Sayfa Yükleniyor...
İzmirde yaşayan serebral palsi hastası Çağatay Öngünsen, müzik sayesinde asla hayata küsmediğini belirterek, Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadım hep mücadele ettim. Müzik beni hayata bağlıyor dedi
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
İzmirin Karşıyaka İlçesinde yaşayan 28 yaşındaki Çağatay Öngünsen, doğumda beyninin oksijensiz kalması nedeniyle serebral palsi hastası olarak yaşam mücadelesi veriyor. Hastalığı nedeniyle hareket ve konuşma zorluğu yaşayan engelli genç, tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürüyor. Sağ elini hiç kullanamayan, sol elinin ise yalnızca birkaç parmağını kullanabilen Çağatay, okul hayatı boyunca her zaman başarılı ve sevilen bir öğrenci oldu. Çok istemesine rağmen üniversiteye gitme imkanı bulamayan Çağatay, tutkuyla bağlı olduğu müzik sayesinde hayata tutundu. Hastalığından kaynaklı olarak parmaklarında yaşanan bükülme sebebiyle sağ elini hiç kullanamayan sol elinin ise yalnızca birkaç parmağını kullanarak ritim çalan Çağatay, müzik eğitmeni Zafer Gülenç ile çeşitli etkinliklerde sahne alarak yeteneğini gösterme fırsatı yakalıyor. Herkes tarafından sevilen ve duygusal bir genç olan Çağatay, en büyük hayalinin zorluklarla dolu hayatında beraber mücadele edebilecek birine aşık olmak olduğunu ifade ederek ekliyor: Yürekte engel olmaz ki.
EN BÜYÜK İSTEĞİ
Okul hayatı boyunca öğretmenleri ve arkadaşları tarafından çok sevilen bir öğrenci olan Çağatay, lise öğreniminden sonra eğitim hayatına edemediğini dile getirerek şunları söylüyor: Okulda arkadaşlarımla ve öğretmenlerimle hiç problem yaşamadım. Kavga eden arkadaşlarımı konuşarak ikna edebiliyordum. Barışsınlar diye aralarını buluyordum. Üniversiteye gidemedim çünkü üniversitelerin hiçbirinde engellilere göre rampa yok. Varsa bile dersliklere çıkacak rampa yok. Sadece dışarılarda var. Konservatuara gidebilmeyi çok isterdim. Özel bir üniversitenin sınavlarına girdim kazandım. Kısa sürede olsa okuldaki aktivitelere katıldım. Başka insanlarla aynı sahnede müzik yapmak çok güzel bir duyguydu.
MÜZİK HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ
Çocukluğundan beri müziğe büyük bir tutkuyla bağlı olduğunu anlatan Çağatay, 8 yaşından bu yana ritim çalıyor. 4 yıldır müzik eğitmeni Zafer Gülençten eksikliklerini gidermek için ders alan Çağatay, Her engellinin sanat ve sporla ilgilenmesi lazım. Aslında benim müzikle ilgilenmem, müzikte bir şeyler başarabilmem akla gelebilecek en son şeylerden biridir. Ancak yıllarca çalışarak ritim çalmayı kısmen de olsa başardım ve şarkılara eşlik edebilir duruma geldim. Müzik hayatımı çok değiştirdi. Ben normal insanlardan iki desibel daha fazla ses duyuyorum. Bu durum müzik kulağımı da olumlu etkiliyor. Ellerimi tam olarak kullanamıyorum. Birkaç yıl önce bir ameliyat geçirdim. Ama tam olarak düzelmedi. Şimdi yeniden ameliyat olmayı düşünüyorum ama daha kötüye gider diye de korkuyorum diyor.
YÜREKTE ENGEL OLMAZ
Engelli bir birey olarak gündelik yaşamda karşılaştığı sıkıntıları dile getiren Çağatay, Engelli olmam beni hayata asla küstürmedi. Aksine yaşama sevincimi pekiştirdi ve artırdı. Müzik beni hayata bağlıyor. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadım hep mücadele ettim. Sokaklar engellileri için çok fazla tehditle dolu. Aileler bu yüzden engelli bireyleri sokağa çıkarmak istemiyor. Ama eve kapanmakla da olmuyor. Ben evden çıkarken korkmuyorum ama annem çok korkuyor. Her engelli vatandaşın sanatla ve sporla ilgilenmesi lazım. Ben aynı zamanda sporla da ilgileniyorum. Uzun dönem Karşıkaya Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Boccia Takımında oynadım, turnuvalara katıldım dedi. Engeline rağmen sosyal yaşamdan asla kopmadığını ve herkes tarafından çok sevildiğini ifade eden Çağatay, en büyük isteğinin aşık olmak olduğunu şu sözlerle ifade etti: Yaşantım dolu dolu geçiyor. Arkadaşlarımla görüşüyorum, çarşıda geziyorum. İnsanlar beni çok seviyor. Egosu en düşük insanım. Diğer engellilerin de sosyal olması lazım. Çok duygusal bir insanım çünkü hayatın ne demek olduğunu biliyorum. Kaybettiğim şeyler var. Aşık olmayı çok istiyorum. Yürekte engel olmaz ki. Hayatın zorluklarında yanımda olabilecek bir arkadaş istiyorum diye ekliyor.
BİRLİKTE SAHNE ALIYORLAR
Yaklaşık 4 yıldır Çağataya müzik eğitmenliği yapan Zafer Gülenç, müziğe ilgili olan engelli bireylerin hayata daha pozitif baktığını, müziğin olumlu yanını Çağlayanda çok rahat görebildiklerini şöyle anlatıyor: Çağatay, yaşının çok çok üstünde bir müzik zekasına sahip. Olağanüstü bir ilgi ve yeteneği var. Yaklaşık 4 yıldır birlikte çalışıyoruz. Çağatayda müthiş bir özgüven gelişti. 8 yaşından bu yana ritim çalıyordu. Ama eksikleri ve onun çalarken göremediği bazı noktalar vardı, onların üzerine gittik. Çağatayda bir zihinsel engel durumu yok. O ritim çalıyor ben de üzerine farklı enstrümanlar çalarak Çağataya müzik terapisi yapıyorum. Yalnızca sol eliyle çalıyor olması çok önemli. Çünkü sağ elini ve sol elinin bazı parmaklarını kullanamıyor. Benim bir müzik grubum var. Arada çeşitli yerlerde sahne alıyorum. Çağatayı sahne aldığım yerlerde benimle çalması için davet ediyorum. Mesela ben piyano çaldığım zaman o da bana ritim ile eşlik ediyor. Bu şekilde o da kendini gösterme şansı yakalıyor.
BEN BİLE YÜRÜRKEN ZORLANIYORUM
Tüm engelli bireylerle daha fazla ilgilenecek mekanizmaların ve masaların oluşturulması gerektiğini kaydeden Zafer Gülenç, Devletimizin olanakları yavaş yavaş artıyor. Ama bu alanda onların da biraz daha fazla duyarlı olması gerekiyor. Yurtdışında engelli bireyler tek başlarına rahatlıkla istedikleri gibi gezebiliyor. Ben bile bugün yollarda yürürken çok zorlanıyorum. Çağatay tek başına evden çıkıp tekerlekli sandalyesiyle sahilde bir gazoz içebilmeli. Bir çay içebilmeli. Yeri geldiğinde darbukasını alıp deniz kıyısına çıkıp ritim çalabilmeli. Kaldırımlar düzgün değil. Karşıdan karşıya geçilecek platformlarda sıkıntı var diyor.
KENDİ SINIRLARINI AŞIYORLAR
Müziğin engelli bireylerin gelişimi için önemine dikkat çeken Zafer Gülenç, şunları söylüyor: Müziğin, bireylerin ruhsal, duygusal ve toplumsal gelişimine katkı sağladığı gibi, dikkat ve konsantrasyonun artması, iletişim yeteneklerinin gelişmesine de olumlu etkileri var. Bunun yanında bu çalışmalara katılan öğrencilerimizin kendisine olan güveni ve paylaşma duygusu ön plana çıkıyor, dolayısıyla kendisi sınırlarını aşıp ne kadar başarılı olabildiklerini fark ediyorlar. Böylelikle uzun süreçte kişinin kendine olan özgüveni artıyor. Ailelerin çocuğa yaklaşımı değişmeye başlıyor. Güzel telkinler sayesinde gerçekten çok başarılı olan gençlerle karşılaştım. Ritim müzik konusunda çok önemli bir kavram. Birlikte yapıldığında daha da anlamlı bir hale gelen ritim konusu, bedensel ve zihinsel engelli bireyler için çok anlamlı. Çünkü birlikte hareket ettiklerinde ortaya nasıl bir sonuç çıktığını görüyorlar. Bu durumda kendilerine güvenmelerini ve mutlu olmalarını sağlıyor.
Haber Merkezi