- Gündem
- 04.07.2025 00:59
ENSİA Başkanı Hüseyin Vatansever, Türkiyede çatısı güneş enerjisinden elektrik üretimine uygun yaklaşık 10 milyon bina bulunduğunu belirterek, Kamu otoritesinin güneş enerjisinde lisanssız üretimin önünü açıcı düzenlemeleri süratle gerçekleştirmesi gerekiyor dedi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN ÖZEL HABER
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yayımladığı Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğine göre, binaların kendi ihtiyaçları için yapılacak güneş enerjisi sistemleri, taşıyıcı sistemi etkilememek ve muvafakat alınmak kaydıyla yapı ruhsatı gerektirmeyecek. Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Vatansever, yenilenebilir enerji konusunda ülkemizde gelinen son noktayı ve ülkemizin yenilenebilir enerji kaynakları alanında yaptığı çalışmaları ve Türkiyenin özellikle güneş enerjisinden karşılayacağı enerji ihtiyacı üzerine açıklamalarda bulundu.
Yeni sürecin çok olumlu olduğunu ve en azından binaların kendi elektriklerini kendilerinin üretebileceğini söyleyen ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Vatansever, Kamu otoritesinin güneş enerjisinde lisanssız üretimin önünü açıcı düzenlemeleri süratle gerçekleştirmesi gerekiyor. Evler, apartmanlar, konut siteleri, fabrikalar, hastaneler, kamu binaları, turizm tesisleri kendi elektriğini kendisi üretebilsin. Kullandığından fazlasını da devlete satsın. Elektrik dağıtım şirketleri bu kapsamda gerekli hazırlıklarını ve teknik altyapılarını şimdiden tamamlamalı. Almanyanın güneş enerjisindeki başarısının altında bireylerin dahi kendi elektriğini üretmesinin önünü açıcı düzenlemeler yatıyor. Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Başarılı olmuş örnekleri ülkemize adapte ederek hızla yol alabiliriz diye konuştu.
DAHA YAPILACAK İŞ VAR
Alınan kararı haricinde daha yapılması gereken çok işin olduğuna vurgu yapan Vatansever, ENSİA olarak, kurulduğumuz günden bugüne verdiğimiz mesajlarda bu düzenlemenin gerekliliğini dile getirdik. Bu değişikliğinin çatı pazarının gelişmesi ve yaygınlaşması için en önemli engellerden birinin çözümü olduğunu söyleyebiliriz ancak bunun yapılması bu pazarın gelişmesi için tüm engellerin kaldırıldığı anlamına gelmemeli. Daha önümüzde halledilmesi gereken, proje ve onay süreçlerinin kısaltılması, evrak prosedürünün azaltılması, bireysel kullanımlarda ihtiyaç fazlası enerjinin şebekeye satılıp, fatura kesmeye gerek kalmadan tahsil edilebilmesi gibi 3-4 önemli konu daha var dedi.
DEĞİŞTİRMEK BİZİM ELİMİZDE
Türkiyenin varlık içinde yokluk çektiğini belirten Vatansever, Ülkemiz enerji kaynaklarında dışa bağımlı bir ülke. Sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbulda gerçekleştirilen Dünya Petrol Kongresinde yaptığı konuşmada son on yılda her yıl ortalama 55 milyar Dolar seviyesinde enerji ürünleri ithalatı yaptığımızı belirtti. Çok yüksek bir ithalat bu. Zaten kıt olan ve katma değeri düşük mallar ihraç ederek ya da borçlanarak elde ettiğimiz dövizi, enerji üretmek için ithal ediyoruz. Bu ithalatın içinde doğalgaz, ham petrol, rafine petrol ürünleri ve madenler bulunuyor. Türkiye kendi doğalgaz kaynaklarına sahip olmadığı için, bu emtiayı sanayide ve konutlarda kullanmak için ithal edecek. Bundan kaçışımız yok. Ancak biz ülke olarak elektrik üretimimizin üçte birini doğalgaz santrallerinden sağlıyoruz. İşte bunu değiştirmek bizim elimizde şeklinde konuştu.
LİSANSSIZ ÜRETİMİN ÖNÜ AÇILMALI
Türkiyenin enerjide dışa bağımlık sorununu çözmede yenilenebilir enerji kaynaklarının hayati önem taşıdığına dikkat çeken Vatansever, Ülkemizin 11 Temmuz 2017 tarihi itibarıyla 80.133 Megavat (MW) düzeyinde olan kurulu gücü içinde Rüzgar enerji santrallerinin 6157 MW, güneş enerjisi santrallerinin 1166 MW payı bulunuyor. Güneş enerjisini payı sadece yüzde 1,4 düzeyinde. Buna karşılık ülkemiz güneş enerjisinde çok büyük bir potansiyeli kullanamıyor. Güneş Enerjisi Santrallerinde tüketim noktasında üretim stratejisinin temelini oluşturan lisanssız üretimlerin önünün açılması gerekiyor. ENSİA olarak, bakanlığımız ve ilgili kamu otoritelerine olan önerimiz, imar kanunlarında gerekli değişikliklerin yapılarak, yeni inşa edilen bina ve fabrikaların çatılarının GES yerleşimine uygun projelendirilmesi yönündeydi. Yeni düzenleme ile binaların kendi ihtiyaçları için yapılacak güneş enerjisi sistemleri, taşıyıcı sistemi etkilememek ve muvafakat alınmak kaydıyla yapı ruhsatı gerektirmeyecek. Bizim önerimiz ise çok daha kapsamlı bir öneri. Ülkemizdeki mevcut konutların büyük çoğunluğunda çatılar; yön, açı ve binaların statik taşıyıcı güçleri dikkate alındığında GES projelerine uygun değil. Yeni yapılacak tüm binalar ve fabrikaların çatıları fotovoltaik güneş enerjisi panellerine uygun inşa edilmeli. Tüm siyasi partilerin ortak inisiyatifi ile İmar Yasalarında süratle gerekli değişiklikler yapılmalı ve zorlayıcı hükümler getirilmeli. Belediyelerimiz de hem kanunların yapımında hem de uygulamada belirleyici olmalı. İnşaat ruhsatı verirken, binanın ya da fabrikanın GES panellerine uygun projelendirildiğine dikkat etmeli ve görüntü kirliliği oluşmamalı ifadelerini kullandı.
ALMANYA GÜNEŞ AZ AMA
Vatansever, yasal düzenlemelerin artılarından bahsederek şunları söyledi: Burada sadece konutları dikkate almayın. Yüksek ölçekte enerji tüketen binalar var. Sözgelimi hastaneler, oteller, kamu binaları, konut siteleri vb. gibi. Bu yapılar belki tükettikleri enerjinin tümünü üretmeyecekler. Ancak, güneş enerjisi sistemleri ile ürettikleri elektriği, devlete satarak, tükettikleri elektrikle mahsuplaşarak çok rahatlıkla enerji maliyetlerini düşürebilirler. Bunun dünyada çok başarılı örnekleri var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan, Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlasına (GEPA) göre Türkiyenin yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 737 saat, günlük 7,5 saat seviyesinde. Coğrafi konumumuz gereği güneş enerjisinde en şanslı ülkelerden biriyiz. Ülkemiz yıllık 2 bin 737 saat güneşlenme süresi karşılığında güneşten sadece 860 megavat enerji elde ederken; Almanya yıllık bin 600 saat güneşlenme süresi karşılığında 40 bin megavat enerji üretebiliyor. Yani bizden yüzde 60 kat daha az güneş alırken, bizden yaklaşık 40 kat daha fazla güneş enerjisi elde edebiliyor. Geçen yıl ülkemizde 681i lisanssız olmak üzere toplam 683 güneş santrali kuruldu. Bunlar güzel gelişmeler ancak Türkiyenin tam anlamıyla varlık içinde yokluk çektiği gerçeğini değiştirmiyor.
BÜTÜN ENERJİYİ ÜRETMEK MÜMKÜN DEĞİL
Her binanın bütün enerji ihtiyacını karşılaması konusuna değinen Vatansever, Bu konuda binanın büyüklüğüne, bulunduğu kente, güneşi görme açısına göre değişen parametreleri de dikkate almak gerekiyor. Bir binanın bütün enerjisini güneşten elde etmesi elbette mümkün değil. Ancak binanın ortak alanlarında kullanılan bina içi ve bina dışı aydınlatmalar, park bahçe aydınlatmaları, asansörler, merkezi ısıtma sistemleri vb. gibi tüketimleri güneşten elde etmek pekâlâ mümkün. Tükettiğiniz elektriğin yüzde 1ini bile güneşten üretseniz, o kadar az enerji ithalatı yapmanız anlamına geliyor dedi.
YATIRIM HAMLESİNE GİRECEĞİZ
Türkiyenin güneş enerjisi yolculuğuna çok geç başlamış bir ülke olduğunun altını çizen Vatansever, O nedenle gelecek on yılda, tıpkı konutlardaki doğalgaz dönüşümü gibi, güneş enerjisinde büyük bir yatırım hamlesine gireceğiz. Bunu yapmak zorundayız. Ülkemizde güneş enerjisi paneli üreten çok sayıda firma var. Hücre üretiminin de yapılması ile birlikte GES projeleri hem yaygınlaşacak hem de maliyetleri düşecek. Türkiyede çatısı güneş enerjisinden elektrik üretimine uygun yaklaşık 10 milyon bina bulunuyor. Tüketim noktasında üretim, hem ithalatı hem de şebeke üzerindeki yükleri azaltacak. İletimden kaynaklanan maliyetler ve kayıp kaçak oranları da düşecek. Ancak sorunuzdaki örnekten hareket edecek olursak, bir evin günlük elektrik ihtiyacı yaklaşık 1-1,5 kilovat güçle karşılanabilir. 10 daireli bir apartman düşünürseniz minimum 15 kilovatlık bir kurulu güce sahip olmanız gerekir. Bu güçteki Güneş paneli ve inverter sisteminin toplam maliyeti yaklaşık olarak 15 Kw X 1.5 = 22 bin 500 dolar seviyesindedir. Bu da daire başına 2 bin 500 dolar, yani bugünkü kur seviyesi ile 9 bin TLlik bir maliyet getirir. Elbette ölçekler büyüdükçe ve sistemler yaygınlaştıkça maliyetlerde ciddi bir düşüş yaşanacaktır diye konuştu.
POTANSİYELİN ÇOK ÇOK ALTINDAYIZ
Son olarak Türkiyenin güneş enerjisinde barındırdığı potansiyelin sayısal karşılığı hakkında ellerinde bir verinin olmadığını söyleyen Vatansever, sözlerini şöyle sonlandırdı: Ülkemizin güneş enerjisinde barındırdığı potansiyele ilişkin elimizde rakamsal bir veri yok. Bu size şaşırtıcı gelebilir. Ama ne Enerji Bakanlığımızın Stratejik Planlarında ne de diğer dokümanlarda bu yönde bilgiye rastlamıyoruz. Sözgelimi rüzgar enerjisinde bakanlığımız Potansiyel Atlasında 4 bin MW kuruşu güç kapasitesi olduğunu söyleyebiliyor. Güneş enerjisi için elimizde kısa adı GÜNDER olan Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümünün kurumsal yayın ve açıklamalarında dile getirdiği 500 bin MW kurulu güç potansiyeli olduğu verisi var. 2023 yılında 100 bin megavata ulaşması beklenen kurulu gücümüz içinde yenilenebilir enerjinin payının 30 bin megavat olmasını öngörüyoruz. 30 bin MW yenilenebilir enerji kurulu gücü içinde güneş enerjisi 5 bin MW paya sahip olacak. Bu hedef, günümüze göre beş kattan fazla bir büyümeye karşılık gelse de, potansiyelimizin çok çok altında.