Sayfa Yükleniyor...
Meslek hastalığının çok net bir tanımı bulunmadığını aktaran İşyeri Hekimleri Derneği'nden Dr. Ahmet Tellioğlu, dünya verileri ile Türkiye değerlendirmesi yaptı
İşyeri Hekimleri Derneği'nden Dr. Ahmet Tellioğlu, meslek hastalıkları konusunu işleyerek SGK ve dünya verilerinin karşılaştırmasını yaptı.
Tellioğlu, şu sözlere dikkat çekti:
“Meslek hastalığının çok net bir tanımı bulunmuyor. Meslek hastalığı, mesleğin niteliği, yapılan işin sağlığa etkileri, çalışma biçimi, çalışma süreleri gibi pek çok neden ve faktör bulunuyor. Meslek hastalığı tanısı, tespiti, teşhisi ve tedavisi konusunda pek çok sorunla karşılaşılıyor. DSÖ verilerine göre; 100 bin kişiden 28’i iş nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu rakam 2023 yılında Türkiye’de 100 binde 620… Bu ölümlerin 10’u uzun süreli çalışmaktan kaynaklı kalp krizi, beyin kanaması felç vb. sebepler, 15’i ise iş nedeniyle geçirdiği kazalar sonucu gerçekleşiyor. Yüz binde 5. DSÖ verilerine göre Türkiye’de her yıl 4500-5000 insan geçirdiği iş kazası nedeniyle ya da daha önceki yıllarda geçirdiği iş kazası nedeniyle hayatını kaybediyor. Bunun yanında kayıt dışında ise yüzde 25 oranında meslek hastalığı iş kazası nedeniyle ölüm gerçekleşiyor.”
2023 yılı verilerine göre yaklaşık 2 bin kişinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini belirten Tellioğlu, “Meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının ise kayıt dışı olanları da düşündüğümüzde 4 bin civarında olduğunu söylemek mümkün. İş kazasında ölümlere ilişkin 2021 yılına kadar olan grafikte dünya ülkeleri arasında en fazla ölümlerin yer aldığı ülkelerden biri olarak yer alıyor. Bu ülkelerde gözüken meslek hastalıklarının da bizde fazla olması gerekir fakat meslek hastalığı nedeniyle ölüm verileri bizde çok daha düşük görünüyor. Meslek hastalıkları sonucu sürekli iş göremezlik raporu alıp ödenek alanların durumlarına bakıldığında Fransa yüzde 1, Almanya’da yüzde 20 iş göremezlik durumu halinde ödenek alabiliyor. Türkiye’de ise yüzde 10 iş göremez durumda iken ödenek alabiliyor. Fakat diğer ülkeler göre bizde ödenek yapılan işçi sayısı çok düşüktür” dedi.
“Sigorta sisteminden sendikalaşmadaki engellemeler, işçi sınıfı hareketinin karşılaştığı engeller söz konusu olduğunda sistemde işçileri meslek hastalığından ya da iş kazasından koruyabilecek bir şey kalmıyor” ifadelerine yer veren Tellioğlu, “'Son 12 ayda işten kaynaklı bir sağlık sorunu yaşadınız mı?’ diye sorulduğunda Avrupa ülkelerinde buna ‘Evet’ diyen işçi oranı yüzde 8-10 hatta yüzde 10-12 arasında iken Türkiye’de ‘Evet’ diyebilen işçi sayısı yüzde 1-2 oranında. Bir işçinin hasta olduğunu söylemeden hastalığını tespit edemeyeceğimiz gibi, ‘Ben işim nedeniyle hastalandım’ demesini sağlamadığımız sürece de meslek hastalıklarını bilemeyeceğiz ve dolayısıyla da önleme, teşhis, tedavi de sağlamak mümkün olmayacaktır. Özellikle son süreçte işçilerin meslek hastalığına ilişkin bir raporu olduğunda işsiz kalması durumu da sık rastlanan bir durum. Bu nedenle sağlık sorunları olduğunu bilmesine rağmen rapor almak istemiyor… Meslek hastalıklarında söz konusu olan işveren ile işçinin karşı karşıya getirilmesidir. İşveren işçinin yaptığı iş nedeniyle hasta olduğunu söylemesi durumunda tazminat ödemekle ve hukuki süreçle karşılaşacak. Tazminatı ödemek durumuyla karşılaşan işveren diğer işçilerin de ‘ben iş nedeniyle hastalandım’ demesi durumunda diğer işçilerle ilgili de aynı süreç işleyecek. Bunu engellemek için de işçilerin iş nedeniyle hastalandıklarını söylemelerini engelleyecek yöntemler kullanılıyor” bilgisini paylaştı.
SULTAN GÜMÜŞ KAYA