işimizi sürdürmek istiyoruz. Umarız devlet büyükleri bir gün küçük esnafın bu çığlığını duyar” dedi.