Çınar Alp doğduğundan beri bir kez bile ağlamadı

Sinem Çil ve Yusuf Çil çiftinin bebekleri Çınar, doğum sırasında meydana geldiği iddia edilen ihmaller nedeniyle ağlayamıyor. Aile Çınar’ı ağlatmak için her yolu deniyor


  • Oluşturulma Tarihi : 30.06.2018 11:59
  • Güncelleme Tarihi : 30.06.2018 11:59
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çınar Alp doğduğundan beri bir kez bile ağlamadı haberinin görseli

İzmir’in Torbalı İlçesi’nde yaşayan 3 yıllık evli Sinem Çil (28) ve Yusuf Çil (35) çifti, özel bir hastanede dünyaya gelen Çınar Alp’in hastanedeki ihmaller nedeniyle sağlıklı bir bebek olmadığını iddia etti. Bebeklerinin doğumda oksijensiz kaldığını, ardından da gerekli tedavilerin uygulanmadığını öne süren aile, 8,5 aylık Çınar Alp’in sağlığına kavuşması için mücadele veriyor. Çil ailesi, doğduğundan bu yana bir kez bile ağlamayan, yutkunma yetisini yeni edinen, hareket edemeyen minik Çınar Alp’in bu durumda olmasına neden olan ihmallerin açığa kavuşması ve sorumluların ceza alması için hastaneye dava açtıklarını söyledi.

“HER ŞEYİMİZ ALARMA BAĞLI”

Hamilelik sürecinin sağlıklı geçtiğini, tüm kontrollerini eksiksiz yaptığını belirten anne Çil, “14 Ekim 2017 sabahı hastaneye güle oynaya gittim. Sadece nişanım gelmişti. Normalde nişan gelmesine rağmen 24 saat daha vaktimiz olabilirmiş ama hiçbir ultrason muayenesi olmadan 1 santimetre açıklıkla bana saat 10.00’da suni sancı vermeye başladılar. Saat 11.00 civarında bebeğin NST’deki kalp atışlarının zayıfladığını, bunun sıvı basıncından olabileceğini söyleyen kadın doğum doktoru poşumu patlatarak amniyon sıvısını boşalttı. Bu işlem yapıldıktan sonra bebeğimin hareketlerinin zayıfladığını hissettim. Bu olay sabah oldu, Çınar Alp akşam 19.20’de dünyaya geldi. O süre zarfında ben kasıldıkça bebek darbe aldı. Etrafında sıvı da kalmadı. Kupkuru bir doğum oldu. Bebek çıkıma geldikten 40 dakika sonra dünyaya geldi. Orada sıkıştı, oksijensiz kaldı, doğumdan çıktıktan sonra canlandırma çalışması yapıldı. Canlandırılmış, ambulasyon yapılmış bir bebek yoğun bakıma alınması gerekirken benim yanıma verildi. Orada derme çatma bir kuvözün içine konuldu. Kuvözde oksijen kapalıymış ve bebeği kendi karbondioksitinde boğdular” diye konuştu. Bebeğinin doğum anında hiç ağlamadığını, morardığını ve bir sıkıntı olduğunun gözle görüldüğünü söyleyen anne, şöyle devam etti: “Bebek bariz nöbet geçiriyordu ama çocuk doktoru ısrarla bir problem olmadığını söyledi. Akşam 19.20’de doğum yaptım, saat 04.00’de bebek iyice morardı, balon gibi oldu. Hemen kadın doğum hastanesine, oradan da başka bir hastaneye metabolik rahatsızlık tanısıyla sevk edildi. Eğer oradaki doktorlar olmasaydı Çınar Alp yaşayamayacaktı. Hemen metabolik rahatsızlıkla ilgili araştırmalar yapıldı. Tüm tahlilleri yapıldı ama tahliller temiz çıktı. Tamamen doğum sırasında oksijensiz kalmaya bağlı asfiksi ve onun sonucuna bağlı gelişen hücre ölümleri ve beyin hasarı ile dirençli epilepsi meydana geldi.” Çınar Alp’in yeni yeni yutkunmaya başladığını, bebeğini şırınga ile beslediğini söyleyen anne Sinem Çil, “Bebeğim doğduğundan beri hiç ağlamadı. Daha yeni yeni ses çıkarmaya başladı. Oturamıyor, başını tutamıyor. Yemek yiyebilmesi için büyük mücadele veriyoruz. Bizim her şeyimiz alarma bağlı. Çınar Alp ağlamadığı için acıkıp acıkmadığını anlayamadığımızdan alarm kurup öyle besliyoruz. İnsanlar şikayet eder ama bir bebeğin ağlaması ne kadar önemliymiş. Biz heyecanla ağlamasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“AĞLAMASI İÇİN UĞRAŞIYORUZ”

Hastanede ihmaller zinciri yaşandığını öne süren baba Yusuf Çil de, “Bebeği sevk ettiğimiz iki hastanede de ‘neden kan gazına bakılmadı?’ diye sordular. Ama bebeğimizin kan gazına bakılmamıştı. Ambule edildikten sonra yoğun bakıma verilmedi. Halbuki ısıyı düşürüp bebeğin nöbet geçirmesini engelleyebilirlermiş ama Çınar Alp’e bunların hiçbiri yapılmadı. Bizim bebeğimiz yanımızda kuvöze konuldu. Kuvözün de kapakları kırıktı. Sadece üzerindeki göstergeler çalışıyordu. Dava sürecini başlattık ancak dava hala açılmış değil. Henüz soruşturma aşamasında. Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Hayatımızla oynandı. Başkalarının ihmalkarlığı yüzünden hayatımız mahvoldu. Uyumuyoruz, nöbetleşe gece-gündüz bebeğin başında bekliyoruz. Onun gülmediğini, onun oynamadığını, onun ağlamadığını gördükçe insan yıkılıyor. Bir anne baba bebeğini susturmak için uğraşır ama biz ağlaması için uğraşıyoruz. Geçen bir gözyaşı döktü, ikimiz de acaba ağlayacak mı diye büyük sevinç yaşadık” dedi. İHA/İZMİR