- Gündem
- 07.10.2025 15:21
Bahçeli, suça karışmamışların aileleriyle kucaklaşması çağrısı yapıp, İmralı’da yüz yüze görüşme ve SDG/YPG’ye mutabakata uyma talebi önerdi; CHP’yi eleştirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Terösüz Türkiye' sürecine ilişkin, "Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır. PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir. Gerekirse Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı’ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, “Yeni yasama yılının açılış oturumuna sudan bahaneleri ileri sürerek katılmayan, Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasına tahammülsüzlüğün yanında aziz milletimizin iradesine saygısızlıkta üst bir faza geçen Cumhuriyet Halk Partisi gene baltayı taşa vurmuştur. Dipsiz çelişkilerde bocalayan CHP, gafil cüretkarlığıyla yanlışı savunacak basit ve bayağı gerekçelere sığınmayı, devamında bunlarla avunmayı tercih etmiştir. Elbette kendi düşenin ağlamaya, dövünmeye, sızlanmaya hakkı yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi’nin sadece Sayın Cumhurbaşkanımızı, sadece Meclisimizi değil, esasen Türkiye’yi ve Türk milletini yok saydığı ortadadır. İnanıyorum ki bu seviyesizliğin demokratik sonuçlarına da eninde sonunda katlanacaktır. 1 Ekim 2025 tarihinde Meclis’in açılışı münasebetiyle yapılan özel oturumun hemen ardından TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un davetine icabet eden parti genel başkanlarının yan yana oturmaları cepheleşmeden mustarip milletimizi gerçekten umutlandırmıştır. İktidarıyla muhalefetiyle birlikte teşekkül eden tek kare fotoğrafa milli iradenin özlemleri yansımıştır. Her parti, her milletvekili, her siyaset insanı Türkiye sevdasının ortak paydasında buluştuktan sonra üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Görüşlerimiz farklı olabilir, fikirlerimiz ayrı olabilir, bunları temin ve teşmil eden siyasetlerimiz de başka olabilir; ama hepimiz Türk milletinin evladıyız, mensubiyetinden de onur ve şeref duymalıyız" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, CHP Genel Bakanı Özgür Özel’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’de Türkiye’yi onurla ve takdir edilecek boyutlarda temsil ederken İsrail’in sesi olması, ülkeyi kötüleme yarışına tevessül etmesinin kelimenin tam anlamıyla çarpıklık olduğuna söyleyerek, "Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler kürsüsünü vicdan mahkemesine dönüştürüp, mazlumların tercümanı olurken, Özgür Bey’in 'Netenyahu’yla kayıkçı kavgası yapıyorlar' sözü unutulmayacak siyasi bühtandır. ‘Trump’tan randevu dilenenlerin Filistin’in kardeşi olamayacaklarını’ söylemesi ayıptır, günahtır ve yalandır. Özgür Bey’in nasıl bir dolduruşa getirildiği, kimlerin tuzağına düştüğü az çok malumumuzdur. Nitekim kendisine ve partisine yazık etmiştir. Birleşmiş Milletler 80’inci Genel Kurulu’nda dünya Türkiye’yi konuşmuşken, Özgür Bey ve CHP yönetimi freni boşa almış, şarampole yuvarlanmıştır. Siyonist-Emperyalist esaretin altına giren CHP’dir. Hep dedim, yine diyorum; bu CHP’den hiçbir halt olmaz, olamaz. CHP’nin mahkeme kapılarına yüz sürmesi öncelikle kendi iç meselesidir. Ne var ki bu partiyi kasıp kavuran siyasi kriz günbegün çıta yükseltmektedir. Mahkeme kararları, YSK’nın çıkışları, karşılıklı suçlamalar bölünme aşamasına doğru kayan bir CHP tablosunu gün yüzüne çıkarmaktadır. İtirafçı CHP’lidir, iddia sahibi CHP’lidir, müşteki CHP’lidir, fail CHP’lidir. Ne tuhaf, CHP’de kılıçlar çekilmiş, ortak akıl kaybolmuştur. CHP yönetiminin her önüne geleni suçlaması doğru ve omurgalı bir tavır değildir. Aynada başka bir şey görmek istiyorlarsa aynayı değil aynanın karşısındaki görüntüyü değiştirmeleri en makul tercihtir. CHP’nin istikrarsızlığı, tarihsel çizgisinden derin kopuşu Türk siyaset ve demokrasi hayatını olumsuz etkileyecektir. CHP’nin içinde bulunduğu kaos Türk siyaseti, bu partinin geleneği ve geleceği açısından esef vericidir, yürek yaralayıcıdır. Ancak CHP’nin hesabını vermesi gereken, hatta yüzleşmesi kaçınılmaz olan korkunç nitelikli rüşvet ve yolsuzluk iddiaları vardır ve ortadadır” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini 81 ili kapsayacak şekilde ve 9 ayrı bölgede düzenlenen toplantılarla vatandaşlara anlattıklarını belirten Bahçeli, "Bundan sonra çalışmalarımızı ara vermeden sürdüreceğiz. ‘Hayırlı Günler Komşum Ziyaretleri’ kapsamında ‘Derdin Derdimiz Sohbet’ toplantılarıyla vatanımızın tamamında saha çalışmalarımızı, yüz yüze temas ve görüşmelerimizi yoğunlaştıracağız. Türkiye’nin istikbal ve istiklal haklarını muhafaza edeceğiz. Milletimizin her ferdi muhteremdir. Biz’in içindeki sayısız ben’ler milletimizin güzelliği ve zenginliğidir. Hiç kimseyi ayırmadan, ayrıştırmadan, dışlamadan, ötekileştirmeden; bunun da ötesinde bir ve eşit görerek yeni yüzyılda mucizelere imza atacak sosyal, siyasal ve ekonomik doğruluş iradesini ihyanın peşindeyiz. Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp, ahlakın kılavuzu olarak vicdanı göstermişti. Bahse konu vicdan doğruyla yanlışı tefrik etme basiret ve becerisinin tarifidir. Maşeri vicdan bu tarifin somut karşılığı ve sağduyu markasıdır. Sağduyu akıllı, mantıklı ve ahlaklı davranışın bileşkesidir. Kaldı ki anılan terkip yoksa ortada bir yanlışlık olacak ve düzelmesi imkansız çözümsüzlüğü tedavüle çıkaracaktır. Türkiye’nin biteviye devam edegelen kısır döngü çemberini muazzam kaynaşma ve kucaklaşma azmiyle kırması gerekmektedir" dedi.
Bahçeli, 'Terörsüz Türkiye'nin, kucaklaşmanın sadırdan satıra, kuvveden fiile, retorikten pratiğe, düşünceden eylem ve erdem safhasına geçişini simgelediğine dikkat çekerek, "Türk ile Kürt arasına saçılmak istenen emperyalizm menşeli nifak tohumlarının çürütülmesi, bu kutlu kardeşlik hukukunun arasına dikilmek istenen ayrımcılık bariyerlerinin yıkılıp atılması ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin asıl ve esas amacıdır. Nitekim amaç hasbidir, harbidir, haysiyetlidir ve hakikat temeline dayalıdır. Bakınız, Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur. Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır. Silah varsa siyaset yoktur. Siyaset olacaksa, siyaset yapılacaksa silahların tamamı yakılmalıdır. Bizim kaybına göz yumacağımız, heba ve israf edeceğimiz tek bir insanımız yoktur. Türkiye Cumhuriyeti haşmetlidir, bunun yanında şefkatlidir. Cumhuriyet’in yeni yüzyılında milli birlik ve dayanışma ruhumuzun gücüne güç katmamız gerekmektedir" diye konuştu.
Bahçeli, PKK’nın kurucu önderliğinin elini taşın altına koyduğuna söyleyerek, "27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum çağrısının hitamında PKK, 12 Mayıs’ta silah bırakmış ve örgütsel varlığını lağvetmiştir. 11 Temmuz’da bir grup PKK’lı silahlarını yakmıştır. Ne var ki Suriye’nin kuzeydoğusunda tesir alanı bulunan SDG/YPG henüz silah bırakmamış, 27 Şubat İmralı çağrısına riayet etmemiştir. Halbuki İmralı’nın çağrısı PKK’nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsamaktadır. En azından bizim anladığımız böyledir, yorumumuz bu doğrultudadır. Beklentim şudur; PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir. Esad rejiminin devrilmesinden sonra ilk kez yapılan Halk Meclis’i seçimlerinin demokratik istikrar içinde yeni dönemin, yeni siyasi ve toplumsal mekanizmanın ağırlık merkezi olması yönünde fikir birliği hasıl olmuşken; Rakka, Haseke ve Süveyda’nın bunun dışında kalması 10 Mart Mutabakatının ruhuyla çelişmektedir" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, "Gerekirse Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı’ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum. Bizi bağlayan açıklama 27 Şubat İmralı açıklamasıdır. Bu açıklamanın güncellenerek daha detaylandırılması ve çerçevesinin genişletilmesi hayırlı gelişmelere yol açacaktır. Terörsüz Türkiye, tereddütsüz Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye, güçlü ve güvenli Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye, muasır ve müreffeh Türkiye’nin müjdesidir. Terör sorununu çözeceğiz, bölücülük damarını kesip atacağız. Siyasi, ekonomik ve hukuksal reformlarla toplumsal ahenk ve adaleti inşallah tam manasıyla inşa edeceğiz. Şehit ailelerimiz kaygılanmasın. Gazilerimiz korkuya kapılmasın. Onların başlarını kesinlikle öne eğdirmeyeceğiz. Pazarlık içinde değiliz. Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız. Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zayıflatacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız, alamayız, almayacağız. Maksadımız milli birlik ve kardeşliğimizi, bunun yanı sıra iç cephemizi tahkimini ve taçlanmasını sağlamaktır” dedi.
Kaynak : DHA