- Ekonomi
- 24.04.2025 10:54
Tarım sektöründe cinsiyet eşitliğini, sürdürülebilir istihdamı ve teknolojik dönüşüm ile geliştirilmesini amaçlayan “Köklerimize Teknoloji ile Tutunuyoruz” projesinin açılış toplantısı gerçekleşti
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açılan "Cinsiyet Eşitliği Odağında Geleceğin İnsana Yakışır İşleri Yaklaşımının Desteklenmesi FOW Hibe Programı" kapsamında İzmir Ticaret Borsası koordinatörlüğünde, yürütülen “Holding to Our Roots Through Technology/Köklerimize Teknoloji ile Tutunuyoruz” projesinin açılış toplantısı Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde düzenlenen etkinlikle gerçekleşti.
Tarım sektöründe sürdürülebilir istihdamı ve geleceğin insanına yakışır işler yaklaşımı çerçevesinde, eşitlik temelinde teknolojik dönüşüm ile geliştirilmesini amaçlayan projenin hedef grupları arasında İzmir'de yaşayan, tarım ve gıda alanında eğitim gören 20-30 yaş aralığındaki öğrenci ve mezun gençler var. Bunun yanı sıra 18-30 yaş arasındaki genç çiftçiler ile aileleri mevsimlik tarım işçisi olan gençlerle birlikte, yüzde 60'ı kadın, yüzde 30'u mülteci olmak üzere zeytinliklerde çalışan tarım işçileri bulunmakta. 12 ay sürecek proje toplamda 248 milyon 148 bin avro bütçeye sahip ve yüzde 90 oranında hibe almaya hak kazandı.
Projenin dünyada ve Türkiye’de yaşanan değişim ve dönüşümlerin beraberinde getirdiği eşitsizliğin önüne geçmesi açısından çok önemli olduğuna dikkat çeken Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilciliğinden Avrupa Birliği Uzmanı Dr. Begüm Şeren Güler, “Son 50 yılda bilgi ve iletişim teknolojilerin hızla değişti. Bunun yanı sıra iklim değişikliğini de her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Buna karşı geliştirilen yeşil mutabakat, yeşil dönüşüm stratejileri dijital dönüşümle birlikte ikiz dönüşümleri beraberinde getiriyor. Bu iyi bir perspektif olmakla beraber her süreçte olduğu bu dönüşüm sürecinin de kazananları ve kaybedenleri olacak. Ürün becerileri bugün geçersiz sayılma tehlikesi altında. Eski mesleklerini terke eden insanlar, yeni mesleklere otomatikman sahip olmayacak. Dolayısıyla bu dönüşümleri kimseyi geride bırakmama mottosuyla adil bir biçimde gerçekleştirilmesi için pek çok çalışma gerçekleştiriliyor. Bu kapsam da bu projeye çok büyük bir rol düştüğünü düşünüyorum. Hepinizin bildiği gibi bu tür büyük değişimler ayrımcılığa ve eşitsizliğe maruz kalan ve desteklenmesi gereken kesimlerin kırılganlıklarını dahada derinleştiriyor. Dolayısıyla bu tehditlere karşı olan bu projeyi olması açısından son derece kıymetli buluyorum” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Dijitalleşmeyle birlikte tarımda ve bağlantılı alanlarda bilişim gücü imkanlarının daha fazla kullanılması gerektiğini ifade eden İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreteri Erçin Güdücü, “Türkiye’nin tarım 4.0 sürecinde akıllı teknolojilerin kullanılmasıyla artık tarım 5.0 demeye başladık. Bunun için gerek ekosistem unsurlarının belirlenmesi ve politikalarının geliştirilmesi için 2017 yılında tarım 4.0 raporu hazırladık. Burada tarım 4.0 girişimlerini destekleyecek bir ekosistem eksikliği olduğunu gördük. Yani tarımda bilişim sistemlerini geliştirecek gelişimcilerin bir teknoparkın ofisinden çok daha fazlasına ihtiyacı var. Bu ekosistemi yarattığınız zaman tarımda bilişim teknolojileri gerçek ortamına ulaşabilir. Biz de bu paydaşları bir araya getiren ve birçok bakanlık ve paydaşın olduğu kamu özel sektör mantığı ile projemizi 2024’ün ilk çeyreğinde hayata geçiriyoruz” diye konuştu.
Projenin doğal varlıkları daha iyi yönetmek, tarımsal üretimi ve çiftçileri iklim değişikliğine adapte etmek, teknolojinin gelişiyle ortaya çıkan fırsatların değerlendirilmesi ve iş gücünün yetkinliklerini arttırılması ile mümkün olabilir söyleminden yola çıkıldığını belirten Ege Orman Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Yasemen Bilgili, “Projenin müdahale mantığı, ortakların ve iştirakçilerin uzmanlıkları ve iş birlikleri aracılığıyla Türkiye’deki tarım sektöründe önemli bir paya sahip olan zeytin sektörünün, çiftçilerin potansiyel iş gücünü arttırmak ve risklere karşı direnç oluşturmaktır. Tarım sektörünün gittikçe artan düzeyde yüzleştiği iklim bağlantılı riskler kapsamında alınacak tedbirler, yenilikçi tarla yönetim modellerinin uygulanması için çevre modelleri ve iklimin dikkate alınarak çözüm ve sistemler üretildiği akıllı bir kullanımın da dahil edildiği uygulamanın yaygınlaşması gerekmekte. İklim değişikliği hepimizin meselesi ve bundan kimse muaf olmayacaktır” dedi.
BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Türkiye’de bulunan 5 ünlü göl