- Ekonomi
- 29.12.2025 14:53
Zorlu: 2026, dengeleme yılı olmalı
ESİAD Başkanı Sibel Zorlu, 2025’in belirsizlikler, maliyet baskıları ve küresel risklerle dolu bir yıl olduğunu belirterek, 2026’da ekonomide güveni ve öngörülebilirliği yeniden tesis edecek bir dengelenme yılı beklediklerini açıkladı.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : BÜLTEN
Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Başkanı Sibel Zorlu, 2025’i değerlendirirken, Türkiye’de ekonomik ve siyasi alanda yaşanan dönüşümlerin iş dünyasında dayanıklılığı ön plana çıkardığını söyledi. Zorlu, enflasyonla mücadele, üretimde yapısal dönüşüm ve orta sınıfın refahının korunmasının, 2026’nın ekonomik dengelenme yılı olabilmesi için kritik olduğunu vurguladı.
“2025’TE MALİYET BASKILARI SÜRDÜ”
“2025’te temel ekonomik göstergelerde bazı iyileşmeler görülse de, iş dünyası açısından belirsizlikler ve maliyet baskıları sürdü” diyen Başkan Zorlu, “Küresel büyümenin zayıfladığı, jeopolitik risklerin arttığı bir ortamda öncelik büyümeden çok mevcut dengeyi korumak oldu. Türkiye ekonomisinde ise ana gündem dezenflasyon süreciydi. Yüksek finansman maliyetleri, artan girdi fiyatları ve talepteki yavaşlama sanayi üretimini sınırladı” dedi.
SANAYİDE YAPISAL ZORLUKLAR YAŞANDI
Sanayide yapısal sorunlara dikkat çeken Zorlu, “Sanayinin milli gelir içindeki payı artmıyor, kapasite kullanım oranları sınırlı ve PMI verileri eşik değerin altında. Bu tablo, üretimde daha güçlü ve nitelikli bir dönüşümün zorunlu olduğunu gösteriyor. Yapay zeka ve ileri teknolojilere uyum sağlamak, rekabet gücümüz açısından kritik. İhracat artıyor ama ithalat daha yüksek, orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki payı düşük; katma değer sorunu hâlâ çözülmedi” ifadelerini kullandı.
BAŞKAN ZORLU’DAN 2026 İÇİN BEKLENTİLER
2026 için ekonomide dengelenme beklentilerini paylaşan Zorlu, şunları söyledi: “Enflasyonun yüzde 20 bandının altına inmesi ve 2027’de tek haneli rakamlara ulaşılması için yapısal reformlar şart. Sıkı para politikası, disiplinli maliye politikaları ve reformlarla desteklenmezse kalıcı olmaz. İstihdam piyasasında geniş tanımlı işsizliği de kapsayan bütüncül bir yaklaşım gerekiyor. Orta sınıfın refahının korunması, yeni nesil yetkinliklerle iş gücünün donatılması ve atıl kapasitenin üretime dahil edilmesi önceliklerimiz olmalı. Hukukun üstünlüğü ilkesinin sağladığı güven iklimiyle birleştiğinde, 2026 Türkiye için çok daha iyi bir yıl olabilir.”
Kaynak : BÜLTEN