- Gündem
- 19.03.2025 08:24
Türkiye’de yaşayan vatandaşlar ile AB ülkelerinde yaşayanların yaşam kalitesine verilen önemi bir kez daha ortaya koyan Başkan Kınay, “Yaşamlarımız yaklaşık iki kat daha ucuz değerlendirilmektedir” dedi
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) raporlarına göre, dünya çapında her yıl, yaklaşık 7 milyon insan hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu kayıpların yaklaşık 4 milyonu dış ortam hava kirliliğinden, kalan yaklaşık 3 milyonu ise iç ortam hava kirliliğinden kaynaklanıyor. Çocuklar değerlendirildiğinde tablo daha kötü. Dünya genelinde 15 yaş altı çocukların yüzde 93’ü DSÖ’nün belirlediği PM 2,5 sınır değerini aşan bölgelerde yaşıyor. 5 yaş altı çocuklar içinse her 10 ölümden biri hava kirliliği kaynaklı. DSÖ, 2019 yılı için sağlık açısından en önemli 10 tehdit arasında ilk sıraya hava kirliliği ve iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan sağlık sorunlarına yer veriyor. Türkiye için hava kirliliğine bağlı ölümlerin sayısı, OECD tarafından her yıl yaklaşık 30 bin olarak tahmin ediliyor. Çocuk sağlığına yönelik tehditlerden biri olan hava kirliliği, 5 yaşın altındaki çocuklarda neredeyse her 10 ölümden 1’ine neden oluyor… TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Helil İnay Kınay, her yıl maruz kaldığımız hava kirliliğini ve ölçümlerde yaşanan artışı gündeme getirerek İzmir’in çevre raporunu gazetemizle paylaştı. Bizlerin yaşam kalitesi ile AB ülkelerinde yaşayanların yaşam kalitesine verilen önemi bir kez daha ortaya koyan Kınay, “Yaşamlarımız yaklaşık iki kat daha ucuz değerlendirilmektedir” diye konuştu.
“HER KİRLETİCİ ÖLÇÜLMÜYOR”
Kentteki plansız yapılaşmanın, yeşil alanların yok olmasının, bu süreçlerle birlikte hava hareketini sağlayacak hava koridorlarının ortadan kalkmasının, sosyo ekonomik faktörlere de bağlı olan kalitesiz yakıt kullanımının, Aliağa bölgesindeki kirletici vasfı yüksek tesislerin, kent içerisindeki ve çevresindeki sanayi tesislerinin, taş ocaklarının vb. faktörlerin kentin hava kalitesini de olumsuz etkilediğini vurgulayan Kınay, “Hava kalitesi verileri incelendiğinde, istasyonlarda her kirleticinin ölçülmediği, istasyonların kurulduğu yerlerin yetersiz olduğu görülmektedir. Ölçüm verilerindeki eksiklikler ve istasyon yerlerinin kirletici ölçümlerini doğru yapacak yerlerde kurulmamaları nedeni ile hava kalitesi verilerinde yetersizlikler ile karşı karşıya kalınmaktadır” dedi.
“SINIR DEĞERLERİ YAKALAYAMAYACAĞIZ”
Öte yandan ülke mevzuatındaki sınır değerlerin halen AB mevzuatındaki sınır değerlerin yaklaşık iki katı olduğunu kaydeden Kınay, “Örneğin; Ülkemizde 24 saatlik ortalama SO2 ( Kükürtdioksit) Sınır değeri 225 µg/m3 iken bu değer AB de 125 µg/m3 olarak uygulanmaktadır. Benzer şekilde PM10(Partikül Madde) sınır değeri ülkemizde 90 µg/m3 iken AB de 50 µg/m3 olarak uygulanmaktadır. AB de; sınır değerlerin aşma sayıları için; SO2 için 3 kez/yıl,PM10(Partikül Madde) için 35 kez /yıl belirlenmiş ve bu durumda acil müdahale, önlem vb. çalışmalar geliştirilmiştir. Ülkemizde ise Yıllık Aşma sayısı ile ilgili bir değerlendirme bulunmamaktadır. Ülkemizdeki sınır değerler AB sınır değerlerinin yaklaşık iki katıdır. Bu değerlerin mevzuat bazında 2019 yılında eşitlenmesi hedeflenmektedir. Bu durum bizlerin yaşam kalitesi ile AB ülkelerinde yaşayanların yaşam kalitesine verilen önemi bir kez daha ortaya koymaktadır. Yaşamlarımız yaklaşık iki kat daha ucuz değerlendirilmektedir. Hava Kalitesine ilişkin sınır değerler AB ile eşitlense de; ülkemizdeki kent ve çevre politikalarını değerlendirdiğimizde mevcut uygulama ve planlamalar ile bu sınır değerleri yakalayamayacağımız açıktır” sözlerine dikkat çekti.
ÖLÇÜM DEĞERLERİNDE ARTIŞ VAR!
2017 ve 2018 yılı Ocak- Mayıs dönemi PM10 ortalama ölçüm değerleri karşılaştırıldığında Alsancak, Bayraklı, Bornova, Çiğli, Karşıyaka ve Şirinyer istasyonlarında ortalama değerlerde artış olduğunu gündeme getiren Kınay, “Özellikle Bayraklı ve Bornova istasyonlarındaki ölçüm değerlerindeki artış dikkat çekicidir. 2017 ve 2018 yılı Ocak- Mayıs Dönemi SO2 ortalama ölçüm değerleri karşılaştırıldığında Çiğli, Gaziemir, Karşıyaka ve Şirinyer istasyonlarında ölçülen değerlerde artış, görülmektedir. İzmir kent merkezindeki hava kalitesi ölçüm istasyonları verileri değerlendirildiğinde; Kent merkezinde ölçülen hava kalitesi seviyeleri genel olarak sınır değerleri sağlıyor ise de özellikle kış aylarında sınır değerlerin aşıldığı gözlemlenmektedir. Bu nedenle hava kalitesi seviyelerinin iyileştirilmesi için etkin bir hava kalitesi yönetim planı hazırlanmalıdır. İzmir için iyi bir hava kalitesi yönetimi oluşturulabilmesi için öncelikle emisyon envanteri yapılarak kirletici kaynakların, bu kaynaklarda oluşan kirletici tür ve miktarlarının, kaynakların hava kalitesi seviyelerine etkilerinin belirlenmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
ÖLÇÜM İSTASYONLARI YANLIŞ YERDE!
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan ölçüm istasyonlarının kent merkezi içerisinde yer aldığını ancak hava kalitesi ile ilgili değerlendirmelerin daha sağlıklı yapılabilmesi için özellikle sanayi tesislerinin yoğun olduğu Aliağa, Torbalı, Kemalpaşa gibi bölgelerde de bu ölçümlerin yapılması gerektiğinin altını çizen Kınay, “Sanayi kaynaklı kirleticilerin ana kaynağı Aliağa’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait Aliağa, Menemen, Yeni Foça ve Bozköy’deki istasyonların verileri ise hala paylaşılmamaktadır. Özellikle Bozköy istasyonu verileri Aliağa kaynaklı hava kalitesinin değerlendirilmesinde önemli bir bileşendir. Bu kapsamda Kentin en önemli kirletici kaynağı olan bu bölgedeki ölçüm ve değerlendirme sonuçlarının kamuyu ile paylaşılması gerekmektedir. Sanayi kaynaklı kirleticilerin ana kaynağı Aliağa’da ölçüm istasyonu verilerinin paylaşılamaması İzmir kenti hava kalitesi verilerinin de yetersizliğini ortaya koymaktadır” eleştirilerinde bulundu.