Sayfa Yükleniyor...
Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, kentsel dönüşüm konusunda acil adım atılmazsa, yaşanacak felaketlerin tek sorumlusunun yerel ve siyasi irade olacağını söyledi. Aslan, Artık sözle geçirecek bir dakika bile kalmamıştır; harekete geçiniz dedi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
Ege-Koop Danışma Kurulu, İzmir Mövenpick Otelde düzenlediği toplantıda, İzmirde kentsel dönüşüm konusunda merkezi ve yerel iradenin sorumluluklarını yerine getirmesi acil eylem çağrısında bulundu. Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, siyasi iradeye çağrı başlığı altında yaptığı açıklamada, kentsel dönüşüm konusunda, deprem riski atındaki İzmirde artık sözle geçirilecek bir dakika bile kalmadığını vurguladı, Acil olarak, ülke ve kentler bazında kentsel dönüşüm uygulamaları başlatılmadıkça, büyük deprem facialarının bilançosundan siyasi irade sorumlu olacaktır diye konuştu.
KAÇAK YAPILAŞMA YÜZDE 60LARDA
Aslan, 6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasasının ve bu yasaya uygun yönetmeliklerin, eksiklere rağmen önemli imkânlar yarattığına değinerek, Bugüne kadar kent ve ülke bazında ciddi bir uygulamaya geçilmedi. İzmir geneline baktığımızda, bina yaş ortalaması 25 yılın üzerindedir. Kaçak yapılaşma, Sayıştay raporlarına göre yüzde 60-65 olarak tespit edilmiştir. TÜİKin verilerine göre de il genelinde 313 bin adet binanın kentsel yenileme kapsamında değerlendirilmesi gerekiyor. İzmirde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 918.16 hektar, 5393 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununa göre de 305.47 hektar olmak üzere 1 milyon 222 bin 63 hektarlık alan Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projeleri alanı olarak ilan edilmiştir. Ancak mevzuat açısından altyapısı hazırlanmış bir adımın atılmaması, ülkemize, insanımıza ve ekonomimize telafisi zor faturalar ödetmek zorunda bırakacaktır ifadelerini kullandı.
KANUN GÜNCELLENSİN
Türkiyenin istisnasız her yerinin bir deprem bölgesi olduğunun altını çizen Aslan, Bir korku ve kâbus senaryosu yazmıyoruz. Bilimin gerçekleri üzerinden uyarma sorumluluğunu yerine getiriyoruz. Kanun ve yönetmelikler çıktığından beri, kentsel dönüşüm için çok değerli ve uzun bir zaman, bireysel bazı örnekler hariç, vatandaş-müteahhit arasında, sonuca varamayan pay pazarlıkları ile geçmiştir. Bilen, bilmeyen birçok kişi kafa karıştırmış ve vatandaşlarımız çaresiz kaderine terk edilmiştir. Yapılması gereken, siyasi iradenin uygulamaya girmesidir. Altını çiziyoruz, zira çözüm buradadır; vatandaşlara, kentsel dönüşümün yasal ve zorunlu olduğu; her halükarda yapılacağını anlatılmalıdır. Vatandaşlarla müteahhitler arasında hakça pay paylaşımını sağlayacak ortamın yaratılmasına öncülük edilmelidir. Bu yapılmadıkça, kentsel dönüşüm hamlesinin deprem gibi felaketlere karşı en büyük fırsat olması şansı kaçırılacaktır. Dönüşüm yasasının uygulanamayan ya da tıkanan maddeleri, yönetmelikleri yeniden güncellenmelidir. İlgili kanunun uygulanamayan ya da uygulamada karşılaşılan sorunları, mutlaka gözden geçirilmelidir şeklinde konuştu.
10 YIL İÇİNDE 30 MİLYARLIK KAYIP OLABİLİR
İzmirin ekonomik kırılganlık açısından dünyanın en riskli 42. Türkiyenin en riskli ikinci kenti olarak belirlendiğine vurgu yapan Aslan, Cambridge Üniversitesi Risk Araştırma Merkezinin araştırmasını baz alan endekse göre, 132 milyar dolarlık gayrisafi yurtiçi hasıla büyüklüğüne sahip İzmirde, 10 yıl içinde insan ve doğa kaynaklı felaketlerin meydana gelmesi halinde, 30 milyar dolarlık hasar olacağı öngörülüyor. Bütün bunları çok karamsar bir tablo çizmek için gündeme getirmiyoruz. Olayın önemini ve ciddiyetini İzmire 12 projede 30 binin üzerinde konut kazandıran Ege-Koop olarak, sorumluluğumuz gereği yetkilileri uyarıyor, siyasi hesapları bir tarafa bırakarak; insan yaşamını tehdit eden ve ne zaman-hangi şiddette olacağını bilemediğimiz felaketler yaşanmadan, yetkilileri uyarmayı bir insanlık görevi sayıyoruz diye konuştu.
10 MADDELİK KENTSEL DÖNÜŞÜM MANİFESTOSU
Ege-Koop Danışma Kurulu Başkanı Prof.Dr. Hüsnü Erkan ise, sağlıklı, güvenli, yaşanabilir ve sürdürülebilir, 21. yüzyıl kent yaşantısı oluşturmaya yönelik kentsel dönüşüm proje uygulamalarını çok daha etkin bir şekilde yaşama geçirecek, yeni bir sistem oluşturulması ve bu sistemin kurumlaştırılması gerektiğini kaydetti. Aslan ve Prof. Erkan, kurul önerilerini 10 maddede şöyle sıraladı: Kentsel dönüşüm alanları ilan edilmiş bölgeler, kentsel dokuyu köklü biçimde yeniden yapılandıracak ve kente yeni bir kimlik ekleyecek ayrı bir kategori olarak ele alınmalıdır (Özellikle deprem ve afet riski taşıyan bölgeler olarak ilan edilmiş bölgeler ile gecekondu bölgeleri ) Çevresel düzenleme açısından esneklik tanımayan, eskimiş mevcut imarlı yapı stoku olan bina yenilenmeleri, ayrı bir kategori olarak ele alınmalıdır. Ancak her iki kategori için, kamu, belediyeler, hak sahipleri, oda temsilcileri (inşaat, müteahhit, şehir plancıları) ve uzman akademisyenlerin katıldığı uzman bilirkişi komisyonları oluşturulmalıdır. Özellikle kentsel dönüşüm alanlarının yapılandırılmasında, yeni kentsel doku ve kimlik kazandırma konusunda, Bakanlık ve Belediyeler ile uzman bilirkişi komisyonlarının yakın işbirliği esas ilke olarak benimsenmelidir. Uzman bilirkişi komisyonları, kentsel dönüşümün yapılacağı alan ve binaların o günkü değeri ile dönüşüm yapıldıktan sonraki değerini belirlemelidir. Ayrıca komisyon, her bir bina, konut, kat ve bağımsız birimin, manzara, sokak ve konumuna göre hakkaniyetli olarak, pay saptama ve şerefiye durumunu saptayıp belli katsayılarla, bu günkü payın, gelecekte hangi paya tekabül edeceğini net olarak belirlemelidir. Kentsel dönüşümün yapılacağı alanlarda, uzman komisyon üyeleri, STK ve vatandaş katılımı ile aydınlatıcı, açıklayıcı ve tanıtıcı işbirliği programları uygulanmalıdır. Özellikle köklü kentsel dönüşüm ve kentsel kimlik kazandırıcı yapılandırma bölgelerine ilişkin uygulamalarda kamu; kaynak, kredi ve finansman olanakları yaratmalıdır. Kentsel dönüşüm, faaliyet alanı ve doğası gereği; mevcut şehrin yapısına ve burada yaşayan insanların fiziksel, sosyal ve ekonomik geleceği üzerine ve buna bağlı olarak da kentin büyük geleneklerine etki edebilmektedir. Bu nedenle bütün planlama çalışmalarında sosyolog, ekonomist, mühendis, mimar, şehir plancı ve peyzaj mimarı gibi farklı disiplinlerin birlikte çalışması gerekmektedir. İzmir gibi bir kentin şu ana kadar birçok sorunlarını halletmiş olması gerekirdi ki toplumsal refahı artıracak kentsel dönüşüm projeleri yeterli oranda başarıya ulaşabilsin. Hemen hemen hiçbir bölgede alt yapı sorunlarını çözmeden bunun için yeterli çalışmalar yapılmadan dönüşümün sağlıklı olması mümkün değildir. Bilişim çağında teknolojinin her türlüsü kent yönetimlerinin emrindedir ve dünya bu teknolojileri, bilimsel temeli baz alarak kullanmakta ve yaşamsal refahı sağlamada önemli yollar kat etmektedir. İzmir'in gerek hükümetin gerek yerel yönetimlerin çalışmaları maalesef arzulanan seviyede olamamıştır. Bu tüm İzmir için ne yazık ki büyük kayıptır. Belediye kendi içine kapalı olmaktan ziyade toplumun tüm kesimlerinin görüşlerini alarak bilimin ışığında teknik çalışmaları uzmanlar ile birlikte yürütme imkanına kavuşmalıdır. Ancak bu sayede kentsel dönüşüm amacına ulaşabilir. Gerçek anlamda kentin alt-üst yapısı ile ilgili etkin kullanılabilir bilgi sistemine sahip olmadan, sağlıklı bir dönüşümün yapılamayacağını da belirtmek gerekir. Kentsel dönüşüm, herkesin kendisine göre yorum yapıp uygulayabileceği bir proje değildir. Tecrübe, bilgi, birikim, uygulama dirayeti gerektiren çalışmada; belli bölgelerin her türlü analizi (jeolojik, demografik, sismik, sosyolojik, ekonomik vs.) yapıldıktan sonra, o bölge halkının isteklerine cevap verecek ve kent dokusuna uygun bir dönüşümün gerçekleşmesi gerekir. Vatandaşları yerlerinden etmek değil, uygun yerleşim olmayan bölgeleri kent dokusuna daha uygun, depreme dayanıklı yaşanabilir alanlar yaratarak, vatandaşların huzur içerisinde yaşamalarını sağlayacak mekanlar oluşturmak arzusu içinde olmalıyız.
Haber Merkezi