- Gündem
- 20.04.2025 19:17
Türkiyenin en büyük kentsel dönüşüm alanı olan ve 16 mahalleyi kapsayan Karabağlar İlçesindeki kentsel dönüşüm projesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 18 Kasım 2015 tarihinde askıya çıkarmış olduğu 2. İmar Planlarına bölge halkı taleplerinin karşılanmadığını belirterek iptal davası açtı
TANER UYANIKER
2012 yılında riskli alan ilan edilen ve kentsel dönüşüm kapsamına alınan Karabağlar İlçesinin 16 mahallesini ilgilendiren projeye, bir kez daha mahkeme yolu gözüktü. Hak sahipleri yerinde dönüşüm istediklerini belirterek yenilenen projeye de iptal davası açtı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca yürütülen ve yaklaşık 80 bin kişiyi ilgilendiren kentsel dönüşüm projesinde böylelikle aradan geçen 4 yıla rağmen bir gelişme sağlanamadı. İzmir'in Karabağlar İlçesinde ikamet eden yaklaşık 250 kişi, daha önce riskli alan ilan edilmiş 540 hektar alanın 101,4 hektarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 18 Kasım 2015 tarihinde askıya çıkarmış olduğu 2. İmar Planlarına da dava açmak için dün sabah saatlerinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi önünde toplandı. Mahkeme binası önünde toplanan vatandaşlar, Direne Direne Kazanacağız, Karabağlar Bizimdir Bizim Kalacak, Ranta, Talana Hayır sloganları attı. Hak sahipleri kentsel dönüşümü yerinde ve kendilerini mağdur etmeyecek şekilde yapılmasını istedi.
4 YILDIR DAVALIK PROJE!
Karabağlardaki hak sahipleri, dava öncesi mahkeme önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın metnini Karabağlar Mahalleler Birliği adına okuyan Derya Sarıkaya, şunları söyledi: Karabağlar İlçesinde 16 mahalleyi kapsayan 540 hektar alanda; risk analizi yapılmadan, mahalle yerleşimcilerini, hayatlarını, haklarını yok sayarak riskli alan ilan edilen yaşam alanlarımızda, gün geçmiyor ki yeni bir rant planı ile karşılaşmayalım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 6306 sayılı yasasına dayanarak almış olduğu bu riskli alan kararına, mahalleliler olarak 20 Ağustos 2015 tarihinde Riskli Alan İptal Davası açmış ve yürütmenin durdurulması talebinde bulunmuştuk. Davamız T.C. Danıştay 14. dairede devam etmektedir. Ayrıca bizleri yaşam alanlarımızdan kopartarak göçertmek istedikleri yine bu riskli alan içinde kalan; Uzundere, Abdi İpekçi ve İhsan Alyanak mahallelerini kısmen kapsayan yaklaşık 101,4 hektarlık alana ilişkin daha önce askıya çıkarılan imar planlarına da 27 Ekim 2015 tarihinde Plan İptal Davası açmıştık. Hal böyle iken, hiçbir itirazımıza tenezzül edip cevap vermeyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, tüm hukuki hak arayışlarını da boşa çıkartma gayesiyle ilgili planları iptal edip, yine aynı alana ilişkin; 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planını, 18 Kasım 2015 tarihinde yeniden askıya çıkarmıştır. İlgili planlara 16 Aralık 2016 tarihinde yapmış olduğumuz itirazlara da daha önce olduğu gibi herhangi bir yanıt alamadık.
GÖRÜŞLERİMİZ ALINMADI
Riskli alan içinde 1. Etap olarak tanımlanmış alana ilişkin askıya çıkan yeni planlar da hazırlanırken, sürecin hiçbir aşamasında görüşlerinin alınmadığını iddia eden Sarıkaya, Bizlerle herhangi bir bilgi ya da belge paylaşılmamıştır. Yaşamlarımızı görmezden gelen, haklarımızı yok sayan ve bizleri mahallelerimizden tasfiye etme planlarının başlangıcı olan, bu rant amaçlı planı kabul etmiyoruz. Bu planlara dava açmak için burada toplanmış bulunmaktayız. Askıya çıkmış olan bu planlar genel olarak boş ve yerleşime sakıncalı bir alanı kapsamaktadır. Mevcut planların yürürlükten kaldırılmasını gerektirecek herhangi bir durum ve gerekçe bulunmamaktadır. Ve halen gerek Karabağların tamamında, gerekse dönüşüm alanın da üst ölçekli planlar yapılmamıştır. Ancak yerleşime sakıncalı bu alanda planlara öncelik verilmesi, planlama bütünlüğü açısından sorunludur dedi.
EKOLOJİK DEĞERLER YOK SAYILIYOR
Plan notlarında ilgili alanın, riskli alan içinde rezerv yapı alanı olarak kullanılacağının belirtildiğini ifade eden Sarıkaya, Ancak her ne hikmetse aynı plan notları Riskli Alanda yönlendirici genel hükümler içermemektedir. Riskli alanın tamamına ilişkin bir değerlendirme yapmamaktadır. Bu durumun sorgulandığı bir noktada ise; stratejik olmadığı açıkça belirtilmiştir. Bu cümleden yıllarca emek vererek oluşturduğumuz yaşam alanlarımızın bir takım sermaye guruplarına peşkeş çekileceği ve bunun bizden gizlendiği anlaşılmaktadır. Ve bu durum bizleri kaygılandırmaktadır. İlgili planda, komşuluk ilişkilerini geliştirecek kamusal alanların yeterli olmaması, esnafların, kiracıların ve yoksullar düşünülmemiş olması, ekolojik değerlerin yok sayılarak bin yıllık dere yataklarının değiştirilmesi, zeytinlik alanların yok edilmesi gibi birçok sıkıntılı durum söz konusudur. Diğer yandan yapı yasaklı heyelan bölgesine, rezerv alan adı altında yüksek maliyetli ve çok katlı yaşanamaz toplu konutlar yapılması ön görülmektedir. Bu yapılara diğer hak sahipleri taşınmak suretiyle, rantı yüksek olabilecek alanlar sermaye gruplarına peşkeş çekilmek istenmektedir ifadelerini kullandı.
TÜM HUKUKİ YOLLARA BAŞVURACAĞIZ
40 yıldır vergilerini düzenli ödeyen ancak tapusunu devralamamış 4 bin 200 hak sahibinin olduğunu hatırlatan Sarıkaya, Şu an Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen bu yeni düzenlemeyle; 2004 yılından bu yana abone olamayanlar için, elektrik, su ya da doğalgaz bağlanmasını zorunlu kılınıyor, ancak ve ancak kentsel dönüşüm projelerine evet demesi durumunda buna olanak tanıyarak vatandaş kentsel dönüşüme zorlanıyor. Hiçte insani olmayan bu yasal düzenlemelerle, mahallelerimizde yapılmak istenen zorbalığı kabul etmiyoruz. Buna sonuna kadar tüm hukuki yollara başvurarak direneceğiz diye konuştu.