Sayfa Yükleniyor...
Tarım 4.0 Teknoloji Etki Derneği tarafından, tarımda teknolojinin önemine dikkat çekmek için bir tarım zirvesi gerçekleştirildi. Zirveye katılan Başkan Tunç Soyer, “Geçmişin kadim üretim biçimlerini son teknolojiyle buluşturmaya gayret ediyoruz” dedi
AYSELİN UZUN-Tarım 4.0 Teknoloji Etki Derneği tarafından İzmir İnovasyon Merkezi’nde 22-23 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek olan 2. Tarım Teknoloji Etki Zirvesi’nin açılışı gerçekleştirildi. Türkiye İş Bankası’nın ana sponsorluğuyla gerçekleştirilen zirvenin açılışına, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller katıldı. Öte yandan zirveye 2 gün boyunca alanında uzman; Tarım ve Gıda Atığı Derneği Prof. Dr. Cemal Taluğ, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Oşinoğraf Prof. Dr. Doğan Yaşar, Veteriner Hekim Mustafa Evran, İyi Tarım ve Organik Tarım Uzmanı Sibel Elbir gibi birçok ismin konuşmacı olarak katılacağı da bildirildi. Zirvede konuşan Başkan Tunç Soyer, “İzmir tarım, tohumdan başlayarak son tüketiciye kadar uzanan tüm süreci kapsıyor. Gıdamızı üretirken aynı zamanda doğamızla uyumlu bir üretim kültürünü destekliyoruz. Geçmişin kadim üretim biçimlerini son teknolojiyle buluşturmaya gayret ediyoruz” ifadelerini kullandı.
BU KONUDA BİRÇOK ÇALIMA YAPTIK
Tunç Soyer, İzmir’de belediye başkanlığı yaptığı süre boyunca tarıma her zaman öncelik verdiğini ve örnek gösterilebilecek birçok çalışma yaptığını belirtti. Ayrıca Soyer, dünya genelinde tarımın ve çiftçilerin tekrar uyanmaya başladığının altını çizerek, “Küresel politikalar en fazla tarım sektörüne zarar veriyor. Küçük üreticilerimiz, tohumlarımız ve yerli hayvan ırklarımız, dev gıda tekelleriyle başa çıkmaya çalışıyor. Ancak şunu bilsinler ki o küçük üreticiler tek lokmada yutulacak küçük balık değiller. Biz bu topraklarda binlerce yıldır varız. Bu zorluğun altından kalkmasını biliriz. Dünyanın her yerinde çiftçiler, sokağa dökülmüş durumda. Seslerini duyurmak için bir araya geliyor ve adalet istiyorlar. Biz İzmir’de bu nedenle, başka bir tarım mümkün diyerek, refah devrimi yolculuğu başlattık. Bu refah devriminin iki ana kolu var; kuraklık ve yoksullukla mücadele. Bu çalışmaların biri ‘Sünger Kent’ uygulamasıdır. Türkiye’de ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi, yağmur suyunu toplayarak tarımsal, endüstriyel ve deneysel kullanım için biriktirdi. Bu suyu ziyan etmemek için farklı alanlarda kullandık. Yoksulluk konusunda da epey anlatacak şey var. Ancak ana hatlarıyla bu iki konuda çalıştık. İzmir tarım, tohumdan başlayarak son tüketiciye kadar uzanan tüm süreci kapsıyor. Gıdamızı üretirken aynı zamanda doğamızla uyumlu bir üretim kültürünü destekliyoruz. Geçmişin kadim üretim biçimlerini son teknolojiyle buluşturmaya gayret ediyoruz. Biz bu konuda birçok çalışma yaptık” şeklinde konuştu.
DÜNYA GENELİNDE YAKLAŞIK BİR MİLYAR KİŞİ…
Tarımın dünya ve Türkiye ekonomisi üzerinde büyük bir etki alanı olduğunu söyleyen Türkiye İş Bankası Tarım Bankacılığı Pazarlama Bölüm Müdürü Zafer Arslan, tarımın unutulamayacak kadar hayati bir yere sahip olduğunu belirttiği konuşmasında, “Ben çok kısa bir süre önce Türkiye İş Bankasında Tarım Bankacılığı Pazarlama Bölüm Müdürü olarak göreve başladım. Bankamızın kuruluşunun 100. yılını kutladığımız 2024 yılında, bugüne kadar tarım sektörüne yönelik çok güzel işler yaptık. Bundan sonra aynı işlere imza atmaya devam edeceğiz. Bildiğiniz gibi tarım sektörü yaşamsal açıdan vazgeçilmez olan gıda malzemeleri karşılayan bir sektör. Tarım diğer sektörlerden çok farklı. Kendine has özelliklere sahip. Dünya nüfusundaki artış, küresel iklim değişikliği, tarımın stratejik önemini her geçen gün arttırıyor. Dünya genelinde yaklaşık bir milyar kişi tarım sektöründe istihdam sağlıyor. Sadece istihdamda sahanın iş gücü konunun önemini bize gösteriyor” diye konuştu.
BU BİR TOPLUM MESELESİ
Canlandırıcı tarımda, geleneklerin olduğu kadar teknolojinin de önemli olduğunu vurgulayan Tarım 4.0 Teknoloji Etki Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve TETA Teknik Tarım Genel Müdürü Sümer Tömek Bayındır, “2 gün sürecek etkinliğimizde çok değerli konuklarımız var. Etkinliğimizin odağı aslında tarıma geniş bir perspektiften bakabilmek. Elbette tarım o kadar geniş bir alan ki tam bu tür etkinliklerde derinlemesine ele almak mümkün değil. Ancak bizim burada odağımız son yıllarda hepimizin dikkatini çeken tarıma yönelik saldırı. Bir yandan tarım bizim geleceğimiz derken bir yandan da bazı yanlış bilgilendirmelerle mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bu oturumda tarıma yönelik doğruları konuşmaya çalışacağız. Tarım bir sektör değildir. Sektörler bütünüdür ve içinde pek çok farklı bileşeni barındırıyor. O yüzden bir yaşam alanı olarak da görmek gerekiyor. Bugün bizim konumuz olan canlandırıcı tarım. Biliyorsunuz toprağımızın yapısını ne kadar sağlıklı ne kadar canlı muhafaza edebilirsek, bitkiler, hayvanlar ve son olarak da bizler o kadar iyi besleniyoruz. Bu bir zincir halinde sağlıklı yaşamı gerçekleştiriyor. Bunu yapmak için de üreticinin payına düşen bazı ilkeler var. Toprağı canlı tutmak, hayvan gübresiyle toprağı entegre etmek ve toprağı mümkün olduğunca az işlemek gibi. Ancak canlandırıcı tarım sadece çiftçinin üzerine düşen bir iş de değil. Bu bir toplum meselesi. Esas olan iyi tarım, canlandırıcı tarımın toplumla desteklenmesidir. Toplum tarafından desteklenmezse bunun olması pek de mümkün değildir. Bu çerçevede tarım geleneğinin de çok büyük katkısı var. Türkiye aslında bu yönden çok şanslı bir ülkedir. Öte yandan gelenek ve teknoloji birleşmesi de tarımın ilerlemesinde büyük rol oynar” açıklamasında bulundu.
HABER MERKEZİ