Kadın katliamına 6 aydır dava yok: 21 Ocak'tan beri nefes alamıyorum!

Büşra Yabaşkul, 21 Ocak’ta eski eşi tarafından katledildi. Olayın üzerinden 6 ay geçmesine rağmen hala davanın açılmamasına isyan eden anne Zuhal İnce, “O caniye üç kez ağırlaştırılmış müebbet vermeleri gerekiyor. Çünkü kızımla birlikte beni ve torunumu da öldürdü” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 16.07.2020 05:15
  • Güncelleme Tarihi : 16.07.2020 05:15
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kadın katliamına 6 aydır dava yok: 21 Ocak'tan beri nefes alamıyorum!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

İzmir'in Buca ilçesinde yaşayan Büşra Yabaşkul, 21 Ocak sabahı işyerine gitmek için annesi ve kızını öperek evden çıktı. Durakta otobüs beklediği sırada eski eşi tarafından sokak ortasında pompalı tüfekle katledildi. Anne Zuhal İnce, kızının acısını yaşayamadan katilin en ağır cezayı alması için hukuk mücadelesi vermeye başladı. Fakat aradan 6 ay geçmesine rağmen hala iddianame hazırlanmadı, dava açılmadı. Kızının ölümünün ardından yaşayan bir ölü gibi olduğunu söyleyen İnce, “Büşra benim yaşama sebebimdi. Bana diyorlar ki, ‘Nasılsın?’… Ben 21 Ocak’tan beri nefes alamıyorum. Herkes aldığımı zannediyor. Kızımın davası bir an önce açılsın. O caniye üç kez ağırlaştırılmış müebbet vermeleri gerekiyor. Çünkü kızımla birlikte beni ve torunumu da öldürdü” sözleriyle adaletin gecikmesine isyan etti.



MEĞER AMBULANSTA GİDEN BENİM KIZIMMIŞ...
Sabah evden çıkan kızının çalıştığı yere gitmediğini iş yerinden gelen telefonla öğrendiğini söyleyen anne İnci, “Kızım eşinden boşandıktan sonra bir güzellik merkezinde çalışmaya başladı. Torunumla birlikte benim yanımda kalıyordu. Kendine ve kızına yeni bir hayat kurmaya çalışıyordu. Kızımı 21 Ocak sabahı her zamanki gibi evden uğurladım. Birkaç saat sonra patronu aradı. Büşra’nın henüz işe gitmediğini ve telefonla da ulaşamadığını söyledi. O an ciğerim yandı. Acaba çocuğuma bir şey mi yaptı diye düşündüm. Çünkü içimde hep bir korku vardı. Hemen Büşra’ya aradım ama ulaşamadım. Bir süre sonra patronu aradı yeniden. Büşra’nın hastanede olduğunu söyledi. Sonrasını hatırlamıyorum… Hastaneye gittiğimde ölmüştü. Kasığından vurmuş kızımı, çok kan kaybetmiş. Polisten eşyalarını aldığımda gözlerime inanamadım. Bütün kıyafetleri kan pıhtısına dönüşmüştü. Yıllarca tek başıma kızıma baktım, büyüttüm ama bütün emeğim sokak ortasında vuruldu, bir avuç toprak oldu. Olay evimizin iki sokak aşağısında oldu ama silah sesi ya da bağırtı duymadım. Evin önünden bir ambulans geçti. Dedim ki kendi kendime,  ‘Allah’ım içindekini sen koru!’ Meğer ambulansın içindeki benim kızımmış” sözleriyle o gün yaşadıklarını anlattı.

“ANNE BENİM KAHRAMANIMSIN” DERDİ
Kızının ölümünün ardından yaşayan bir ölü gibi olduğunu kaydeden İnce, “Ben de yıllar önce eşimden ayrıldım ve kızımı tek başıma büyüttüm. Bana hep, ‘Anne sen benim kahramanımsın’ derdi. Benim kaderim, babasız çocuk büyütmekmiş sanırım. Şimdi yine annesiz ve babasız bir çocuğu, torunumu büyütüyorum. Her gün kadınlar katlediliyor. Yüreğim acıyor. Artık tek davam diğer kadınlar için. Onlar yolda rahat yürüsün, onlara bir şey olmasın diye. Benim kızım artık geri gelmeyecek. Çok yoruldum, ruhum yoruldu. Kızımın davası bir an önce açılsın. Babası hapiste olduğu için torunumun velayeti askıdaydı. Onun için de vasiyet davası açtım. Büşra benim yaşama sebebimdi. Bana diyorlar ki, ‘Nasılsın?’… Ben 21 Ocak’tan beri nefes alamıyorum. Herkes aldığımı zannediyor. Artık sadece torunum için yaşıyorum. Kızımı öldüren eski eşinin annesi ve babası yoktu. Zamanında babası, annesini öldürmüş. Ben ona anne olmaya çalıştım ama o benim kızımı öldürdü, onu elimden aldı. O benim evladımı öldürdü ama ben onun evladının gözünden yaş akmasın diye uğraşıyorum. Bu adalet mi şimdi? Ben kanun, yasa tanımıyorum. Ben yüreğimi tanıyorum” ifadelerini kullandı.



TORUNUMU VE BENİ DE ÖLDÜRDÜ!
Kızını katleden kişinin en ağır cezayı alması için sonuna kadar mücadele edeceğini söyleyen İnce, “Adalete inanmıyorum. Çünkü ölen öldüğü ile kalıyor, öldüreni nasıl aklarım da nasıl içeriden çıkarırım derdindeler. Bir an önce bu davanın açılmasını ve sonuçlanmasını istiyorum. Benim kızımı tasarlayarak, planlayarak öldürmüş. Ağırlaştırılmış müebbet alması için ne yapabilirim? Kendimi mi yakayım? Saçımda hiç beyaz yoktu. 52 günde bembeyaz oldu. O caniye üç kez ağırlaştırılmış müebbet vermeleri gerekiyor. Çünkü kızımla birlikte aslında beni ve torunumu da öldürdü. Bence emsal karar, vicdanla verilmiş karardır. Hakimler,  vicdanlarının sesini dinleyip ona göre karar versinler. Öldürülen çocuğum olsaydı ne yapardım diye düşünsünler. Artık bu davanın açılmasını istiyorum. Ruhum yoruldu. Adalet istiyorum. Cezayı indirip indirip kuşa çevirmesinler. Kızım o gün beni kurtarın diye bağırmış. Ama ben duyamadım. İlk defa yetişemedi kızıma. Onu kurtaramadım.  Çok vicdanlı bir çocuktu. Adalet duygusu çok yüksekti. Birine bir haksızlık yapıldığında, düşmanını bile savunurdu.”

ADALETİN YAVAŞLATILMASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ
Cinayetin yaşandığı günden bu yana acılı annenin mücadelesine destek veren Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Hilal Susuz ise, “Büşra, 21 Ocak’ta öldürüldü. Neredeyse 6 ay olacak bir ilerleme kaydedilmedi. Halbuki kimin yaptığı belli, suç aleti belli, kadını takip ettiği belli... Birçok şey ortada. Savcının yoğun araştırmalar ile açacağı bir dava değil. Sonuçta her şey ortada. Mart ayında pandemi süreci oldu ama bu kadınların haklarına ulaşmasına, kadın cinayetlerinde adaletin sağlanmasına engel olmamalı. Dava hala açılmadı.  Daha ne kadar bekleyeceğiz bu davanın açılmasını. Kaç ay geçti? Adalet sağlansın diye mücadele ediyoruz. Salgın bahane olmamalı. Sistem o şekilde işletilmeli. Sadece öldürülen kadınların adalet mücadelesi değil, pandemi sürecinde şiddete uğrayan kadınlar da haklarına ulaşmada çok güçlük yaşadı. Kadın cinayetlerinin önüne geçecek olan adaletin, sağlanma sürecinde bir yavaşlatılmayla karşı karşıyayız. Kadın Meclisleri ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak, bu süreçlerin hızlandırılmasını, adaletin en az bekleme süresiyle sağlanmasını talep ediyoruz. Çünkü bu süreçte aileler, çocuklarının acısını yaşayamadan adalet mücadelesi vermeye başlıyorlar. Ve bu durum evladını kaybetmiş ailenin mağduriyetini devam etmesi anlamına geliyor. Bizler bir an önce davanın açılmasını ve adaletin sağlanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
 

Haber Merkezi