Güçlü bağışıklık sistemi için 4 mevsim bitki çayı

NİLGÜN TAZE - ÖZEL HABER

Kuru halde satılan zencefil ve zerdeçal gibi kök bitkilerin demleme yöntemi ile değil en az 5 dakika kaynatılarak içilmesi gerektiğini ifade eden Kemeraltı aktarlarından Hakan Ergün kaynatmanın kök bitkilerinin özünü daha iyi suya saldığını belirtti.

Papatya, hibuskus, ıhlamur gibi çiçek bitkilerinin kaynaması durmuş suda demlenmesinin daha etkili olduğu ise verilen bilgiler arasında yer alıyor.

ZERDEÇAL ÇOK FAYDALI

Birçok hastalığa birden iyi gelen bitkiler arasında birinci sırada yer alan bitkinin zerdeçal olduğu bilgisini veren Ergün, “Zerdeçalın en az 100 tane hastalığa iyi geldiği bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Bu kadar şifalandırma etkisi yüksek olan bu bitkinin bal ile karıştırılarak yenmesi bu bitkiyi daha etkili hale getiriyor. Karaciğer yağlanması, baş ağrısı, idrar yolları iltihabının iyileştirilmesinde de zerdeçalı öneriyoruz. Gülhatmi çiçeğimizin ise 5 dakika kaynatılmış sütün çerisine konması ve süt içerisinde demlenmesi beklenerek içilmesi gerekiyor. Gülhatmi çiçeği en çok öksürüğü anında kesmesi ile bilinen özellikle annelerin çocukları için sıkça kullandığı etkili bir bitkidir” dedi.

TARÇIN MUCİZESİ

Papatya ve melisa çaylarının dinlendirici ve rahatlatıcı bir etkiye sahip olduğu bilgisini veren Ergün, papatyanın renk açma özelliği bulunması nedeni ile saçlar içinde kullandığını söyleyerek, “Toz tarçının ise kök olarak kullanılmasını tavsiye ediyorum çünkü daha etkili etkisi oluyor. Toz halini tatlıların üzerine yada yoğurdun içine koyarak tüketebilirsiniz. Başta şekeri düzenleyen tarçın baharat gibi kullanılmasının yanı sıra, yemeklere de konularak parfüm endüstrisinde, tatlılarda, dondurmalarda kullanılır. Lezzetli bir tadı olması dolayısı ile de tercih edilen tarçın bağırsak, mide gazı, mide bulantısı ve kusma refleksini bastırır. Soğuk algınlığı ve grip preparatlarına da iyi gelen tarçın aynı zamanda kan dolaşımını hızlandırarak gıdaları yumuşatır ve dolayısıyla da mideyi kuvvetlendirir” açıklamasını yaptı.

MUHTEŞEM ÜÇLÜ

İnsanların kış aylarında en çok gribal enfeksiyonlar, bronşit, öksürük, mide ağrıları gibi nedenler ile kendilerine geldiklerini söyleyen aktar Erdoğan Cin, adaçayı, zencefil, kuşburnu, narçiçeği, tarçın ve hatmi çiçeği gibi bitkilerin daha çok rağbet gördüğünü belirterek, “Kış aylarının en iyi ürünleri bunlar. En çok faydalı olan bitkiler ise istisnasız bir şekilde zencefil, zerdeçal ve tarçındır. Gündelik hayatta bağışıklık sistemini güçlü tutabilmek için tüketilmesi gereken bitkiler arasında çörekotu, ekinezya, kuşburnunu tavsiye ediyorum çünkü hem tatları güzeldir keyifle içilir hem de günlük hayatta ihtiyacınız olan enerjiyi doğal olarak size verir. Sarı kantaronun yağını yaparsanız yaralara sürüldüğünde hemen iyileştirir. İçildiğinde ise sinirlerinizi gevşeterek mide ülseri, reflü ve sinir strese bağlı olan mide ağrılarınızı giderir. Sarı kantaron antidepresan özelliği taşıyan etki bitkilerimiz arasında yer alıyor” şeklinde konuştu.

BİTKİLERİN TOZU DAHA İYİ

Kemeraltı çarşısında son yıllarda görülmeyen bir durgunluk yaşandığını ve satışların çok düştüğünü söyleyen Cin, şunları söyledi: “Bu sektörde babadan olmasa bile 17 yıllık bir tecrübemiz var ve tüm aile bireylerimiz hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geldiği konusunda oldukça bilgili. Bizler işin mutfağını bilen çekirdekten yetişmiş insanlarız. Zencefil, zerdeçal ve doğal olmak şartı ile balı karıştırarak vücudunuzu şımartabilir ve kendinize sağlıklı ve uzun bir yaşam armağan edebilirsiniz. Bu üçlü sindirimi güçlendirerek, karaciğerdeki yağı alır ve metabolizmayı hızlandırır. Amerika kıtasında doğal olarak yetişen ve bu bölgede en popüler bitkiler arasında yer alan ekinezyanın ise hem çiçeği hem yaprakları hem de kökü kullanılabilir. En sık kullanıldığı durumlar enfeksiyonlara karşı ve grip gibi bulaşıcı hastalıklara karşıdır. Soğuk algınlığına karşı iyi gelir, kansere karşı korunma amacıyla kullanılır ve basur tedavisinde kullanılır.”

TAT, KOKU VE RENGE DİKKAT

Birçok insanın kendilerine gelerek pazardan bitki çayı aldıklarını ancak hiçbir etkisini görmediklerini söylediklerini belirten Cin, “Her şeyden önce aldığınız bitkilerin taze olup olmadığına dikkat etmelisiniz. Sağlık Bakanlığı son kullanım tarihi olarak ürünün çeşidine göre 2 ya da 3 yıl bekleme süresi veriyor ancak bitkilerin tüketim süresi 8 ayı geçmemeli. Bir alıcı olarak bitkilerin taze olup olmadıklarını renklerinden, kokularından ve tadından rahatlıkla anlayabilirsiniz. Taze bitkiler her zaman göze canlı görülür, kokuları keskindir ve tatlarına bakıldığı zaman bitki tadını size net bir şekilde verir. Mesela zencefilli ağzınıza attığınız zaman kesinlikle dilinize taş toprak gelmemesi ve dilinizi yakması gerekir. Birde rengi sarıya değil turuncuya yakın olmalıdır. Katkı maddeleri katılmış ürünler asla zencefilin doğal rengini veremez” dedi.

Haber Merkezi