- Ekonomi
- 25.06.2025 13:29
Küresel ticaret ve enerji taşımacılığında hayati bir geçiş noktası olan Hürmüz Boğazı’nın kapanması, Türkiye limanlarını şimdilik doğrudan etkilemese de yükselen navlun fiyatları ve Avrupalı alıcıların savaşın Türkiye’ye sıçrayacağı endişesi ihracatçıda endişe yaratıyor
KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER - İran’ın, ABD’nin askeri operasyonlarına karşılık olarak Hürmüz Boğazı’nı kapatma kararı alması, küresel ticaret sisteminde ciddi bir sarsıntının habercisi oldu. İran ve İsrail arasındaki gerilim sürerken, ABD’nin de İran’a saldırı düzenlemesiyle bölgedeki tansiyon yeniden yükseldi. Tahran’ın aldığı karar, yalnızca bölgeyi değil, dünya enerji arzının beşte birini etkileyen hayati bir ticaret yolunun kapanması anlamına geliyor. Günlük yaklaşık 20 milyon varil petrolün geçtiği Hürmüz Boğazı, Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran gibi üretici ülkelerin ana ihracat rotası üzerinde yer alıyor. Alternatif deniz güzergâhlarının bulunmaması, hattın stratejik önemini daha da artırıyor. Kriz, denizcilik ve taşımacılık sektörlerinde şimdiden ciddi endişelere yol açtı. Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, gelişmenin navlun ve sigorta maliyetlerinde artışa neden olabileceğine dikkat çekerken, Türkiye limanlarının bu aşamada doğrudan etkilenmediğini ifade etti. Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş ise Hürmüz Boğazı’nın kapanmasının doğrudan etkilerinin sınırlı olduğunu ancak bölgede yaşanan gerilimin Türkiye sınırlarına yakın olması sebebiyle Avrupalı alıcıların bu durumdan tedirgin olup siparişlerinde azalmaya gidebileceğini dile getirdi.
Bölgede yaşanan gerilimin ihracatçıyı doğrudan etkilemediğini ancak çatışmaların Türkiye sınırına yakın olmasının Avrupalı alıcıları tedirgin edebileceğini vurgulayan Sertbaş, “Hazır giyim açısından baktığımızda, İran–İsrail savaşının doğrudan bir etkisini görmedik. Zaten İsrail’e ihracat kapalıydı. İran’a da hazır giyim alanında çok fazla ihracatımız yok. Belki gıda ihracatçıları için bir etkisi olabilir. Ancak asıl sıkıntı, burnumuzun dibinde savaşın yaşanıyor olması. Bu durum Avrupalı alıcıları tedirgin ediyor. Zaten fiyat rekabeti konusunda zorluklar yaşıyoruz. Avrupalı alıcıların Türkiye’den çekilmek için ellerinde güçlü gerekçeler var. Özellikle ABD’nin savaşa dahil olması beni daha da tedirgin etti. Başlangıçta, daha önce yaşanan çatışmalar gibi kısa süreli olacağını düşündüm ama şimdi işin boyutu değişti. Bu nedenle bölgede yaşanan gerilim, bizi doğrudan değil ama dolaylı olarak etkiliyor. Avrupalıların bu savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalinden endişe duyması, siparişlerinde tereddüt yaratabilir. Şu an için en önemli risk bu. Tek endişem, bu gerilimin Avrupa’daki müşterilerin Türkiye’den verdikleri siparişleri daha da azaltmasına yol açması” diye konuştu.
Bölgede yaşanan gerilimden özellikle gıda ihracatçısının etkilenebileceğini belirten Sertbaş, “Gözlemlediğim kadarıyla bu gelişmelerden en fazla gıda sektörü etkilenecek. Özellikle o bölgelere yumurta ve kuru bakliyat ihracatı yapan firmalar bu süreçten daha fazla etkilenebilir. Ancak her şey için henüz çok erken” dedi.
Dünya petrol ve doğalgaz taşımacılığının yaklaşık yüzde 20’sinin geçtiği Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasına yönelik İran’ın aldığı karar, denizcilik sektöründe endişeyle karşılandı. Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, gelişmenin küresel deniz taşımacılığı açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekerek “Bu kararın, özellikle enerji taşımacılığına olan etkisi ciddi boyutlarda olacaktır. Dünya denizciliğine maliyetler açısından negatif etkileri olacağı çok açık” diye belirtti.
Öztürk, risk ortamının navlun fiyatlarını yukarı çekeceğine işaret ederek “Hürmüz Boğazı'ndaki kriz doğrudan navlun fiyatlarını etkiler. Çünkü maliyetler artar, bu da zincirleme olarak taşıma fiyatlarına yansır” ifadelerini kullandı. Bu sürecin sigorta primlerinde de artışa yol açabileceğini vurgulayan Öztürk, “Özellikle yüksek riskli bölgelerde faaliyet gösteren gemiler için sigorta şirketlerinin fiyatları yukarı çekmesi kaçınılmaz. İran gibi önemli bir enerji tedarikçisinin kriz odağında olması Çin gibi büyük ithalatçıları da olumsuz etkileyecektir” diye konuştu.
Hürmüz Boğazı’nda artan gerilimin Türkiye limanlarındaki yük hareketliliğine doğrudan bir etkisi olmayacağını ifade eden Öztürk, “Türkiye’nin bu bölgeyle doğrudan bağlantılı yoğun bir taşımacılık hattı bulunmuyor. Bu nedenle limanlarımızda ciddi bir değişim ya da aksama beklemiyoruz” dedi. Ege merkezli taşımacılık şirketlerinden şu ana dek sefer iptali ya da rota değişikliğine yönelik bir geri dönüş almadıklarını belirten Öztürk, “Bölgedeki belirsizliğe rağmen, şu an için Türkiye’ye yönelik taşımacılıkta bir aksama yaşanmış değil” diye ekledi.