TGSD Müşterek Başkanı Narbay: Türk hazır giyim ihracatında yüzde 6,9'luk küçülme söz konusu oldu

Katıldığı basın toplantısında hazır giyim sektörüne ilişkin açıklamalarda bulunan TGSD Müşterek Başkanı Toygar Naybar, “2024'te dünya hazır giyim ihracatında yaşanan yüzde 2'lik daralmaya karşılık, Türk hazır giyim ihracatında yüzde 6,9'luk küçülme söz konusu oldu” dedi.


  • Oluşturulma Tarihi : 25.02.2025 16:21
  • Güncelleme Tarihi : 25.02.2025 16:21
  • Kaynak : AA
TGSD Müşterek Başkanı Narbay: Türk hazır giyim ihracatında yüzde 6,9'luk küçülme söz konusu oldu

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Müşterek Başkanı Toygar Narbay ve Ümit Özüren ile TGSD Ekonomi Danışmanı Can Fuat Gürlesel'in katılımıyla bir basın toplantısı gerçekleştirildi.

Sektördeki durumla ilgili bilgi verilen basın toplantısında, sektörün büyümesi ve dönüşümü için öneri ve talepler paylaşıldı.

Toplantıda konuşan Narbay, pandeminin başladığı 2020'de ertelenen alışverişler, 2021 ve 2022 yıllarında merkez bankaları tarafından uygulanan genişletici politikalar sayesinde dünya ticaretinde çok hızlı bir büyüme yaşandığını belirtti.

Bu süreçte hem dünya hem de Türk hazır giyim ihracatının yüksek rakamlara ulaştığını aktaran Narbay, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Ancak artan enflasyon ve likiditenin kontrol altına alınması amacıyla merkez bankalarının 2023'te başlattığı faiz artırımları ve likiditenin azaltılması yönündeki daraltıcı politikalar sonucunda, 2023'te dünya hazır giyim ve Türk hazır giyim ihracatı paralel şekilde yüzde 9 daraldı. 2024'te ise dünya hazır giyim ihracatında yaşanan yüzde 2'lik daralmaya karşılık, Türk hazır giyim ihracatında yüzde 6,9'luk küçülme söz konusu oldu. Bu durum, Türk hazır giyim sektörünün rakiplerinden negatif olarak ayrıştığını gösteriyor."

 

İTHALATTA ARTIŞ

2024'teki daralmanın 1,3 milyar dolara tekabül ettiğini söyleyen Narbay, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Yaptığımız analize göre kaybın yüzde 29'u global resesyondan, yüzde 46'sı Rusya, Ukrayna ve İsrail pazarları, yani savaş bölgelerindeki kayıptan, yüzde 25'i ise rekabetçiliğimizi kaybetmemizden kaynaklandı. İhracattaki daralmanın yanı sıra 2022'de 2,7 milyar dolar olan hazır giyim ithalatı da 2024 sonunda 4 milyar dolar seviyesine yükseldi. Bu durum, uygulanan politikaların ihracatta rekabet gücünü azaltırken ithalatı artırdığını açıkça gösteriyor."

Türk hazır giyim sektörünün dünyanın altıncı, Avrupa'nın ise üçüncü büyük tedarikçisi olmasının yanı sıra tekstil sektörüyle birlikte Çin'den sonraki ikinci en büyük tedarik zinciri olduğunu aktaran Narbay, şöyle devam etti:

"Dünya hazır giyim ticaretinden aldığımız yüzde 3,48 pay ve yaşanan kayıplara rağmen yarattığımız 590 bin kişilik istihdamla Türkiye'nin en önemli endüstrilerinden biriyiz. Gerek ürün çeşitliliğimiz gerekse know-how, tasarım, kalite, hız ve lojistik avantajlarımız sayesinde her zaman global alıcıların portföylerindeyiz. Hatta global alıcılar, rakip ülkelere göre yüzde 20-25 oranında daha fazla ödeme yapmaya hazır. Ancak son iki yılda yüksek enflasyon ve baskılanan kur politikaları nedeniyle ülkemize özgü koşullar oluştu. Bu nedenle alıcılar da tolere edebileceklerinden çok daha yüksek olan maliyet farkını ödemek istemiyor."

 

AB’DEKİ PAZAR PAYINDA DÜŞÜŞ

TGSD olarak çıkardıkları rekabet modellemesiyle Türkiye'nin, Uzak Doğu ve Kuzey Afrikalı rakipleriyle arasındaki farkı ortaya çıkardıklarını ifade eden Narbay, "Buna göre 2024'te kilogram başına 15,2 dolara sattığımız bir üründe yükselen üretim ve finansman maliyetlerimiz nedeniyle Asya'daki rakiplerimizden yüzde 61, Kuzey Afrika'dakilerden ise yüzde 46 daha pahalı hale geldik. Bunun neticesinde dünya genelindeki pazar kaybımızın yanı sıra en büyük ve geleneksel pazarımız olan AB'deki pazar payımız da yüzde 5,6'dan 5,1'e düştü” dedi.

Narbay, hazır giyim sektörünün önündeki önemli fırsatları da vurguladığı konuşmasında şunları kaydetti:

"Trump'ın Çin'e karşı uygulayacağı politikalar, Asya-Pasifik hattında jeopolitik riskleri artırarak, Avrupa ve ABD'li alıcıların tedarik güvenliği politikalarını gözden geçirmelerine ve daha güvenli üretim havzalarına yönelmelerine neden olacak. Bu durum, Çin'den sonra en büyük dikey entegrasyona sahip olan ülkemize olumlu yansıyacaktır. Ayrıca, Çin'den sonraki en büyük ihracatçılar olan Bangladeş ve Vietnam'ın tedarik zincirlerinin büyük ölçüde Çin'e bağlı olması bizim için bir avantaj. İkinci fırsat, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının birkaç yıl içerisinde hazır giyim ve tekstili de kapsayacak olması. Bu düzenleme ve beraberindeki regülasyonlara hazırlanmak, pazarda tercih edilebilirliğimizi artıracak."

 

“BU PAZARLARDA KAYBETTİĞİMİZ İHRACATI GERİ KAZANABİLİRİZ”

Narbay, söz konusu düzenlemelerin Türkiye için önemli fırsatlar sunduğunu vurguladı. Rusya – Ukrayna savaşının sektörü nasıl etkileyebileceğine dair de açıklamalarda bulunan Narbay, "Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi ve Orta Doğu'da barışın tesis edilmesi halinde, bu pazarlarda kaybettiğimiz ihracatı geri kazanabiliriz. Ancak kapımıza kadar gelen bu fırsatları değerlendirebilmemiz için üretim gücümüzü korumamızı, öz kaynaklarımızı güçlendirmemizi ve rekabet gücünü geri kazanmamızı sağlayacak desteklere ihtiyacımız var. Bunlar sağlandığı takdirde, sektördeki iyileşme yalnızca ihracatla sınırlı kalmayacak, istihdam yeniden artarken ithalat da düşecektir” dedi.

Bu yıl dünya hazır giyim ticaretinde bir daralma beklenmediğini dile getiren Narbay, Türkiye'de ise kur politikaları ya da ihracatçı için destekleme mekanizmaları çalıştırılmadığı ve pazarlarda bir düzelme yaşanmadığı takdirde yılı 17,5 milyar dolar seviyesinde bitirmeyi öngördüklerini ifade etti.

 

"FİYATI ARTIRMANIN TEK YOLU MARKALI İHRACAT"

Ümit Özüren de 2024'te sektörün ihracat birim fiyatının kilogram başına 15,2 dolar olduğunun altını çizdi. Özüren, "Mücevher ve savunma sanayisinden sonra en yüksek değere sahip üçüncü sektörüz. Pazardaki yüksek fiyat rekabetinden dolayı bu değerin üzerine çıkmak kolay değil. Fiyatı artırmanın tek yolu markalı ihracat. Öyle ki toptan satış yapan bir marka, ürün değerini 2-2,5 katına çıkarabiliyor” açıklamasında bulundu.

Perakende veya e-ticaret kanallarında yapılan markalı satışlarda ise ortalama birim satış değerinin 80-100 dolar seviyelerine ulaştığını anlatan Özüren, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu da ancak firmaların inovasyon, tasarım, markalaşma ve dijital dönüşüm süreçlerine yatırım yapması, izlenebilirlik, şeffaflık, ESG kriterleri (Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim) gibi süreçlere daha fazla uyum sağlamasıyla mümkün. TGSD olarak, sektörümüzün uzun vadeli hedeflerini şekillendirecek Ufuk 2040 Stratejik Planı'nın hazırlanması için çalışıyoruz. Ayrıca sektör içindeki kurumsallaşma, sürdürülebilirlik ve inovasyon gibi alanlarda rehberlik sağlayacak bir çevrim içi bilgi platformu olarak tasarladığımız TGSD Gelişim Akademisi'ni de bu yıl içinde hayata geçirmeyi planlıyoruz.”

 

“HÜKÜMETİMİZ HIZLI REAKSİYON ALIYOR”

Toygar Narbay, toplantı sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Sektördeki rekabetçilik kaybına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Narbay, "Firmalar zararına üretim yaparak sadece pazarlarını korumak ve bir şeyler düzeleceğini ümit ederek devam ettiriyorlar. Rusya pazarı toparlanırsa orada pozitif bir etki olur, giden müşterinin geri gelmesi için ancak bir pandemi daha bekleriz. O yüzden müşterilerimizi ve pazarlarımızı kaybetmemiz gerekiyor. Hükümetimiz de hızlı reaksiyon alan bir hükümet. Umarım daha fazla zarar görmeden desteklenir ve bu noktadan pozitif bir şekilde çıkarız” ifadelerini kullandı.

 

“ABD REKABETÇİ BİR PAZAR”

Narbay, Mısır'daki yatırımlara ilişkin soruya yanıt verirken, "Mısır'ın çok uzun süre önce yapılmış ABD ile serbest ticaret anlaşması var. Türkiye henüz ABD'ye ihracat yapabilecek maliyet seviyesinde değil. ABD çok fiyat odaklı ve rekabetçi bir pazar. Dolayısıyla oraya giden firmaların birçoğu ABD ihracatlarını artırmak oradaki fırsatı değerlendirmek için gidiyorlar” diye konuştu.

Giyim sektöründeki konkordatolarla ilgili soruya ise Narbay, "Çok yoğun olan bir endüstride konkordato da sayısal olarak yüksek oluyor. Konkordatoların yaklaşık yüzde 20'si bizim sektörde." cevabını verdi.

Narbay, emek yoğun sektörlerdeki KOBİ'lere verilen çalışan başı 2 bin 500 lira desteğin ölçek gözetmeksizin tüm firmalara verilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

AA

Yazarımız Kim ?

AA