Sayfa Yükleniyor...
Av sezonunun sona ermesine sayılı günler kala Bornova Avcılar ve Atıcılar İhtisas Derneği Başkanı Ahmet Candan, bir değerlendirmede bulunarak “Bizim en büyük sorunumuz avcılarla ilgili önyargılar” dedi
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Av sezonunun sona ermesine sayılı günler kala Bornova Avcılar ve Atıcılar İhtisas Derneği Başkanı Ahmet Candan, bir değerlendirmede bulundu. Candan avcılığın dedelerinden kalma bir yaşam tarzı olduğunun altını çizerek şu ifadelere yer verdi: “Ben 37 yıldır avcılık yapıyorum. Yani neredeyse 14 yaşından beri. Avcılıklar ilgili benim gördüğüm en büyük problem önyargı meselesi. Avcılarla ilgili hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil biz bunu her zaman anlatmaya çalışıyoruz. Avcı; doğayı katleden, ona zarar verene değil, doğayı koruyan, kollayan, gelişmesini sağlayan ve bunun için mücadele eden fazlalıkları da hasat eden kişiye denir.”
“Artık hiçbir şey eskisi gibi değil, avcılıkta göründüğü gibi değil” diyen Candan, “Avcı gitsin hayvanı öldürsün gelsin diye bir şey yok. Bizler avcıyız ve doğacıyız. Doğanın temizliğine düzenine önem verip bununla ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin bir piknik alanını çok kirli gördüğümüzde dernek olarak toplanıp giderek temizlik çalışmalarında bulunuyoruz. İzmir ve Manisa çevresinde bulunan domuz, keklik, tavşan gibi hayvanlar buradaki soğuklarla mücadele edebilecek türde değil biz de bunun farkındayız. Soğuklar bastırdığı zaman hayvanların ormanda aç kalmaması için yemleme çalışmaları yapıyoruz” ifadelerini kullanarak yaptıkları çalışmaları anlattı. Candan, “Biz sanırım en çok kendimizi doğa ve çevre derneklerine doğru bir şekilde anlatmaya çalışıyoruz hatta sırf bunun için onlarla birlikte ortak çalışmalar da yapmak istiyoruz” diye konuşarak kendilerine karşı önyargılı davranan ve soğuk durarak kötü gözle baktıklarını söyleyen derneklere karşı da sitemini dile getirdi. Bu duruma avcılar olarak çok üzüldüklerine değinen Candan, “Keşke gelip onlar da bizim etkinliklerimize katılsalar ve ortak olsalar veya bizler gidip onların çalışmalarına katılsak. Bugün bize en basitinden bir çevre temizliği konusu için bile gelseler burada onlara yardım edebilecek en az 50 kişi var. Fakat önyargılarından dolayı bize yanaşmıyorlar” dedi.
AVCI OLABİLMEK İÇİN…
Önyargıları kırmak adına herkesin avcı olamayacağını ve avcılığa başlamak için öncelikle iyi bir eğitimden geçmek gerektiğini vurgulayan Candan, “Bu eğitim kurslarında avcılıkla ilgili, doğa ve popülasyonlarla ilgili, tüfek kullanımı ile ilgili uzman kişiler tarafından çeşitli eğitimler veriliyor ve eğitimin sonunda bir sınava tabi tutuluyorlar. Sınavı geçenler avcı olabilir diye sertifikalarını alıyorlar. Sonrasında av tüfeği ruhsatı ve yıllık avlanma kartı alıyorlar. Kafasına göre kimse avcılık yapamaz bu işin merkez av komisyonu tarafından belirlenen belli kuralları var. O yıl için açılış zamanı, kapanış zamanı, neresi ava açık olacak ve neresi ava kapanacak bununla ilgili konular kararlaştırılıyor. Eğer bir bölgede av popülasyonu düştüyse ‘Hasat edilecek popülasyonu yok’ gerekçesiyle o bölge o yıl için popülasyonu çoğalana kadar ava kapatılıyor” diye belirtti.
AVBİS SİSTEMİ
Avcıların, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlı AVBİS denilen Avcı Bilgi Sistemi’ne girerek her ava gidişlerinde oradan günlük av izni aldığını da sözlerine ekleyen Candan, “Eğer ki bu izinler alınmazsa 450 lira gibi bir para cezası da var. Çünkü kaçak avlanmış sayılıyorsunuz. Fakat gerçek avcılar zaten bu kota iznini alıyorlar. Bakanlık bu sistemi izliyor ve sayım yapıyor. Popülasyondaki durum bu şekilde belirleniyor” açıklamasını yaptı.
Avcılık döneminin her yıl ağustosun 18’i gibi açılıp ve şubatın sonunda kapandığını dile getiren Candan, “Bu süreç içerisinde bize birtakım şikayetler geliyor. Yerleşim yerlerinden telefonlar geliyor. ‘Bahçemizi domuzlar bastı, otoparkımıza giremiyoruz, ürünlerimizi yok ediyorlar’ diye. Domuz senede 2 kez yavrulayan bir hayvandır. Yani çok çabuk ürüyorlar. Bu hayvanlar avlanmazsa insanlara zarar verir. Domuz yaralamaları ve ölümler azımsanmayacak düzeyde. Bu konuda bize gelen şikayetlerin sayısı çok fazla. Urla’da enginar tarlalarına girip çiftçiye hiç hasat bırakmıyorlar. Fakat biz yine de kafamıza göre iş yapamıyoruz ve sorunu bakanlıklara iletin diyoruz. Sonra bu şikayetler bakanlıktan avcı derneklerine düşüyor ve sürek avı denilen av düzenleyerak hasat yapıyoruz. Yoksa bu hayvan saldırılarının önüne geçilemez” şeklinde konuştu. Candan, “Ağustos döneminde ise genellikle bıldırcın gibi göç hayvanları avlanıyor. Avcı başına 8 adet bıldırcın vurma hakkı veriliyor. Bizler bu kurallara uymaya çalışıyoruz. Yasak avcılığın suç olduğunu biliyor ve bunun önüne geçmek için çabalıyoruz” dedi.
Haber Merkezi