Çocuklarınızı sosyal medyanın malzemesi yapmayın!

Bilgisayar Mühendisleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Bilişim Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Tuğba Yaylamış, sosyal medya ve bilişim suçlarına ilişkin açıklamalarda bulundu

  • Oluşturulma Tarihi : 21.07.2020 08:26
  • Güncelleme Tarihi : 21.07.2020 08:26
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çocuklarınızı sosyal medyanın malzemesi yapmayın! haberinin görseli

BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Wayfair skandalı, sosyal medyada son günlerde oldukça gündemde olan bir konu. Bu konu çok fazla çocuk istismarının dile getirildiği, e-ticaret sitelerini de açıklama yapmaya mecbur bırakan bir skandaldır. Tüm dünyanın kanını donduran bu olay, Wayfair sitesinde çocuk ticareti yapıldığına dair ortaya atılan çeşitli söylemlerle gündeme düştü. Peki nedir bu Wayfair? Wayfair 2002 yılında ABD’de kurulmuş mobilya, dekorasyon ürünleri satan bir e-ticaret sitesidir. Firmanın 11 binden fazla küresel tedarikçisi var ve sitesinin içinde 14 milyona yakın ürün sunuyor.
NE OLMUŞTU?
Tüm bu iddialar ise bir Twitter kullanıcısının paylaştığı tweetle gündemde alevlendi. Sosyal medyada Wayfair’da satılan ürünlerin isimlerinin ABD’de kaybolan çocuklarla eşleştiği fark edildi. 9 bin dolara satılan basit bir yastığın ABD’de kaybolan bir çocukla aynı ismi taşıması tuhaf olan ise ürün web sitesinde kaybolan çocuğun adı olmadığı zaman arattığınızda daha makul fiyatlarla karşılaşılması oldu. Olaylar bununla da bitmedi. Ürünlerde kullanılan kodlardan bir tanesini alıp arama motorunda arattığınızda karşınıza farklı çocukların fotoğrafları geliyor. Sosyal medyadaki insanlar ise bu ürün kodlarının çocuk fotoğraflarıyla eşleşmesinden yola çıkarak bunun bir şifreleme olduğu söyledi.
Twitter kullanıcıları bunu Wayfair’in algoritması olan nitelendirdi. Peki bu iddialar doğru mu?
Bu işin ticareti istihbarat örgütlerinin yayımladığı raporlarla ortada olan bir durumdur ve gerçekliği halen sorgulanan bir olaydır. Peki bizler çocuklarımızın bu şekilde sosyal medyada malzeme yapılmaması için neler yapmalıyız? İşte tüm bu soruların cevaplarını İzmir Barosu Bilişim Hukuk Komisyon Üyesi ve Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Avukat Tuğba Yaylamış, bizler için veriyor.

ÇOCUKLARIN KİŞİSEL VERİLERİ
Sosyal medyanın internetin erişilebilirliği ve akıllı telefonların hepimizin evine girmesi ile en küçük yaştan ileri yaşlara herkesin vakit geçirdiği, hayatı ile ilgili gelişmeleri paylaştığı, başka insanları ve hayatları takip ettiği bir mecra olduğunu söyleyen Yaylamış, “Bu yoğun kullanımın hayatımızda değiştirdiği şeylerden biri de çocukların sosyal medyadaki varlıklarıdır. Etrafınızdaki ebeveynlerin hesaplarına baktığınızda doğum anlarından tutun çocukların duşta, yemek yerken, okulda, ilk adımlarından banyosuna, tuvalet alışkanlığı kazanmasından ilk sözcüklerine kadar çocuğun tüm özel an ve hallerinin paylaşıldığı aile arşivleri gibi kullanılan hesaplara veya bloglara hepimiz aşinayız artık. Halbuki çocukların, yetişkinlerin sosyal medya hesaplarında sürekli sergilenir durumda olmaları bir hak ihlalidir” dedi. “Bir yetişkinin kendi fotoğrafını, bilgilerini internette paylaştığında, bu paylaşımının kimler tarafından görülebileceğini bildiğini ve sonuçlarını kabul ettiğini biz var sayıyoruz” diyen Yaylamış, “Ancak bir çocuk, fotoğrafının sosyal medyada paylaşılacağından habersiz bir şekilde bu görseli kimlerin görebileceğini, kendi bilgisayarına indirebileceğini, hayatı ile ilgili birçok özel bilgiyi görebileceğini bilemez ve kontrol edemez. Bu meselenin çocuk hakları ihlali olmasının ötesinde başka sakıncalar da mevcut. Paylaşım yaptığınız hesap korumalı değilse, hesabınızı gören herhangi biri çocuğunuzun fotoğraflarını, özel bilgilerini öğrenebilir, başka ortamlarda paylaşabilir. Bu durum çocuklarımızın güvenliğini riske atmaktadır. Çocuklarla ilgili özellikle çocuk kaçırma ve çocuğun cinsel istismarı haberlerinin daha görünür olduğu bugünlerde çocuğunuzun bilgilerini ya da görüntülerini kötü amaçlar için kullanacak kişilerin eline veriyor olmayı hiçbir aile istemez. Bir başka sorun ise bu paylaşımların çevrimiçi ortamlara bir kez yüklendiğinde çocuğun tüm hayatı boyunca bu bilgilerin orada kalacak olduğu gerçeğidir” bilgilerini verdi.
İSTİSMARIN ŞEKLİ DEĞİŞİYOR!
Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu tanımlamayı da aktaran Yaylamış, “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir yetişkin, toplum veya ülkesi tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan tüm davranışlar çocuk istismarı olarak kabul edilmektedir. Çocuk istismarında, istismarın çocuk tarafından algılanması veya yetişkin tarafından bilinçli olarak yapılmış olması şart değildir” ifadelerine yer verdi. Bilerek ya da bilmeyerek yapılan her türlü çocuğu teşhirin istismar olarak kabul edildiğini vurgulayan Tuğba Yaylamış, “Özellikle, yetişkinler, çoğu zaman farkında olmayarak çocukları ve bebekleri istismar ediyorlar. Günümüzün teknolojik gelişmeleri ve sosyal hayatın giderek sosyal medya kullanımına dönmesiyle birlikte çocuk istismarının da şekli değişti artık. Son dönemlerde bir diğer moda ise bebeklerin doğum anı fotoğraf ve videolarının, doktorların ve doğum fotoğrafçılarının paylaşmasıdır. Bu şekilde özellikle bebeklerin ve çocukların fotoğrafları çıplaksa onları teşhir etmiş, çocuk pornosu sitelerine davetiye çıkarmış oluyorlar. Baktığımızda bizim adliyede bulunan istismar vakalarında çocukları istismar edenlerin yüzde 80’e yakını çocuğun tanıdığı kişiler olmaktadır” diye konuştu.
İNTERNET TRAFİĞİNİN YÜZDE 83’Ü
En büyük tehlike çocuk pornosu ve pedofili hastalığı ciddi boyutlarda adliyede sürekli karşımıza çıkmaktadır. Diğer bir tehlike ise internetteki çocuk pornografisi ‘sektörünün’ internette en hızlı gelişen sektörler arasında ön sıralarda yer aldığını biliyoruz. Çocuk pornografi sitelerinin sayısının kesin olarak tespit edilmesi mümkün olmasa da son yıllarda internetteki çocuk pornografi sitelerinde yüzde bin 500’lük bir artış olduğu görülmüştür yine son yıllarda yapılan araştırmalarda 85 milyon çocuk pornografisi görüntüsünün internete yüklendiği tespit edilmiştir. İnternet sitelerinin yüzde 2’sinin çocuk pornografisi siteleri olduğu tahmin edilmektedir. Bu veriler internetin görünen yüzü için geçerlidir. Oysa buz dağının altında yer alan ve internetin karanlık yüzü olan derin web ile ilgili yapılan araştırmalar internet trafiğinin yüzde 83’ünün çocuk pornografisi sitelerine yöneldiğini göstermektedir.
DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU KURULACAK
“Kişisel Verilerin korunması Kanunu’nda (KVKK) çocuklar için özel bir hüküm bulunmamakla birlikte kurul kararlarında yapılan genel atıflar ve mevzuatın gelişimi dolayısı ile Genel Veri Koruma Yönetmeliği’nin (GDPR) 38. maddesi ve bu kapsamdaki bilgilere değinmenin faydalı olacağını düşünüyorum” sözlerine yer veren Yaylamış, “Bu madde, çocukların kişisel verilerinin işlenmesi ile ilgili risklerin, sonuçların ve koruma tedbirleri ile kişisel verilerin işlenmesine ilişkin haklarının daha az farkında olabileceğinden kişisel verileri için özel koruma gerektiğini düzenlemektedir. Bu anlamda çocukların kişisel verilerinin alınmasına ilişkin aydınlatma metinlerinin veya açık rıza beyanlarının gerçekten onların anlayabileceği şekilde, daha günlük ve anlaşılır kelimelerle aktarılması ve tüm haklarını anladığından emin olunması gerekmektedir. Bu konuda KVKK, çocuklara yönelik kişisel verilerini nasıl korumaları gerektiği yönünde farkındalık yaratmak adına ‘Veri Tayfa, Rafadan Tayfa’ isimli etkinliklerini web sitesinde belli periyodlarda sergilemektedir. Ayrıca son gelişme olarak TBMM’de ‘Dijital Mecralar Komisyonu’ kurulmasına karar verildi. Bu komisyon, internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkındaki kanunla bağlantılı olan komisyon. Bu komisyon ülkemizde sosyal medyadaki bu dezenformasyonların önüne geçilmesi için atılmış güzel bir adım” diyerek sözlerini noktaladı.