Kocaoğlu’nun İzmir hayali

İzmir için iki büyük hayali olduğunu açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bir; tarihi bölgenin ayağa kalkması. İki; kentsel dönüşüm. Gecekondulardan kurtulmak” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 10.06.2017 08:54
  • Güncelleme Tarihi : 10.06.2017 08:54
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kocaoğlu’nun İzmir hayali

AHMET TOPRAK

Habertürk TV’den Balçiçek İlter'in canlı yayın konuğu olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, çarpıcı açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ ve beraat ile sonuçlanan Büyükşehir Davası hakkında çarpıcı ifadeler kullanan Başkan Kocaoğlu, İzmir için iki hayali olduğunu anlattı. Kemeraltı, Agora ve Basmane bölgesinin yeniden ayağa kaldırılması ve devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarına işaret eden Kocaoğlu, “Bir, tarihi bölgenin ayağa kalkması. Oranın 24 saat yaşaması ve kent merkezinde turizmin canlanması. İki, kentsel dönüşüm. Kentsel dönüşümde hiçbir belediyenin uygulamadığı yüzde 100 anlaşmayla tüm tapuları belediyeye alarak ihale ve inşaat kontrolünün belediyenin yaptığı ve sonra tapuların vatandaşa verildiği sistem. Gecekondulardan kurtulmak. Vatandaşın sağlıklı, yaşanabilir konutlara sahip olmasını sağlamak” dedi.

BEN DEVLETTEN YANAYIM

FETÖ ile mücadeleye yönelik önemli açıklamalarda bulunan Başkan Kocaoğlu, “Aziz de FET֒cü dendi. Aziz FET֒cüleri koruyor dendi. Şimdi de FET֒cüleri teslim etmiyor dendi. Bende FET֒cü yok ki... Bizim üst düzey yöneticilerimiz içerisinde kimse bulunamadı. Ben FET֒cülerle iş yapmadım ki, belediye bünyesinde FET֒cü olsun. Benim FET֒yle, FET֒cüyle hiçbir ilişkim yok. Ben devletten, milletten yanayım... Benim nasıl yoğurt yediğimi, nasıl belediye başkanlığı yaptığımı, burada bir şey olmadığını dünya alem biliyor. Cumhurbaşkanı da, başbakanı da, milletvekilleri de, bakanları da biliyor... Aldığımız belli, sattığımız belli. Biz FET֒yü bilmeyiz, biz devleti biliriz. Cumhurbaşkanını, başbakanı, bakanları biliriz, devlet kurumlarını, hükümeti biliriz. Hükümet de beni bilir. Beni hükümet, devlet koruyacak. O dönem korumadı, buna izin verdi... Ben mektup yazdım, beni korumadılar... Ben FET֒yü muhatap tutarsam yanlış yaparım. FET֒yü ben getirmedim, FET֒cüleri de ben getirmedim. Tamam, bunları kim getirdiyse, onlara dava açayım. Ama dava da açmayacağım. Niye açayım ki, bu tazminatı devletten alacağım. Beraat ettikten sonra dava açmanın bir anlamı yok. Ben devletten para almam. Onu yapmam. Ekmeğe muhtaç olsam, kuru ekmek yerim, yine yapmam. O para bana hayır vermez. O havadan gelen paranın bana yararı olmaz” ifadelerini kullandı.

KILIÇDAROĞLU'NUN BİR BİLDİĞİ VARDIR

Uzunca dönem gündemden düşmeyen kontrollü darbe tartışmalarını değerlendiren Başkan Kocaoğlu, “Bu ülke birçok muhtıra ve darbe gördü. Ben de bunların hepsini yaşadım. 15 Temmuz’un en önemli özelliği vatandaşın devletine, milletine, hükümetine sahip çıkmasıdır. Bu Türkiye'de ilk defa oldu. Ben darbelere karşıyım. Genel Başkan'ımız buna kontrollü darbe dedi. Bilmediğim şey hakkında konuşmam. Olabilir de, olmayabilir de... Fal bakma düşüncem yok. Kemal Kılıçdaroğlu’nun mutlaka bir bildiği vardır. Bilmeden bir şey söylemez. Ülkenin çıkarı için bunu açıklamanın o süreçte zarar vereceğini düşünmüş ve açıklamamış olabilir. Mutlaka kamuoyu ile bunun detaylarını paylaşacaktır” diye konuştu.

İZMİR MERKEZ SAĞA YAKIN BİR KENT

Balçiçek İlter’in “İzmir, CHP’nin kalesi mi?” sorusuna yanıt veren Başkan Kocaoğlu, “İzmir CHP’nin kalesi değil. Burası daha çok merkez sağa yakın bir kent. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin felsefesi ve yönetim biçimi İzmir insanıyla örtüşmedi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin oyu Türkiye’de yüzde 25’e, İzmir'de ise yüzde 50’ye oturdu. Bunda rahmetli Priştina’nın, benim ve ilçe belediye başkanlarının payı büyük. CHP’nin kalesi Malatya’ydı, Tokat’tı. Bunun gibi bir kaç il daha vardı. Trakya’da, Ege’de, Akdeniz’de CHP’nin oyu çok yüksek” açıklamasında bulundu.

LAF OLSUN TORBA DOLSUN

CHP’nin parti içi demokrasiyi en fazla uygulayan parti olduğunu savunan Başkan Kocaoğlu, “Bu partiye zarar verir, o ayrı konu... CHP’de konuşulacak. Onu kimse engelleyemez. Ama partinin temel değerlerine dokunmadan konuşulacak, kişisel konuşmalar olmayacak. Ülkenin çıkışı, sorunların çözümü konuşulacak. Ve birlikte karar verilecek. CHP’nin içerisinde olup, ama partinin ana ilkelerini reddeden, ya da yozlaşmasına neden olacak her türlü yanlışta da disiplin çalışması gerekir. Demokrasiye evet, ama bu kurumun da disipline ihtiyaç var. Disiplinsiz hiçbir kurum hiçbir yere gidemez. Kılıçdaroğlu’nu eleştirebilirsiniz. Ama tek adamlık Kılıçdaroğlu’na mı kaldı? Ne alakası var? Eğer ona tek adam deniyorsa, memlekette başka çift adam yoktur. Yok öyle bir şey... Laf olsun, torba dolsun... Bu eleştirilere muhatap olmasının nedeni, onun eleştiriye açık olmasından, demokrasiye inanmasındandır” şeklinde konuştu.

İHSANOĞLU'NU ADAY GÖSTERMEK YANLIŞTI

2014 yılı Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘çatı adayı’ olarak bilinen Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına ilişkin konuşan Başkan Kocaoğlu, şunları söyledi: “Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday olmasının ardındaki gerçeği bilmiyorum. Yanlıştır, burada bir yanlış yapılmıştır, ama bitmiştir. Önemli olan böyle büyük bir yanlıştan gereken dersi çıkartmaktır. Eminim ki, Genel Başkan'ımız bundan gereken dersi çıkarmıştır. Bugün karşımızda yüzde 49’luk bir hayır cephesi var. Yüzde 51’lik de bir evet cephesi var. Hayır cephesi eğer doğru bir yol haritası belirlerse, yerel seçim ve genel seçimlerde, ardından da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarılı olur. CHP olarak biz satır başlarını belirleyip, hayır cephesiyle konuşarak, tartışarak, katılımcı bit yönetim anlayışı ile birlikte bir yol haritası belirlemeli, bir takvim oluşturmalıyız. Demokrasi herkes için önemli. Ama ondan önemlisi benim açlığım. Eğer ben açsam beni demokrasi ilgilendirmiyor. İkinci planda kalıyor. Demokrasi ve insan haklarını benim tekrar etmemin bir anlamı yok. Atatürkçüyüm, demokrasiden yanayım, elbette laik cumhuriyetten yanayız. Ama başka şeyler konuşmak gerekiyor. Türkiye’yi götüreceğimiz hedefi konuşmalıyız. Bu ülke inşaat sektörüyle, bölünmüş yolla kalkınır mı? Görüyoruz işte... Ekonomiyi, tarım politikalarını konuşmalıyız. Ben Atatürk’ü, cumhuriyet değerlerini ölene kadar savunurum, o başka... Benim Atatürkçülüğümü, demokratlığımı anlatmaya gerek yok. Ben zaten buyum. CHP zaten bu.”

Haber Merkezi